- IMKB
% - Altın
3145.059
%0.19 - Dolar
35.6269
%0.06 - Euro
37.1497
%0.11
- 22:23 - Burdur Gölü’nde alarm: Su seviyesi yarım asırda 21 metre düştü
- 16:23 - Kepez’e yeni nefes: Ay Deresi Parkı
- 15:22 - Piyaz; fiyatıyla kebapla yarışıyor!
- 14:08 - Antalya’da İvesi Koyununun Halk Elinde Islah Edilmesi Çalışmaları Başladı
- 14:03 - Alanya’da Çocuk Kütüphanesi’nde öğrenciler için tam mesai
- 14:03 - Tarımın maliyeti Kasım’da düştü
- 13:23 - Kepez Belediyesi’nden çocuklara bilim dolu tatil
- 12:23 - Antalya Büyükşehir Belediyesi Kadın Danışma Merkezi hayata geçirildi
- 12:23 - Antalya 2024’te en fazla konut satılan 4’üncü şehir
- 12:08 - Başkan Muhittin Böcek, “Söz verdiklerimizi yapacağız”
- 10:35 - ALTYAZILARIYLA İNSANI TANIMAK
- 18:43 - ALTSO’da KOSGEB destekleri anlatıldı
- 17:46 - Kamacı’dan ‘Kardeşlik’ iddialarına tepki
- 17:43 - Alanya’da kırsal mahallelerin yol hasreti sona eriyor
- 17:42 - “EXPO alanında fuar yapılırsa biz kilidi vururuz”
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar
DENİZ BAYKAL’IN İNFAZINA GİDEN YOL
2003 yılının ilk ayları. Ak Parti üç ay önce yapılan seçimden birinci olarak çıkmış, ancak partinin kurucu lideri Recep Tayyip Erdoğan yasaklı olduğu için o seçime girememiş. Evet, hükümet kurulmuş ama birinci partinin genel başkanı parlamentoda olmadığı için hükümeti bir başka Ak Partili Abdullah Gül kurmuş. Tablo bu.
Bu günlerde parlamentonun iki büyük partisinin liderleri, Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, baş başa bir gizli görüşme yapıyorlar. Görüşmede neler konuşulduğu hâlâ sırdır! Bilen de konuşmuyor, görüşmeye katılanlar da. Ama bu görüşmeden kısa bir süre sonra Erdoğan’ın seçilme yasağının TBMM’de görüşülüp kaldırılmasına ve Siirt seçimlerinin yenilenerek Erdoğan’ın milletvekili olmasına bakarsak, bu görüşmede nelerin konuşulduğu görülebilecektir.
Burada asıl soru şudur; CHP lideri Deniz Baykal niçin, neyin karşılığı, hangi vaatlere ve kimlere güvenerek bu işe “evet” dedi ve parti grubunu da buna ikna etti? Bu soru Deniz Baykal’a, -elbette genel başkanlıktan düştükten sonra- ve benim de bulunduğum ortamlarda sık sık soruldu. Ve Deniz Bey, her seferinde, demokrasilerde yasaklama olayına ilkesel olarak karşı olduklarını, eğer bu yasak devam etseydi Erdoğan’ın daha da büyüyerek ve devleşerek yoluna devam edeceğini falan söyledi. Bu cevaptan elbette tatmin olan oldu, olmayan oldu, bu ayrı. Kaldı ki TBMM’de bu tarihi oylamaya milletvekili olarak katılmış ve Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasına “EVET” oyu vermiş siyasi aktörler yaşıyor Antalya’da ve siyaset yapmaya devam ediyorlar. Ama onlar da bu güne kadar bu konuda konuşmamayı ve susmayı tercih ettiler.
Madem ki onlar konuşmuyorlar, o halde biz konuşalım. Peki işin aslı neydi? Burada merceği doğrudan Deniz Baykal’a tutmak durumundayız. Evvela şunu söyleyelim; Deniz Bey Erdoğan’ın siyasi ömrünün çok kısa olacağını, birkaç yıl içinde oyundan atılacağını ve başbakanlık ve belki de cumhurbaşkanlığı sırasının kendisine geleceğini düşünüyordu. Ve hatta o gizli görüşmede bizzat Erdoğan’ın kendisine A. Necdet Sezer’den sonraki Cumhurbaşkanı olarak onu destekleyeceğini söylemiş olduğu neredeyse kesin bir kanaattir. Deniz Baykal’ın gerçekte Erdoğan’ın yasağını kaldırmasına sebep olan mevzu büyük ihtimalle budur.
Kuşkusuz Deniz Baykal gibi bir siyasetçinin devlette etkili olan ve yüksek mevkilerde yer tutan bazı çevrelere bu konuyu danıştığını tahmin etmek zor değildir. Baykal’ın bu kararında o görüşmelerin belirleyici olduğuna hiç kuşku duymuyorum.
Ama tarihsel süreç hiç de Deniz Baykal’ın umduğu ve tahmin ettiği şekilde ilerlemedi. Erdoğan, hiç kimsenin beklemediği bir şekilde hem ülke içinde hem de uluslararası camiada, buna ABD ve Avrupa da dahil, çok büyük destek almaya başladı. Bunlar hiç hesapta yoktu! Ve 2007 yılının ilk aylarında, meşhur “367 krizi” gündeme getirildi. Cumhurbaşkanı Sezer’in görev süresi dolmuştu ve mecliste yeni bir cumhurbaşkanı seçilecekti. Deniz Baykal kendisinin Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını anlamıştı ve hava gergindi. Belli ki Erdoğan sözünde durmamıştı ve Ak Parti’li bir ismi Çankaya’ya göndermeye karar vermişti. Ve Yargıtay Başkanı Sabih Kanadoğlu bombayı patlattı; parlamentonun cumhurbaşkanı seçebilmesi için muhakkak 367 milletvekilinin meclis oturumuna katılması şarttı! Ve o günkü mecliste Ak Parti’nin mebus sayısı bu rakama ulaşamıyordu.
Ak Parti Yargıtay’ın bu kararını millet iradesine bir dayatma olarak yorumladı ve genel seçimlere gitme kararı aldı! Ve 2007 Temmuz ayında yapılan seçimlerde de %47 civarında oy alarak, tartışmaya noktayı koydu, Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildi ve Ak Parti’nin çok sık dile getirdiği “Yeni Türkiye” yolculuğu bu seçimden itibaren başlamış oldu. Ergenekon Davaları ve Gülen Cemaatinin devlete çökme süreci bu seçimden sonra ortaya çıktı.
Deniz Baykal mı? Bütün tahminleri ve beklentileri boşa çıkmıştı. Kendisine söz veren de, güvence verenler de sözlerinin arkasında durmamışlardı. Muhtemelen ihanete uğradığını düşünüyordu. Ve bu nedenle daha agresif, daha sert bir üslup üzere konuşuyor, grup konuşmalarında çok öfkeli bir dil kullanıyordu. Bu süreçte tek yapabildiği laiklik ve cumhuriyetin tehlikede olduğu söylemi üzerinden Ak Parti karşıtı bir cephe oluşturmaya çalışmaktı. Ama 2007 seçim sonuçları o kadar net bir mesaj içeriyordu ki, artık medyadan, iş dünyasından ve güvenlik - yargı bürokrasisinden hiç kimse Baykal ile aynı fotoğraf karesine girmek istemiyordu.
Zaten 1 Mart tezkeresine “hayır” diyerek küresel sistemin radarına takılmıştı, 2009 yılında Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi sürecine itiraz etmesi ve konuyu yüksek yargıya taşıması nedeniyle üzeri kırmızı kalemle çizildi. Artık Türkiye ve Ortadoğu yeni bir dönemin kapısından girmişti ve bu yeni süreçte Deniz Baykal’a yer yoktu. Ve 2010 yılının Mayıs ayında fişini çektiler, işini bitirdiler. Hepsi bu kadar.
- Planlama ve alt yapı meseleleriMustafa Yetgin
- DENİZ BAYKAL’IN İNFAZINA GİDEN YOLEşref Ural
- Aksu’ya yakışmıyor!Ömer Yetgin
- Düşmeyiz ama Takviye ŞartKahraman Köktürk
- Antalya’da sağlık altyapısına yeni bir solukİSA KAVLAK
- SAKALARDA ÖLÜMMuharrem Yellice
- GÖMÜLÜ MALİ YÜKÜMLÜLÜKLER GELECEKRaziye Gök Aktaş
- PEKİ YA İRAN???Gürsel Kaya
- NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
- Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
- MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
- CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
- Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
- SEÇİMEyüp Koçak
- Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
- Tarımın Maliyeti Kasım’da Düştü
- Antalya 2024’te En Fazla Konut Satılan 4’üncü Şehir
- Altso’da Kosgeb Destekleri Anlatıldı
- 31. Uluslararası Gıda Ve İ̇çecek İ̇htisas Fuarı İçin Geri Sayım Başladı
- Ges’ler Asat’a Yılda 42 Milyon Liralık Enerji Tasarrufu Sağladı
- Türkiye’den Şam’a İlk Uçuş 23 Ocak’ta
- Anti̇ad Başkanı Bilal Köleoğlu: “Turistin Kent Merkezine Gelmesi İçin Bir Sebep Olması Lazım”
- 2024 Yılında Türkiye’de 39 Milyon Ton Tahıl Üretildi
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim