Okul yıllarımda unutamadığım şeylerden birisi de milli bayramlarımızdı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet bayramımız. Bu bayramlarda bir başka heyecan duyardım. Arkadaşlarımla birlikte milli bayram etkinliklerinde görev almak için heyecanlanırdım. Aynı coşkuyu, heyecanı bugün yine yaşıyorum. Hakikaten güzel duygular. Bugün 30 Ağustos Zaferimizin 97. Yıldönümünü kutluyoruz…
Her geçen yıl daha da “anlam” kazanan bu zafer öyküsü; milli mücadelemizin altın sayfalarından birisi ve en anlamlısı kuşkusuz… Düşman esaretinden kurtuluşumuzun en anlamlı yıldönümü. 30 Ağustos zaferi; böylesine altın harfl erle işlenmesi gereken bir ayrıntı kanaatimce.
Başkomutan Mustafa Kemal’in bizzat yönettiği büyük taarruzun zaferle noktalanan tarihinin çok önemli yıldönümü. O bakımdan Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere O’nun silah arkadaşlarına, canını siper eden tüm kahramanlarımıza şükran ve minnet borçluyuz.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ne kimliğine veren temel değerlerin üzerinde yükseldiği zafer işte bu zaferdir. Bu anlamda; 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın askeri olduğu kadar siyasi anlamı da çok büyük. Yokluklarla, zorluklarla ve büyük bir kahramanlık destanıyla kurulan Cumhuriyetimizin anlamı ve önemi her 30 Ağustos Zafer Bayramı yıldönümünde tüm gerçekliğiyle ortaya çıkıyor.
Bu yılki kutlamalar gerçekten çok farklı diyebilirim. 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlanmadan şehrin büyük bir bölümü bayraklarla ve Atatürk posterleriyle donatıldı. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz’un zaferle sonuçlandığı ve düşman işgalinden kurtulduğumuz, ulusal egemenliğimizi kazandığımız, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun. Bu zaferin hangi şartlarda kazanıldığını asla unutmayalım.
Bu yazı toplam 1423 defa okunmuştur.