30 yıl oldu, Antalya’nın muhtelif yerel gazetelerinde aralıksız sosyal, siyasal, finansal ve kültürel makaleler yazmaktayım.
Günlük, haftalık ve aylık çıkan gazete ve dergi sahiplerinin tamamına yakınını tanıyorum. İşletmesini kapatmamak için bin bir zorluklara göğüs gererek ayakta durma mücadelesi vermekteler.
Radyo ve Televizyon yayın organları da tıpkı gazete ve dergi yayıncılarıgibi sıkıntıları hiç bitmiyor…
Kiralarını vermiyorlar.
30 gün ne der ki gelip geçiyor.
Elektrik, su, sigorta, vergi ve çalışanların maaşı gibi sabit giderler ödemek için en yakın dost, akraba ana ve babadan borç alınarak ödeniyor!
Basın ve yayınla uğraşanların tamamına yakını gazeteciliği okumuş. Yani benim gibi alaylı değiller. İsteseler de istemeseler de gazetecilik yapmak durumundalar.
Zira başka yapacak hiç bireyleri yok. Yıllarca okumuş mürekkep yalamışlar. Ülkesine, milletine faydalı olmaları için çırpınıp duruyorlar.
Ama bu caba, bu mücadele her şey nafile.
Zaruri ve zorunlu giderlerini karşılayamazlarken, her gün artan döviz endeksli gazete kâğıdı ve baskı malzemeleri maliyeti artması ise ayrı bir dert…
Bütün bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi; Yerel basının tek gelir kaynağı olan abone satışları, reklam ve Basın resmi ilanları gibi can alıcı gelir kaynaklarından en önemlisi, Cumhurbaşkanı tarafından tasarruf adı altında bir genelgeyle kısıtlamaya gidildi.
Yani günde 10-15 gazete alan bir il veya ilce belediyesi artık gazete alamayacak.
Reklam veremeyecek.
Esnaf ve eşrafın hali belli. Kronavirüs onları da yedi bitirdi.
Bunun adı Tasarruf değil, Yerel basını bitirmektir.
Umuyor ve inanıyorum ki çok geç olmadan, bu yanlış karardan derhal vaz geçilmelidir.
Aksi halde ne gazete kalır ne basın. Zira çoğu kapatmaktan başka bir çaresi kalmaz gibi görünüyor.
İş onula kalsa eyvallah derim ama korkarım iflaslar ve intiharlar çoğalır.
Binali Efe
Bu yazı toplam 1327 defa okunmuştur.