Bugün 29 Kasım 2024 Cuma
  • Antalya7 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2937.802
    %-0.01
  • Dolar
    34.5954
    %-0.11
  • Euro
    36.5792
    %0.00
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Av. Gökalp, ’Parada Sahtecilik’ Suçunun Hukuksal Boyutunu Anlattı
21 Ağustos 2019 Çarşamba 10:58

Av. Gökalp, ’Parada Sahtecilik’ Suçunun Hukuksal Boyutunu Anlattı

Avukat Hibe Gökalp, paranın kağıt veya madeni, milli veya yabancı para olmasının sahtecilik suçu açısından hiçbir önemi olmadığını belirterek, "Önemli...

Avukat Hibe Gökalp, paranın kağıt veya madeni, milli veya yabancı para olmasının sahtecilik suçu açısından hiçbir önemi olmadığını belirterek, "Önemli olan, sahte TL'nin Türkiye'deki kanunlara göre, sahte dövizin ise kendi ülkesindeki kanunlara göre tedavülde olmasıdır" dedi.

Av. Gökalp, yazılı bir açıklama yaparak, parada sahtecilik suçunu hukuki açıdan değerlendirdi. Gökalp, "Parada sahtecilik suçu, Türkiye'de veya yabancı bir ülkede kendi kanunlarına uygun bir şekilde tedavülde bulunan bir parayı, sahte bir şekilde üretmek (basma), sahte olduğunu bilerek ülkeye sokmak, nakletmek, muhafaza etmek veya tedavüle sokma biçiminde fiillerle işlenen seçimlik hareketli bir suçtur. Uygulamada "kalpazanlık suçu" olarak da adlandırılmaktadır. Parada sahtecilik suçu, "Kamu Güvenine Karşı Suçlar" bölümünde Türk Ceza Kanununun (TCK) 197. maddesinde düzenlenmiştir. TCK madde 198'de ise "paraya eşit değerler" olarak kabul edilen, örneğin, devlet tahvilleri gibi bazı kıymetli evrak ve madenlerin de parada sahtecilik suçunun cezası ile cezalandırılacağı kabul edilmiştir" dedi.

"Parada sahtecilik suçu, ancak kasten işlenebilen bir suçtur"

Kanunda belirtildiği şekliyle parada sahtecilik suçunun, ancak kasten işlenebilen bir suç olduğunun altını çizen Gökalp, "Dolayısıyla bu suç, taksirle işlenemez. Paranın sahte olduğunu bilmeksizin teslim alan şahıslar hakkında suçun manevi unsurunun eksik olması sebebiyle cezai müeyyide uygulanmaz. Para ve kıymetli damganın belirli araçlarla üretilebileceğinden bahisle kanun koyucu, paralar ile kıymetli damgaların üretiminde kullanılan alet veya malzemeyi izinsiz olarak üreten, ülkeye sokan, satan, devreden, satın alan, kabul eden veya muhafaza eden kişileri de hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırmaktadır. Parada sahtecilik suçunun işlenmesi halinde görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir. Ancak paranın sahte olduğunu bilmesine karşın kabul eden kişi Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanır" ifadelerini kullandı.

Paranın kağıt veya madeni, milli veya yabancı para olmasının sahtecilik suçu açısından hiçbir önemi olmadığını da belirten Gökalp, "Önemli olan, sahte TL'nin Türkiye'deki kanunlara göre, sahte dövizin (dolar, Euro vb) ise kendi ülkesindeki kanunlara göre tedavülde (dolaşımda) olmasıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Parada sahtecilik suçunda etkin pişmanlık ve Yargıtay kararlarına da değinen Gökalp, sahte para üreten, nakleden, ülkeye sokan, muhafaza eden veya bu parayı kabul eden kişi, para tedavüle koyulmadan diğer suç ortaklarını ve sahte olarak üretilen para yerlerini mercine haber verirse verilen bilginin suç ortaklarının yakalanması ve sahte olarak üretilen paranın ele geçirilmesini sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmayacağını kaydetti. Gökalp, aynı zamanda, sahte parada kullanılan alet ve malzemeyi izinsiz olarak üreten, satan, ülkeye sokan, satın alan, devreden, kabul eden veya muhafaza eden kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve bu malzemenin üretildiği veya saklandığı yerleri ilgili makama haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını ve bu malzemenin ele geçirilmesini sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmayacağının altını çizdi.

Kişinin sahte parayı bilerek kabul etmesi durumunda ayrı bir suç oluştuğunu ifade eden Gökalp, "Bu durumun uygulanmasının temelinde paranın sahte olduğunun bilinmesi yatar. Bu durumda suçun oluşması için yalnızca sahte paranın kabul edilmesi yeterli olacaktır. Maddede yer alan sahte parayı "muhafaza etmek" fiili ile "sahte parayı bilerek kabul etmek" fiili aynı olayda karşımıza çıkabilir. Bu durumda failin muhafaza etmek fiili cezayla cezalandırılması gerekir, çünkü bu ceza ikinci fiilin cezasından daha ağırdır" dedi.

Antalya Son Haber

Bu haber toplam 489 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim