Bugün 14 Mart 2025 Cuma
  • Antalya18 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3517.189
    %0.07
  • Dolar
    36.6559
    %0.13
  • Euro
    39.9015
    %0.21
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Bayram değil eylem
14 Mart 2025 Cuma 16:07

Bayram değil eylem

Antalya’da bazı sağlık çalışanları, 14 Mart Tıp Bayramı’nı sorunlarını dile getirerek çözülmesi için iş bırakma eylemiyle geçirdi.

Sorunlarını ve çözüm önerilerini ortaya koyan sağlık çalışanları, 14 Mart Tıp Bayramı’nda ülke genelinde iş bıraktı. Antalya’da iş bırakma eylemi nedeniyle Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık – İş) Antalya Şubesi tarafından basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya Antalya Çağdaş Hekimler de destek verdi. Akdeniz Üniversitesi Hastanesi A Blok önünde gerçekleştirilen açıklamada sağlıkçılar, “14 Mart Mücadele ile Bayram Olacak! Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün” yazılı pankart açtı. “Güvenceli iş insanca yaşam, güvenceli iş güvenceli gelecek, ticarethane değil ASM, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın sağlık parasız olsun, vergide adalet, hak verilmez alınır” yazılı dövizlerle dikkat çeken sağlıkçılar, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz, yaşasın örgütlü mücadelemiz, sağlık haktır satılamaz, sağlıkta ticaret ölüm demektir, atanan değil liyakatli yönetici, birleşe birleşe kazanacağız, bu daha başlangıç mücadele devam” sloganları attı.   

28895dee-2a4c-420e-9ae6-75ec65756a12.jpg

“MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUZ”

İktidarın sağlık politikalarını protesto eden sağlık çalışanları adına konuşan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şube Eş Başkanı Şükran İçöz, “Sağlık hizmetinin metalaştırılarak alınıp satılan bir mala dönüştürülmesine, hastaya müşteri denilmesine ve sağlık bütçesinin özel sermayeye akıtılmasına, sağlık kurumlarının şirketleşmesine, halkın sağlığının paraya tahvil edilmesine, performans, güvencesizlik şiddet kıskacı ile faturanın sağlık emekçilerine kesilmesine, Tıp Bayramı’nın 106. yıldönümünde de 14 Mart Haftası’nda da mücadeleye devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.

 

“BUGÜN KUTLAMALAR YAPMAK İSTERTİK AMA SORUNLARIMIZ KATMERLEŞİYOR”

“Bizlerde bugün coşkulu kutlamalar yapmak isterdik.  Bu özel günü eylemler ile karşılamak istemezdik. Fakat sorunlarımız gün geçtikçe katmerleşiyor. Bu sistem, hizmeti üreten biz sağlık emekçilerinden ve hizmeti alan parçası olduğumuz halkın yararına değil” diyen İçöz, “Bu nedenle, 14 Mart’ta hizmet üretmeyerek bir kez daha iş yerleri önlerinden, alanlardan, meydanlardan sesleniyoruz. Bugünü bayram olarak kutlayabilmek için çok sayıda sorunumuz içinden acil taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz” dedi.

 

TALEPLERİNİ DİLE GETİRDİ

Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik gibi adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmasını isteyen İçöz, diğer taleplerini şöyle sıraladı:

“Temel ücret üzerine yapılan işin niteliği ve riski, eğitim durumu, kıdem yılı gibi kriterler ile giydirilmiş ücret belirlenmeli. Hak edişlerin tavan ücret kat sayılarına takılmaması için, tavan ücret katsayıları yükseltilmeli. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret rejimine gidilinceye kadar emekliliğe yansımayan döner sermaye, teşvik gibi isimler adı altında ödenen tüm ücretler vergi dilimi dışında bırakılmalı. Vergi dilimleri yüzde 10’da sabitlenmeli. ASM’lerde uygulanan eziyet yönetmeliği geri çekilmeli, alanda örgütlü emek ve meslek örgütleri ile halk ve emekçiler yararına olacak yasal düzenleme için çalışma başlatılmalı. Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değil. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmekte. 7. dönem toplu sözleşmede verilen ve emekliliğe yansımayan çalışırken ve emeklilikte alınan maaş farkını her gün açan ilave ek zam emekliliğe ve emekli maaşlarına yansıyacak şekilde derhal düzeltilmeli. İş kolunda çalışan emekçilerin mesleklerine yönelik tanımlar net olarak yapılmalı, angarya çalıştırma yasaklanmalı, üniversite hastaneleri başta olmak üzere çalışanların tayin hakları, özlük ve sosyal hakları garanti altına alınmalı.”

d381521a-f97e-4663-a0b3-c10d2019892c.jpg

“ANGARYA ÇALIŞTIRMANIN HER TÜRÜ YASAKLANSIN”

Fiili hizmet süresi zammının da emeklilikte 8 yıl olarak uygulanmasının sağlanmasını isteyen İçöz, “Yapılan ek gösterge düzenlenmesi yetersiz kaldı. Talebimiz olan 3600’den 7200 kadar kademeli ek gösterge uygulansın. OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Her türlü güvencesiz ve sözleşmeli çalışma kaldırılsın. Angarya çalışmanın biçimleri olan esnek çalışma, mesai dışı çalışma, fazla çalışma kaldırılsın. Angarya çalıştırmanın her türü yasaklansın. Çalıştırma zorunluluğu doğduğunda nöbet ücretleri saat ücretinin en az iki katı olmalı. Gece vardiyasında çalıştırılanların ücretleri yüzde 100 arttırılarak ödenmeli. Liyakatsiz atamalara, tip sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin. Şiddetsiz ve güvenli bir çalışma ortamı için yeni ve etkili Sağlıkta Şiddet Yasası çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun” ifadelerini kullandı.

 

“BAŞKA BİR SAĞLIK SİSTEMİ MÜMKÜN”

“Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler yeter. Katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın” diyen İçöz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler, örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dahil olsun. Özel hastanelere verilen her türlü teşvik kaldırılmalı. Özel hastaneler ile SGK anlaşma yapmamalı. Özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçe kamu sağlık kurumlarına aktarılmalı. Her iş yerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın. Vardiya çıkışlarında ve gece vardiyalarına gelirken emekçileri güvenli şekilde işlerine ve evlerine bırakacak yeteri sayıda servis konulsun. Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun. Kamu sağlık kurumlarında idareci belirlenmesi kriterlere uyanlar arasında o kurumlarda çalışan emekçilerin oyu ile gerçekleşsin. Bu talepler sağlık emekçileri kadar halkın sağlık hakkına yönelik taleplerdir. Sağlık hakkımız için, sağlık emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik hakları için mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki başka bir sağlık sistemi mümkün.”

31f945a0-efa9-46f0-9007-f9ab51827ace.jpg

“KAZANILMIŞ HAKLARIMIZI KAYBETME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Dev Sağlık – İş Antalya Şube Başkanı Erol Şahin ise, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ndeki sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Toplu sözleşme sürecine işaret eden Şahin, yetkili sendikanın süreci başarıyla yürütemediğini savundu. “Geldiğimiz noktada sözleşme arabulucuda ve Yüksek Hakem Heyeti’ne gitme riskiyle karşı karşıyayız. Bu durum haklarımızın korunması ve geliştirilmesi açısından ciddi bir tehdit oluşturmakta” diyen Şahin, Temmuz ayında sendikalarının baraj altında bırakılarak toplu sözleşme haklarının gasp edildiğini iddia etti. Yetkili sendikayı eleştirerek başarısızlığının şaşırtıcı olmadığını söyleyen Şahin, şunları ifade etti:

“Müzakere sürecini etkin bir şekilde yürütmedi, sağlık işçilerinin talepleri savunulmadı ve masada güçlü bir duruş sergilenmedi. Arabulucu sürecine gelinmesi ve yüksek hakem heyeti ihtimali, sendikanın yetersizliğinin açık bir göstergesi. Bu hafta başı bir arabulucu görüşmesi yapıldı ve bugün de bir görüşme daha yapılacağı ve sonuçlanmadığı takdirde Yüksek Hakem Heyetine gideceği yönünde bir takım bilgiler yayılmakta. Bu süreçte hiçbir bilgi toplu sözleşme tarafı sendika tarafından ne sağlık işçilerine ne de üyeleri ile paylaşıldı. Şeffaflıktan uzak, kapalı kapılar ardında yürütülen bu süreçte sağlık çalışanlarının hayrına bir kazanım çıkmayacağı açık. Mevcut durumda, haklarımızda iyileştirme sağlanması bir yana, kazanılmış haklarımızı bile kaybetme riskiyle karşı karşıyayız.”

 

“DAHA ÇOK MU ZAM ALACAĞIZ?”

“Yüksek Hakem Kurulu’na (YHK) giderse daha mı çok zam alırız?” sorusunu yönelten Şahin, konuşmasına şöyle devam etti:

“İşçilerin beklentilerinin yüksek olması ve masada alamadıkları zamları YHK'dan beklemesi anlaşılabilir bir durum. Ancak, bu beklentilerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, çeşitli ekonomik ve siyasi koşullara bağlı. Türkiye'nin ekonomik durumu, zam oranları üzerinde doğrudan etkili. Enflasyon, büyüme oranları ve işsizlik gibi faktörler, YHK'nın kararını etkileyebilir. Cumhurbaşkanlığı'nın açıkladığı tasarruf tedbirleri, kamu harcamalarında kısıtlamaya gidilmesini amaçlıyor. Bu durum, kamu işçilerine verilecek zam oranlarını da etkileyecektir. Resmi Enflasyonun yüzde 45’lerde seyrettiği durumda asgari ücrete yüzde 30 zam yapılması YHK’nın yapacağı zammı da belirleyecektir. Emeklilere, memurlara yapılan zam oranlarından başka bir seçenek çıkması oldukça imkansız. YHK'nın kararı, ekonomik ve siyasi koşulların yanı sıra işveren ve işçi sendikalarının taleplerini de dikkate alacaktır. Yani burada sadece işçi sendikası değil işveren sendikası da bastıracaktır.”

 

“UYGULAMA İŞ BARIŞINI BOZDU”

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde sadece toplu iş sözleşmesi sorununun olmadığını, başka sorunların da yaşandığını belirten Şahin, laboratuvar, dekanlık ve diş fakültesi çalışanlarının bazılarının mesai saatlerinde değişikliğe gidildiğini söyledi. Çalışanların uygulamayla mağdur edildiğini savunan Şahin, “Bu uygulamayla işçi memur karşı karşıya getirilmiş olup iş barışı da bozulmuştur” diye konuştu.

1b2b6a90-37d0-45ea-8a27-5054bb855d96.jpg

“SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROJESİ, SİSTEM OLARAK ÇÖKTÜ”

Baştan beridir sağlık hizmetinin ekip işi olduğunu dile getirdiklerini belirten Antalya Çağdaş Hekimler adına konuşan Hafize Öztürk Türkmen ise, “Ne yazık ki Tıp Bayramı’nı yıllardır şenlik havasında geçiremiyoruz. Hem meslek örgütleri hem de sendikalar olarak 20 yıl önce uyarmıştık. Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin hem halkın hakkı olan nitelikli sağlık hizmeti almada, hem de sağlık çalışanlarının onurlu ve istedikleri şekilde hizmetlerini üretebilmeleri için olumsuz sonuçlar yaratacağına yönelik sayısız rapor sunduk. Keşke haklı çıkmasaydık. Bu günlerde görüyoruz ki Sağlıkta Dönüşüm Projesi, sistem olarak çökmüştür” diye konuştu. HABER: YUSUF KATRAĞ

Bu haber toplam 105 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim