Antalya; iklimi, doğası, denizi ve tarihi değerleriyle önemli potansiyelleri içinde barındıran bir şehir…
Antalya’ya tatil ve gezmek için gelenler genellikle tarihi, güneşi ve iklimi için gelirken, çekim merkezleri ve mega projelerden etkilenerek gelenlerin sayısı yok denecek kadar az. Çünkü Antalya turizm özellikleriyle öne çıkarken, maalesef mega projeler ekseninde oluşan çekim merkezleri olgusuyla bunu başaramadı.
Yukarıda sözünü ettiğim özellikler dışında Antalya’nın özgün projeleri maalesef yok!
Doğal güzellikteki alanlarıyla adından söz ettiren Antalya yerel belediyecilik anlayışıyla oluşturulan ve ilk anda akıllara gelebilecek mega projeleri hak etmiyor mu?
Antalya’nın özellikli bir kent oluşu; sadece turizmle ilgili değil…
Bugüne değin yapılan araştırmalarda en dikkat çekici ayrıntı; yaşam kalitesinin yüksek olduğu şehirler genellikle sahil kentleri…
Bu doğal bir gelişme gibi görünse de; yerel yönetimlerin start verdiği projelerin de Antalya’ya olan talepte “etkin” rol oynadığı bir gerçek.
Tarım ve turizmdeki gösterişli gelişmeye karşın, sanayisi gelişmeyen Antalya; kendi içinde çelişkileri yaşayan bir kent olarak da dikkat çekiyor.
Antalya’da yaşayıp da trafiğinden şikayet edenlerin, çarpık yapılaşmadan, görüntü ve gürültü kirliliğinden, kaldırım işgallerinden, otopark sorunundan şikayet edenlerin ortak paydasında; bugüne değin özellikle imar planlamasında yapılan yanlışları görmezden gelemeyiz.
Bu kadar çok yapısal tıkanıklığa rağmen, deniz kenarında çok katlı, kuzeye doğru az katlı bir yapılaşma modelinin uygulandığı ve rantın kent planlamasında maalesef etkilerini gösterdiği bir ortamda başta ulaşım sorununu aşmak için somut adımlar atılamaması da son derece düşündürücü…
Ulaşım, çarpık yapılaşma, görüntü kirliliği gibi kozmopolit şehirlerin karakteristik sıkıntılarını aşma noktasında umut veren çalışmalara da şu ana değin rastlayamadık!
Mega projeleri olmayan bir şehir kimliğiyle kronik sorunları aşmaya çalışmak da bir yere kadar!
Bunun dışındaki kriterler için iddialı bir şey söylemek yanlış olur…
Bu yazı toplam 463 defa okunmuştur.