Belki de son yıllarda ikinci plana atılan, ancak özellikle pandemi ile önemi ve değeri yeniden anımsanan tarım ve hayvancılıkta bugün gelinen nokta sorunlarla dolu…
Tarımı değerlendirirken ve irdelerken hayvancılığı, hatta balıkçılığı da tüm yönleri ile değerlendirmeliyiz.
Tüm bu sektörlerde üretime dayalı belirgin bir sıkıntı var.
İlaç, gübre ve yem fiyatları dolara endeksli olarak hissedilir biçimde artarken üreticiler ürettiğinin karşılığını alamamaktan yakınıyor.
Bin bir emekle ürettikleri ürünü pazara çıkardıklarında satmakta zorlandıklarını ifade ediyorlar.
Hayvancılıkta ve balıkçılıkta da zorunlu giderlerin artışına yönelik sorunlar var.
Diğer taraftan temel tüketim maddelerine gelen zamlar üreticiler gibi vatandaşları da zor durumda bırakıyor.
Örneğin bir koli yumurtanın fiyatı 40 lirayı çoktan geçti!
Öyle ki; sofraların vazgeçilmezleri arasında yer alan yumurta da son gelen zamlardan nasibini aldı!
Temel tüketim maddelerinden elektroniğe, kırtasiye ürünlerinden gıda sektörüne kadar fiyat artışları yaşadığımız bugünlerde son zamlardan yumurta da nasibini aldı.
Bir ay öncesinde bir koli yumurtanın fiyatı 32 liradan satılırken marketlerde bu fiyat 45 TL’ye yükseldi.
Yumurta fiyatlarının artması ile birlikte vatandaş da artan fiyatlar karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor.
Peynirden yoğurda, sütten yumurtaya kadar temel tüketim maddelerinin sürekli zamlanması daha çok üretim yapmamızın artık kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.
Ve akaryakıt fiyatlarının da belirli bir istikrara kavuşması gerekiyor.
Böyle bir noktada temel tüketim maddelerine sürekli zam geliyor. Akaryakıta gelen zamlar her şeyi olumsuz etkilemeye devam ediyor. Sürekli gelen zamlara satın alma gücünü de olumsuz biçimde etkileme devam ediyor.
Yazımın başında da dile getirdiğim üzere, tarım, hayvancılık ve balıkçılıkta üretime dayalı kararlı projeler şart…
Bu yazı toplam 509 defa okunmuştur.