Daha yaşanabilir bir çevre için, daha yaşanabilir dünya için yeşil alanların ne kadar önemli olduğu ortada.
Pandemi sürecinde doğal alanların, dağların, akarsuların, göllerin ne kadar önemli olduğuna şahit oldum.
Hele hele tarım ve üretimin geleceğimiz açısından ciddi bir konu olduğunu görüyorum.
Gündemde malum Koronavirüs var. Hepimizi tedirgin eden ancak önlemleri kısa sürede aldığımız bu salgın hastalıkla mücadele bizim ülkemizde olduğu gibi tüm ülkelerde devam ediyor.
Bugün yeşil alanlarımızdan ve küresel iklim değişikliğinden bahsetmek istiyorum.
Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak azalan yeşil alanlarımızdan ve kuruyan göllerimizden bahsetmek istiyorum.
Küresel iklim değişikliği, yeşil alanların hızla azalması, tahrip olması, bilinçsizce sondaj kurulması gibi nedenlerle göller ve akarsular kuruyor.
Sadece Antalya’da değil, çevre illerimizde de durum maalesef bu şekilde.
Üzülerek söylüyorum ki, bu durum en çok çocuklarımızı etkileyecek.
Kuruyan her göl, akarsu ve dere yatağı aslında geleceğimiz açısından büyük bir tehlikenin habercisi.
Çünkü, önümüzdeki 50 yılda en çok sorunlar su kıtlığı ve su kaynaklarının azalmasından kaynaklanacak.
Bilim adamları sık sık bu uyarıyı yapıyor.
Bu sebepten dolayı sulak alanlarımızı koruyalım. Dere yataklarına ev yapılmasının önüne geçelim.
Bilinçsizce açılan göletler, sondajlar, tarım alanlarının imara açılması, yeşillendirme çalışmalarının yetersiz olması gibi nedenler su kaynakları için büyük tehlike.
Yeşil alanlarımızın daha da artması dileğimle.
Bu yazı toplam 350 defa okunmuştur.