Antalya'nın nostaljik fotoğraflarında bazen dalar gideriz ve derin bir iç çekeriz... Artık yerinde yeller esen dekarlarca portakal ve turunç ağaçlarının yerinde şimdilerde çok katlı ve mimari estetikten uzak binalar yükseliyor. Turunçgiller diyarı olan Antalya’nın son 30 -40 yılda bu özelliklerinden ve güzelliklerinden hızla uzaklaşması gelecek adına kaygı veriyor.
Öte yandan etrafımıza dikkatlice baktığımızda nüfus artışının uzantısında derelerin kuruduğunu, bazı ormanlık alanlarının imara açıldığını, tarım alanlarının beton bloklara dönüştüğünü görüyoruz. Maalesef hızlı betonlaşma yarışında ise Antalya ilk 5’teki yerini korumaya devam ediyor. Tarım alanlarının hızla konut alanına dönüştüğü Antalya’da tarımın mutlak surette geliştirilmesi gerekiyor.
Her zaman dile getirdiğim gibi portakal diyarı Antalya’da narenciye artık Kumluca ve Finike gibi ilçelerle sınırlı kalmış durumda… Bu ilçelerimizde de turizmin gelişmesi için çalışmalar yapıldığını, dolayısıyla narenciyenin tehlike altında olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Evet… Antalya’da artık eski yıllarda olduğu gibi turunç kokan bahçeler kalmadı. Hızla betonlaşıyoruz. Bu durum gerçekten düşündürücü. Antalya merkezde Çakırlar bölgesindeki narenciye ağaçları da tehlike altında. Yakın zamanda şehir merkezinde doğal dokusuyla ön plana çıkan alanlar kalmayacak. Finike ve Kumluca dışında turunçgil üreten merkezimiz kalmayacak. Oysa bilinçli bir tarım politikasıyla ve tarım alanları korunarak gelecek kuşaklara yeşil bir Antalya bırakabiliriz.
İnanın halâ çok geç değil. Sürekli konut alanları yaratmak, tarımı ihmal etmek turizmimize de büyük darbe vuracak gibi görünüyor. Planlı, kurallı ve kent estetiğini önceleyen bir kentleşme modeli yaratılamadı be yazık ki... Çekim merkezleri eksikliğinden tutun da yeşil doku ile barışık projelerin olmadığı bir Antalya fotoğrafına bakıyoruz artık...
Bu yazı toplam 449 defa okunmuştur.