Verimli topraklarımız atıl durumda beklerken, tarım potansiyelimizin giderek azalması, sera alanlarının yok olması, hızlı bir yapılaşma ile tarım alanlarının “daralması” anlaşılır bir şey değil!
Besicilik ve tarım ciddi anlamda kan kaybediyor…
Tarımla uğraşan ailelerin sayısında ciddi bir kayıp var.
Ve maalesef yeni kuşak tarıma ‘’mesafeli’’ duruyor.
Özellikle yaşları 25 ila 35 arasında olan kesim; tarımı sürdürme konusunda son derece kararsız.
Aynı şekilde besicilikle uğraşan ailelerde de bu olgu ön planda…
Bunun en önemli nedenlerinden birisi tarım ve hayvancılık sektöründeki sorunların yıllardan beri aşılamaması…
Turizm ülkemiz için ne denli önemliyse; tarım da o kadar önemli… Hatta birçok Avrupa ülkesinin tarımsal kalkınmayı öncelik olarak yıllardan beri çağdaş projelerle ortaya koyduğunu unutmamalıyız.
Gelelim tarım ve hayvancılık olarak olaya bakış tarzımıza.
Bir diğer etken de tarım sektörünün ciddi anlamda özveri isteyen bir sektör oluşu…
Kazancının az olması yönünde yaratılan algı da bunda etken maalesef.
Bir diğer üzerinde durulması gereken ayrıntı da; köylerden şehirlere göç olgusunun durması noktasında somut projeler neden üretilmiyor?
Sadece kredi desteği ile tarım ve besicilik kurtarılabilir mi?
Bence imkansız…
O kadar verimli toprak atıl durumda beklerken, tarım potansiyelimizin giderek azalması, sera alanlarının yok olması, hızlı bir yapılaşma ile tarım alanlarının “daralması” anlaşılır bir şey değil!
Antalya’nın bence en önemli sorunlarının başında gelen bu belirsizliği aşmak gerekiyor.
Geldiğimiz noktada maalesef kimse tarımla uğraşmak istemiyor.
Dolayısıyla tarım ve hayvancılık sektörü bana güç kaybediyor ve gelecek için umutsuz bir görüntü çiziyor!
Ve bir diğer olumsuz ayrıntı ise; köylerden kente göç olgusu; ciddi biçimde üzerinde durulması gereken bir kavram.
Bu ve benzer sorunlar için somut projeler mutlaka devreye sokulmalı…
Bu yazı toplam 514 defa okunmuştur.