“Tüketimi kesmeliyiz”
Türkiye ekonomisinin tüketim üzerine kurulu olduğunu belirterek, tüketim olduğu sürece enflasyonun önüne geçilemeyeceğine işaret eden Gazeteci Yazar Cem Seymen, “Enflasyon kontrol altına alınmadığı sürece de biz fakirleşmeye devam edeceğiz. Bizim aklımızı başımıza alıp tüketimi kesmemiz lazım” dedi. Seymen, durgunluk yaşanmadan enflasyon belasından kurtulmamızın mümkün olmadığını da vurguladı.
Antalya Genç İş İnsanları Derneği’nin (ANTGİAD) Mayıs ayı genişletilmiş üye toplantısı, şehir merkezindeki bir otelde gerçekleştirildi. Genç iş insanlarının konuşmacı konuğu Gazeteci Yazar Cem Seymen oldu. “Akıl Çağında Türkiye’nin Yeni Hikayesi” başlıklı bir konuşma gerçekleştiren Seymen, Türkiye’nin büyük bir ekonomi olduğuna işaret ederek, “Bizim sorunumuz verimli bir ekonomi yaratamamak. Biz verimli bir ekonomi ve zenginleşme yaratamıyor, toplumda refah oluşturamıyor, yoksulluğu bitiremiyoruz. Akıl ve zeka çağında, bilimin, teknolojinin, yüksek teknoloji ihracatının bir ülkenin en büyük kalkınma paradigması olarak ortaya çıkan zenginliğinin bir parçası olamıyoruz dünyanın” dedi. Yüksek enflasyona dikkat çekerek, enflasyonun önüne geçmek için tüketimin kesilmesi gerektiğini kaydeden Seymen, durgunluk yaşanmadan enflasyondan kurtulamayacağımızı söyledi. Antalya ile ilgili görüşlerini de açıklayan Seymen, Antalyalıların kente sahip çıkmadığını, yoğun göç alan Antalya’nın başkalarının hayallerini yaşattığı bir kent olduğunu ifade etti. 19 Mayıs’ın ülkemiz açısından önemine dikkat çeken ANTGİAD Başkanı Ercan Yavaş ise, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, gençlere olan güvenine işaret etti.
“19 MAYIS, ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE OLAN İNANCININ TAM BİR İFADESİ”
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ANTGİAD Başkanı Ercan Yavaş, 34 yıl önce kentin kurulan ilk iş insanları derneği olan ANTGİAD’ın yeni adımlarla geleceğe yürüdüğünü ve ‘Daha güçlü ANTGİAD’ hedefini ilmek ilmek hayata geçirdiklerini söyledi. 19 Mayıs’ın Türkiye açısından önemine dikkat çeken Yavaş, “Mayıs ayı hepimiz için gurur ayıdır. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı aydır. Gençliği ülkemizin en büyük zenginliği olarak gören Atatürk, biz genç kuşağa büyük bir güven duymuştur. Biz gençlere bilgiyle donanmış, vatansever, ilerici ve modern bir nesil olma çağrısı yapmıştır. 19 Mayıs, bu çağrının ve Atatürk’ün gençliğe olan inancının tam bir ifadesidir. Gençler olarak bizler, bugünü bir bayram olarak değil, aynı zamanda sorumluluk ve görev bilinciyle kabul etmeliyiz” diye konuştu.
“ANT İÇİYORUZ”
Ülkenin geleceğinin, gençlerin omuzlarında olduğunu vurgulayan Yavaş, “Omuzlarımızdaki yüksek sorumluluğun farkındayız. Biz gençler olarak, genç iş insanları olarak Atatürk’ün imkansızlıklar içinde kurduğu ve bizlere emanet ettiği laik Türkiye Cumhuriyetini sonsuza dek yaşatmaya ant içiyoruz” dedi.
“AKIL ÇAĞINDA NEDEN YENİ HİKAYELER YAZMAYALIM?”
