Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

                             Kadın hakları konusunda gerçekleştirilmeye çalışılan projeler; çalışmalar ve geleceğe dönük hedefler somut verilerle donatılmadığı zaman etkili sonuç vermiyor ne yazık ki.

          Kadınlarımızın aktif siyasette daha ön safhalarda olması gerektiği ile ilgili “temenniler” gazete sayfalarını süslüyor. Temsil noktasında kadınların daha aktif görevler üstlenmesinin yolu; kadınlara yönelik temel ve “kronikleşmiş” sorunların çözümünden geçiyor.

            Şiddete maruz kalan kadınlarımız, töre kurbanı kadınlarımız, birçok şehirde halen okuma – yazma bilmeyen kızlarımız, aslında resmin bütününde pozitif ayrımcılığın travmatik yansıması olarak önümüzde duruyor.

            Bu kısır döngüyü mutlak surette aşmak zorundayız.

            Bugünümüz ve geleceğimiz için aşmak zorundayız…

          Bugün; kadınların ekonomik hayata etkileri, sosyal yaşama katkıları, siyasetteki üretkenlikleri geçmiş yıllara oranla daha iyi noktada olsa da; gelinen aşamayı sevindirici bulmak olası değil.

          Toplumun temel taşını oluşturan, yaşamın en ağır sorumluluklarını omuzlarında taşıyan, üreten, vefakar ve cefakar kadınlarımızın toplumu temsil noktasında çok daha aktif görevler alması artık “kaçınılmaz.”

          Bununla birlikte kadınlara pozitif ayrımcılığın son bulması için çok daha geniş kapsamlı düzenlemeler yapılmasının zorunluluğunu her geçen gün biraz daha acı gerçeklerle görüyoruz ne yazık ki…

                   Kadınlarımızın  bugün en önemli sorunu; pozitif ayrımcılık ve temsil noktasında istenilen oranın yakalanamaması…

          Bu sorunları görmezden gelmek; aslında sağlıklı bir aile yapısını, toplumsal barışı gözardı etmekle eşdeğer bir kavram.

          Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk kadınına verdiği değer ve önemle birlikte; seçme ve seçilme hakkının verilmesi, toplumdaki saygınlığının artması, daha fazla özgürlüğün kapısının aralanması; umut veren bir ayrıntı… Ancak; geldiğimiz süreçte, Türk kadının elde ettiği bu hakların daha da gelişmesi için somut projelerin ortaya konamaması ise bir hayli düşündürücü.

          Kadınlarımız; başta TBMM olmak üzere, siyasette, STK’larda, iş dünyasında, eğitimde, sağlıkta ve tüm sektörel  branşlarda temsil gücünü yeterince kullanabiliyor mu?

          Kadınlarımız; şiddete maruz kalıyor, ekonomik özgürlükleri yok sayılıyor, eğitimde fırsat eşitliği konusunda halen tartışılır kılınmaya çalışılıyor, töre cinayetlerine kurban ediliyor, ayrımcılığa tabi tutuluyor.

          Tüm imkansızlıklar içerisinde bile; büyük başarılara imza atan, toplumsal dayanışmamızın temel noktası, sevgi, saygı, hoşgörü ve merhametin simgesi kadınlarımızın yaşamın her noktasındaki üretkenliği, sabrı, özverisi ve şefkati alkışı fazlasıyla hak ediyor…

          Özellikle siyasette daha çok kadın vekilin ve bakanın temsil noktasında görev alması gerekiyor.