Yaşadığımız yerleşim birimlerinde hangi kriterlere öncelik veriyoruz?
Hangi özellik; yaşadığımız şehrin en güzel olgusu olurken, hangi konularından şikayetçiyiz?
Ya da rahatsızız?
Örneğin; kent estetiği denince ne anlıyoruz?
Ya da bu faktöre ne kadar önem veriyoruz?
Bir şehrin ya da ilçenin güzelliği ne ile ölçülüyor?
Kimine göre ihtişamlı binalar mı estetiğin sembolü, ya da yeşil doku ile barışık şehirleşme metodu mu?
Bu soruları çoğaltmak mümkün.
Kent planlamasında Nazım İmar Planının ne denli önemli olduğunu çarpk yapılaşma örneği gördüğünüz yerleşim birimlerinde hemen anlayabilirsiniz.
Örneğin bir Avrupa şehrini gezdiğinizde, kişi başına düşen yeşil alan miktarının ne denli fazla olduğunu, geniş yollar, kent tasarımı, ulaşım ve trafik sorununun yıllar öncesinden çözüldüğünü görürsünüz.
Bisiklet ve yaya yollarına verilen önem ve ayrıntı kadar, kültür ve sanat faaliyetlerinin gerçekleştirildiği geniş meydanları görürsünüz.
Tabela ve çatı kirliliği olmayan, ya da kısmen az göze çarpan görüntü kirliliği, çarpık yapılaşmaya teslim olmayan, yeşil dokuya yeni halkalarla bezenmiş projelerle, ulaşım sorununu çözmüş, sosyal donatı alanları ile yüklü, hava kirliliği sorununu aşmış şehirler gelecek yıllara güvenle bakabilen yerleşim birimleridir…
Kent estetiği aslında tüm bu faktörleri içinde barındıran çok geniş düşünülmesi gereken bir ayrıntıdır.
Antalya bu noktada hangi aşamada?
Bunun yanıtlarını da siz verin…
Bu yazı toplam 658 defa okunmuştur.