Toplantının konusuna işaret ederek içinde bulunduğumuz akıl çağının, herkesin düşünce ufuklarını her gün daha ileri taşıdığını söyleyen Yavaş, “Bilimin rehberliğinde ve aklın egemenliğinde yürüyen toplumların refah seviyelerinin ve insani yaşam standartlarının ne kadar yükseldiğine tanıklık ediyoruz. Bizim güzel ülkemiz, neden bu akıl çağında yeni hikayeler yazmasın, niye yazmasın? Atatürk’ün biz gençlere güvenerek gururla teslim ettiği güzel ülkemizde yeni hikayeleri hep birlikte yazarız. Atatürk’ün aklı ve bilimi rehber edinerek 1923 – 1938 yılları arasında, sadece 15 yılda başardıklarını hatırlamak bile bize yeterli motivasyonu vermekte” diyerek Atatürk’ün ‘Bir gün benim fikirlerim bilimle çelişirse, siz bilimi seçin’ şeklindeki sözlerini hatırlattı. Yavaş, ekonomiye yönelik de önemli değerlendirmelerde bulundu.
“2024’TE ZORLUKLARI AŞABİLMEYİ UMUYORUM”
Pandemi dönemi ve sonrasına işaret eden Gazeteci Yazar Cem Seymen ise, “Daha önce benzerini görmediğimiz bir ekonomik çalkantının içinde hepimiz yarının nasıl şekilleneceği konusunda ne yapacağımızı bilmediğimiz bir dönem yaşadık” diyerek 2023’ün zor bir yıl olduğunu söyledi. Seymen, “2023’ün zorluğunu 2024’te aşabilmeyi umuyor ve istiyorum” ifadelerini kullandı.
“BİZ VERİMLİ BİR EKONOMİ YARATAMIYORUZ”
Türkiye’nin büyük bir ekonomi olduğunun altını çizen Seymen, “Bizim sorunumuz verimli bir ekonomi yaratamamak. Biz verimli bir ekonomi ve zenginleşme yaratamıyor, toplumda refah oluşturamıyor, yoksulluğu bitiremiyoruz. Akıl ve zeka çağında, bilimin, teknolojinin, yüksek teknoloji ihracatının bir ülkenin en büyük kalkınma paradigması olarak ortaya çıkan zenginliğinin bir parçası olamıyoruz dünyanın. Hep aynı ülkeler, benzer mucitler, benzer firmalar veya markalar çıkararak yüksek teknoloji ihracatıyla ülkelerinin kaderini değiştiriyorlar” diyerek dünyanın en büyük teknoloji üreticilerinden birisi olan, en fazla teknoloji ihracatı yapan ve kişi başına milli geliri 65 bin dolara çıkan Tayvan ve Çin’i örnek gösterdi.
“TÜRKİYE BİR TAYVAN OLABİLİR”
“Türkiye Yüzyılı” söylemine işaret ederek Türkiye’nin bir Tayvan olabileceğini kaydeden Seymen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş yıllarına işaret etti. O dönemde savaştan çıkan Türkiye’nin müthiş bir ekonomik hamle yaptığının altını çizen Seymen, “Dünyaya gerçek anlamda teknoloji üreterek cevap veren, sadece Köy Enstitüleri ile Anadolu’nun en ücra köşelerine götürdüğü eğitimle olağanüstü bir eğitim hamlesi yaparak, müthiş sanayi tesisleri kuran, üretim hamlesi yapan bir toplum” dedi. İsrail’in bugünkü gücüne de işaret eden Seymen, “Türkiye, İsrail’den kat ve kat güçlü olabilecek bir ülke. Zaten bunu Türkiye, Cumhuriyet yıllarında başarmış” dedi. Atatürk’ün “Birleşmiş Milletler’e üye olacak mısınız?” şeklindeki bir soruya “Birleşmiş Milletler’in Türkiye Cumhuriyeti’ne nasıl davranacağına bakarız. Üye olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni nasıl taltif edeceğini görürüz. Türkiye’nin hakları konusunda mutabakata varır isek eğer Türkiye, Birleşmiş Milletler’e üye olur” şeklinde cevap verdiğini hatırlatan Seymen, bunun muazzam bir cevap olduğunu vurguladı.
