Bugün 07 Ocak 2025 Salı
  • Antalya11 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2985.161
    %0
  • Dolar
    35.3135
    %0
  • Euro
    36.7986
    %0

Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

İKTİDARIN OYUN PLANI

05 Ocak 2025 Pazar 13:36

Türkiye’de siyasetin seyrinin çok radikal bir şekilde değişeceği birkaç ay öncesinden belli olmaya başlamıştı esasen. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Ekim ayı başlarında, “Öcalan gelsin mecliste konuşsun” diyerek bombayı patlatması, bu ülkede siyaset yapan, siyaseti izleyen, yazan, çizen, yorumlayan herkesi kelimenin tam anlamıyla şoka soktu! Şoka soktu, çünkü Bahçeli’nin ağzından böyle bir cümle çıkacağını hiç kimse öngöremezdi. Ama bu söz çıktı, söylendi ve kayıtlara geçti. Hatta kayıtlara geçmekle de kalmadı, pratiğe de geçti. Suriye’de Baas-Esad rejiminin yıkılması gündeme gelmeseydi Bahçeli’nin bu çıkışı biraz daha somutlaşmış olacaktı Kasım-Aralık aylarında. Ama Suriye’deki gelişmeler ve ortaya çıkan belirsizlik ve hızla değişen gündem, sürecin gecikmesine sebep oldu.  

 

Siyasi gelişmeleri izleyen insanların aklında pek çok soru var bu günlerde. Bahçeli ne yapmak istiyor? Erdoğan bu işlerin neresinde? Bu da nereden çıktı? Amaç Erdoğan’ın yeniden adaylığı mı? Hedef yeni bir Anayasa mı? Buna benzer onlarca soru var aklımızda. Ve elbette süreç içerisinde bu soruların her biri cevabını bulacak. Kuşkusuz benim de Türkiye siyasetinin yakın geleceğine dair bazı tahminlerim var. (Elbette yanılabilirim, nihayetinde bu bir tahmindir, ille de doğru çıkması gerekmez). Ve hoşgörünüze sığınarak tahminlerimi yazmak istiyorum.

 

Bilindiği gibi Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinde Türkiye çok aktif bir rol üstlendi. Ve geç de olsa süreç Türkiye’nin istediği gibi gelişti, rejim yıkıldı. Şayet önümüzdeki aylar içerisinde Suriye’de büyük çalkantılar, katliamlar yaşanmaz ve büyük skandallar olmaz ise, burada Türkiye’ye de bir alan açılacağı anlaşılıyor. Hiç kuşku yok ki bu tablo Cumhur İttifakı’nın lehine olacaktır ve iç siyasette  halk desteği  artacaktır. Malum, bizim insanımız “kazananı”, “galip olanı”, “galebe çalanı” sever.

 

Buna ilave olarak, yeni çözüm sürecini başarıyla yönetir, ellerine yüzlerine bulaştırmazlar ise, hiç kuşkusuz bu tablo iktidarın hanesine çok büyük bir artı yazacaktır. Böyle bir tabloda pekâlâ yeni bir anayasa gündeme gelecek ve meclisteki bir grup milliyetçi vekil dışında bütün partilerin desteğini almaları mümkün olabilecektir. (Evet, gönülsüz de olsa CHP’nin de yeni sürece ve yeni Anayasaya adapte olacağını düşünüyorum).

Ve Suriye’den “kârlı çıkmış”, çözüm sürecini başarıyla yönetmiş, yeni anayasayı meclisten geçirebilmiş bir iktidar elbette burada durmayacaktır ve yeni anayasayı referanduma götürerek halkın doğrudan desteğini isteyecektir. Ve hazır referandum sandığı da yola çıkmışken, erken/baskın bir seçimin de önümüze gelmesi hiç de sürpriz olmayacaktır.

Benim bu tahminlerime itiraz edecek olanların şöyle diyeceklerini sanıyorum; “ekonomi bu kadar kötü giderken Erdoğan seçime asla gitmez!”. Eyvallah, çok mantıklı. Ancak, bu itirazı yapanların kaçırdıkları çok önemli bir nokta var: içerde Kürt meselesini büyük oranda bertaraf etmiş, gezi davası dahil pek çok tutukluyu serbest bırakmış ve en önemlisi de, Suriye sahasından kazançlı çıkmış bir ülkeye ekonomik anlamda yatırım yapmak isteyen, para vermek isteyen ve hatta destek olmak isteyen devletler, sermaye grupları ve fonlar bulmak zor olmayacaktır. Unutulmasın ki Avrupa’nın ve esasen dünya sisteminin desteği hâlâ mevcut iktidardan yana. Yapılacak bir seçimde üç ay önce emekli ve memur maaşlarına ve asgari ücrete yapılacak ciddi bir zam ve düşük faizli banka kredi musluklarının açılması halk tabanında iktidara olan desteği arttıracaktır.

Toparlayacak olursak, bu günkü fotoğrafta iktidar bloku, 2022 ve 2023 yıllarına oranla, çok daha güçlü, kendinden emin ve canlanmış görünmektedir. Bütün gündemi belirlemekte ve yönetmektedir. Sanki 31 Mart seçimlerinde hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmektedir.  

 

Peki iktidarın yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım oyun plânına karşı muhalefet blokunun alternatif bir plânı var mı? Keşke olsa! Ama olduğunu dair hiç emare yok. Çünkü muhalefet blokunun lokomotif gücü olarak CHP, neredeyse bütün yatırımını Dem Parti çizgisi ile olan beraberliğe yapmıştı. Ama artık görülüyor ki Dem Parti buradan ayrılıyor ve iktidara yaklaşıyor. Muhalefet bloku içinde görünen diğer sağ/muhafazakar partiler de yavaştan iktidara el sallamaya başladı. Milliyetçi partiler ise çok parçalı ve bu nedenle kendi aralarında bir cephe oluşturamıyorlar. Kısacası muhalefet bloku darmadağın.

 

Büyük resme bakıldığında sürecin iktidar lehine geliştiği ve böyle giderse Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki bir iki yıl içinde yapılacak bir seçime “favori aday” olarak girmesi olası görünüyor.

Bu yazı toplam 275 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim