Antalya’yı her anlamda bir Dünya şehri olarak değerlendirmek için tüm sorunlarını aşmış bir şehir profilinden söz edebilmeliyiz.
Kaldırım işgalleri, otopark sorunu başta olmak üzere bir çok olumsuzluğu zaman zaman köşeme taşıyorum.
Doğal doku ile barışık projeleri daha çok kent sinerjisine taşımalıyız.
Özellikle şehir merkezindeki otopark izdihamına bir formül bulunmalı.
Güllük, 100. Yıl ve Şarampol caddesi gibi alanlardaki otoların gelişi güzel park etmesiyle oluşan görüntü kirliliği önlenmeli.
Bilboard şehri haline gelen Antalya’da her direğin, köşe başının reklam panolarıyla donatılması da görsel kirlilik oluşturuyor.
Görüntü kirliliği olgusu çok geniş kapsamlı bir sorun…
Her cadde ve sokakta görmeye alıştığımız billboardlardan tutun da, kaldırım işgallerine kadar çok geniş bir yelpazede görüntü kirliliğini düşünebiliriz.
Özellikle her adım başı billboardların boy gösterdiği, direklerin, duvarların reklam panoları ve yırtılmış afişlerle donatılmış (!) Antalya bu görüntüleri hiç hak etmiyor.
Son yıllarda hızla görüntü kirliliğiyle özdeş bir şehir haline gelen Antalya gerçeğiyle baş başayız.
Caddelerde ve bulvarlarda çiçeklendirme çalışmaları kısmen şehrin bütünlüğüne yönelik bir katkı sağlasa da asıl sorun; kaldırım işgalleri, her direkte, her köşe başında önümüzde beliriveren billboardlar, araçların gelişi güzel park edilmesiyle ortaya çıkan görsel kirlilik ciddi anlamda dikkat çekiyor.
Kaldırım işgalleri, otopark sorunu, billboardlar, tabela kirliliği, binaların üstünü kaplayan ve şehir estetiğiyle tezat görüntü içeren boyası atmış güneş enerjilerinin görüntüsü.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Cazibe merkezleri oluştururken çevreci projelere odaklanmamız da artık kaçınılmaz bir gerçek…
Antalya her yönüyle örnek ve sorunlarını aşmış bir şehir olmalı…
Bu yazı toplam 577 defa okunmuştur.