Siyaseti yorumlarken ve değerlendirirken, hizmeti önceleyen tüm faktörlerin devrede olmasını hep ilk sıraya koyarız.
Beklentiler üzerine ve çözüm odaklı şekillenmesi gereken siyasetin ruhunda yaşamı kolaylaştıracak adımlar akla gelir.
Demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi noktasında da siyasetçilere büyük görevler düşer.
Eğitimden sağlığa, teknolojik ve sosyolojik değişimlerden tarım ve ticaretin gelişmesi ile ilgili tüm projelerin temelinde siyasetin dokunuşlarının somut olması kaçınılmazdır.
Eşitliği, insan haklarını ve hukukun önceliğini kapsayan adımlardan, ekonomik gelişmenin sürdürülebilirliği noktasında siyasetçilerden vatandaşın beklentisi hep çıtayı daha yukarılara taşımasıdır.
Genel ve yerel siyaset; halka hizmet için yapılır. Bu düşünce doğrultusunda şekillenmiştir. Bu olgu; kimilerince farklı değerlendirilip, farklı yorumlansa da, siyasetin temel ilkesi halka hizmettir. Halka hizmet edebilmek için de öncelikler üzerine siyaseti şekillendirmek gerek.
Siyasetin temel gerçeğinde çözümsüzlük üzerine bahaneler üretmek hep hayal kırıklığı yaratmıştır…
Hızla gelişen ve değişen dünya düzeninde; aynı söylemlere takılıp kalmak kadar, il, ilçe, kadın ve gençlik kollarını iyi işletemeyen, halka inemeyen, yeni söylemler üretemeyen, yeni hedefler koyamayan, yeni bir heyecan katamayan siyasi yapının başarılı olması mümkün değil…
Siyasetin bir heves olmaktan çıkıp, kişisel egolarını ön plana çıkarmak için yapılamayacağını geriye dönüp baktığımızda birçok siyasetçinin çok iyi anladığını düşünüyorum.
Büyük kitleleri peşinden koşturacak bir sinerjiyi harekete geçirilebilmek için ise siyaseti hep ileriyi düşünen pozitif bir akıl ve düşünce ile olgunlaştırmak gerekiyor.
Genel ve yerel siyasetin özünde bu hassasiyetler olmalı.
Yerel belediyecilik kavramı ile ilgili beklentilere gelince…
Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun seçilmiş yerel yöneticilerin parti rozetini bir kenara bırakarak tüm seçmeni kapsayıcı, bütünleştirici, müzakere odaklı, çözüm odaklı ve ‘’öncelikle’’ kendi hizmet sınırları içerisindeki sorunların çözümüne odaklanması gerekiyor.
Böyle bir tabloda sokaktaki vatandaş yerel yöneticilerden somut projeler ve hizmet bekliyor. Rutin belediyecilik istemiyor.
Antalya’nın zaman kaybına asla tahammülü yok ve hızla nüfusu artan bir şehir!
Yerel belediyecilik kavramından söz etmişken, binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, binlerce vatandaşımızın yaralandığı ve büyük maddi kayıpların yaşandığı, hepimizi derin acılara sevk eden Kahramanmaraş depremi ile birlikte yerel belediyelerden beklenti ve öncelikler daha somut hale geldi.
Kent planlamasında artık çarpık yapılaşmanın önlenmesi ile ilgili somut adımlar atılması kaçınılmaz…
Bu yazı toplam 460 defa okunmuştur.