“TÜRKİYE, DÜNYA BANKASI VE IMF’YE MUHTAÇ HALE GELDİ”
Türkiye’nin Dünya Bankası ve IMF’ye muhtaç hale geldiğini söyleyen Seymen, şöyle konuştu:
“Dünya Bankası, 3 senede 18 milyar dolar, 5 senede 35 milyar dolar para veriyor. Dünya Bankası’ndan biz borç alıyoruz. Dünya Bankası, IMF’ye benzemez. Verdiği kredinin takibini yapmaz, pek umurunda da olmaz. IMF’den farkı budur. Ben Türkiye’nin IMF’den neden bu kadar korktuğunu hiç anlamam. IMF, sıkıntıya düşen ülkelere düşük faizle, geniş bir ödeme süresi tanıyarak çok iyi koşullarda kredi verir ama tasarruf etmeni ister. Kara delikleri kapattırır, takibini, analizini yapar, raportörlerini gönderir, Kapitülasyonlar döneminden beter olursun. Dünya Bankası’nın böyle bir rolü yok ama bu sefer dedi ki, ‘Bu paranın yarısını göçmenlere ve sığınmacılara kullanacaksın.’ Ne hakla, ne cüretle.”
“TÜKETİMİ KESMELİYİZ”
Türkiye ekonomisinin tüketim üzerine kurulu olduğunu belirten Seymen, “Tüketim olduğu, kontrol altına alınmadığı sürece, enflasyon olur. Enflasyon kontrol altına alınmadığı sürece de biz fakirleşmeye devam edeceğiz demektir” diye konuştu. Türkiye’nin üretim ekonomisine dönmesi ve yüksek teknoloji ihraç eder hale gelmesi gerektiğini vurgulayan Seymen, “Bizim aklımızı başımıza alıp tüketimi kesmemiz lazım” açıklamasında bulundu.
“DURGUNLUK YAŞANMADAN ENFLASYON BELASINDAN KURTULMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL”
Ekonomi ile ilgili verilere de dikkat çeken Seymen, büyümenin tüketimle değil, üretimle olması gerektiğini kaydetti. “En iyi senaryoda ne olacak?” sorusunun yanıtını veren Seymen, “En büyük ihracat pazarımız Avrupa Birliği ve oranın toparlanması bizim işimize gelir. Amerikan Merkez Bankası’nın faiz indirmeye başlaması ve jeopolitik bir şokun yaşanmaması gerekiyor ama durgunluk yaşanmadan enflasyon belasından kurtulmamız mümkün değil” ifadelerini kullandı.
“ANTALYA, BAŞKALARININ HAYALLERİNİ YAŞATTIĞI BİR KENT”
Antalya’ya yönelik görüşlerini de paylaşarak müthiş bir yer olduğunu vurgulayan Seymen, Antalyalıların kenti yalnız bıraktığını ve sahip çıkmadığını söyledi. Seymen, “Antalya, dışarıdan gelenlere ait. Başkalarının hayallerini yaşattığı bir kent” dedi. Türkiye ve Antalya’nın tarihsel zenginliklerine işaret eden Seymen, “Antalya gibi bir yere yılda 50 milyon turist gelmesi lazım. Üstelik para bırakan turist gelmeli. Ucuz olduğu için değil, ‘10 gün tatil yaparım, evimden daha ucuza gelir’ diyen turist değil, şehri kalkındıracak, esnafı zenginleştirecek, şehrin içindeki tüm dinamikleri etkileyecek, kalite ve refah getirecek. Ben 30 yıldır Antalya’ya geliyorum, hep aynı ama birileri hep zengin oluyor. Antalyalılar, yaylalara çıkıyor. Denize bile gitmiyorlar. Burası bir deniz kenti, Antalyalının denizle ilişkisi yok. Ha bire göç geliyor. Şehrin bir kimliği olur. Onu çizecek, otoriteleri zorlayacak, vizyon geliştirecek olan sizsiniz” şeklinde konuştu.
PLAKET HEDİYE EDİLDİ
Seymen’in kendisine yöneltilen soruları da yanıtladığı toplantı sonunda, ANTGİAD Başkanı Ercan Yavaş tarafından günün anısına plaket verildi. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim