Ülkemizin kronikleşmiş sorunları var. Ekonomi, işsizlik, terör, eğitim, sağlık, ve tarımda üretimin bitme noktasına gelmesi…
Özellikle ekonomik tablo gerçekten olumsuz…
Dolar ve Euro’nun rekor derecede arttığı, başka bir ifadeyle Türk Lirası’nın sürekli değer kaybettiği bir ortamı yaşıyoruz.
Son 4-5 yıldır kur fiyatlarındaki dalgalanma; bir bakıma erken seçimin de start almasına neden oldu.
Bu bağlamda 24 Haziran’daki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerine ‘’çözümlenememiş’’ sorunların uzantısında gidiyoruz.
Şurası bir gerçek ki; ekonomik gidişat; çok daha geniş kapsamlı olarak bugünün ve geleceğin siyasetinde belirleyici olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Her zaman dile getirdiğim önemli bir ayrıntı var. İşsizlikle mücadele, ekonominin düzelmesi, iç ve dış politikadaki istikrar ile mümkün.
Turizmde, tarımda, sanayide, ticarette ve hatta sporda “kalıcı” başarılar elde etmek için üretimi teşvik edici bir anlayışa gereksinim var.
Tasarruf tedbirlerini sadece vatandaştan, dar gelirliden beklemek yerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarındaki gereksiz harcamalara, savurganlığa bir son verilmeli.
Üretimi teşvik etmek, sözle değil, icraatla olmalı.
Bunun adımlarını görmek istiyor artık vatandaş.
Turizmde, tarımda, ticarette dün olduğu gibi bugün de ciddi sorunlarımız var. Hatta, turizmde içinde bulunduğumuz durum ileriye dönük olarak daha geniş çaplı projelere imza atmamızı “kaçınılmaz” kılıyor.
Dar gelirli, gelir düzeyi düşük, emekli, işsiz ve hatta orta gelirli ailelerin geleceğe dönük bakışlarındaki karamsarlık havasını dağıtacak en önemli olgu üretimin teşvik edilirken yeni pazarlara yaratılması şart!
Kronikleşmiş sorunlarla yüzleşmekten kaçınmadan, çözüm için daha çok proje ve alternatif üretilmeli.
Tüm sektörlerdeki durağan yapının aşılarak kişi başına düşen gelir oranının kademeli olarak arttırılması temenniden öteye geçmeli artık…
Bakınız üretimi neredeyse unuttuk…
Artık yeni fabrikalar açılmıyor; aksine var olanlar da özelleştiriliyor.
Tarım kan kaybetmeye devam ederken, hayvancılık bir türlü ayağa kaldırılamıyor.
Öyle bir noktaya geldik ki; tarım ürünlerini artık dışarıdan getirtiyoruz…
Patates ve soğanı bile dışarıdan getireceğiz artık!
Üretimi unuttuk; tüketen, sürekli tüketen bir ülke haline geldik…
Oysa tarım ve turizm için mükemmel şartlara sahip olan ülkemizde bu yaman bir çelişki değil mi?...
Bu yazı toplam 718 defa okunmuştur.