Bugün 25 Kasım 2024 Pazartesi
  • Antalya7 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3002.717
    %-0.11
  • Dolar
    34.5123
    %-0.08
  • Euro
    36.1711
    %0.46
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Acının 21'nci yılı
17 Ağustos 2020 Pazartesi 17:15

Acının 21'nci yılı

Bugün; 18 bin 873 kişinin hayatını kaybettiği ve 23 bin 781 kişinin yaralandığı, Marmara Bölgesi başta olmak üzere yaklaşık 16 milyon insanın sonuçlarını yakından hissettiği Gölcük merkezli Marmara depreminin 21'nci yıldönümü. Binlerce kişinin acısını

Bugün; 18 bin 873 kişinin hayatını kaybettiği ve 23 bin 781 kişinin yaralandığı, Marmara Bölgesi başta olmak üzere yaklaşık 16 milyon insanın sonuçlarını yakından hissettiği Gölcük merkezli Marmara depreminin 21'nci yıldönümü. Binlerce kişinin acısını hâlâ üzerinden atamadığı depremin yıldönümünde, İMO Antalya Şubesi tarafından her an olabilecek depremlere karşı hazırlıklı olmak gerektiği vurgulandı. Deprem gerçeğinin unutulmaması gerektiğinin altını çizen Başkan Mustafa Balcı, yetkililere seslenerek "Antalya depreme hazır mı?" diye sordu.

 

Binlerce hatta milyonlarca kişinin hafızasına Marmara Depremi olarak kazınan 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03:02'de meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki Gölcük merkezli depremin üzerinden 21 yıl geçti. Depremde resmi sonuçlara göre 18 bin 873 kişi yaşamını yitirirken 23 bin 781 kişi yaralandı ve Marmara Bölgesi başta olmak üzere 16 milyon insan sonuçlarını yakından hissetti. Aradan geçen yıllara rağmen hayatını kaybeden, yaralanan, sakat kalan binlerce kişinin acısı tazeliğini korurken, büyük acılara ve yıkımlara neden olan deprem gerçeği gündemden düşmüyor. Aradan geçen yıllar içerisinde hem ülkemizde hem de dünyada irili ufaklı depremler yaşanırker, İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şubesi tarafından milat olarak kabul edilen 17 Ağustos Marmara depreminin 21'nci yıldönümü nedeniyle bilgilendirme ve farkındalık yaratma amaçlı bir dizi çalışmaya imza atıldı. Depremlerin her an olabileceğinin altı çizilen çalışmada, alınabilecek önlemlere ve yapılması gerekenlere dikkat çekilerek, “Farkındalık, bilinç ve sorumluluk hayat kurtarır" denildi.

 

"DEPREMİN YIKICI SONUÇLARI KADER DEĞİLDİR"

Türkiye Deprem Tehlike Haritası'na dikkat çeken İMO Antalya Şubesi, “Deprem her an olabilir... Bir milat olarak kabul ettiğimiz 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli Marmara Depreminin 21. yıldönümünde, yetkilileri ve sorumluları, görevlerini hatırlamaya bir kez daha davet ediyoruz. Dünyanın oluşumundan bu yana depremler yaşanmıştır; bundan sonra da yaşanacaktır. Yapılması gereken, deprem gerçeğini kabul etmek ve bu gerçekle yaşayabilecek önlemleri almaktır. Deprem tehlikesine dikkat çekmenin, deprem duyarlılığını artırmaya gayret etmenin toplumsal ve insani bir sorumluluk olduğunu biliyor ve bu sorumluluğu taşımaya kararlı olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz. Biliyoruz ki afet bir olayın kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır. Deprem; etkilerinden korunmamız gereken bir doğa olayıdır. Korunma yöntemi ise yapıların mühendislik bilimi verileri ışığında deprem riski değerlendirilerek yapılmasıdır. Türkiye, depremlerin yol açtığı yıkımlardan değişik düzeylerde etkilenmiştir. İnsanlarımız yakınlarını yitirmiş; malını mülkünü kaybetmiş; ülke ekonomisi büyük zarar görmüştür. Deprem bir doğa olayıdır, ancak depremin yıkıcı sonuçları kader değildir" dedi.

eeunvzfxsaaj4y5.jpg

"TOPLANMA ALANLARI HAYATİ ÖNEME SAHİP"

Farkındalık, bilinç ve sorumluluğun hayat kurtardığına dikkat çeken İMO Antalya Şubesi, Afet ve Acil Toplanma alanlarının afet sonrasında insanlara kendilerini güvende hissedebilecekleri bir alanda bulunmaları, yaşadıkları büyük şoku atlatabilmeleri, yakınları ile bir araya gelebilmeleri ya da haberleşebilmelerine imkan yaratan hayati öneme sahip alanlar olduğunu hatırlattı. Herkesin, kendisine en yakın Afet ve Acil Toplanma alanlarını e-devlet veya AFAD web sitesi üzerinden öğrenebileceğine dikkat çekerek alanlarda olması gereken özelliklere işaret etti. Antalya'da 19 ilçede toplam 1136 tane Afet ve Acil Toplanma alanı bulunduğunu bildirerek, Aile Afet ve Acil Durum Planı'nın olması gerektiğini vurguladı. Deprem öncesi bilinmesi gerekenleri aktararak, panik yapılmaması gerektiğine ve doğru davranış şekilleri sergilemenin önemine işaret eden İMO Antalya Şubesi, acil durumlarda ilgili kurumların aranması gerektiğini hatırlattı.

 

"ACISINI KALBİMİZDE TAŞIYORUZ"

17 Ağustos 1999 depreminin Edirne`den Ağrı`ya, Samsun`dan Antalya`ya kadar her aileye uzak veya yakın ölçüde dokunduğu için milat olarak kabul edilmesi gerektiğini kaydeden İMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı, Yönetim Kurulu adına yaptığı açıklamada 2003 yılı Bingöl, 2011 yılı Van ve 2020 yılının Ocak ayında yaşanan Elazığ-Sivrice depremlerinin acı sonuçlar doğurduğunu hatırlattı. Çanakkale, Manisa, Muğla- Bodrum, İzmir, Adıyaman, Denizli, Tekirdağ, Bingöl ve Malatya gibi illerde de farklı büyüklüklerde depremler yaşadığına işaret eden Balcı, "İstanbul başta olmak üzere ülkemizin farklı yerlerinde yeni ve yıkıcı depremlerin olacağını biliyoruz. İnşaat Mühendisleri Odası olarak deprem gerçeğini unutmadık, unutmayacağız. 17 Ağustos 1999 Gölcük ve daha sonra yaşadığımız diğer depremlerde ortaya çıkan her acının yükünü omuzlarımızda, acısını ise kalbimizde taşıyoruz" dedi.

 

"TÜRKİYE DEPREM GERÇEĞİYLE KARŞI KARŞIYA"

Bugüne kadar yaşanan depremlerin, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Balcı, 100 yıl içerisinde oluşan depremlerde 110 bin insanın yaşamını yitirdiğini, 700 bin civarında yapının da yerle bir olduğunu bildirdi. Deprem tehlikesi altındaki kentlerde konutların, kamu yapılarıyla birlikte endüstri tesislerinin büyük oranda deprem güvenlikleri olmadığını kaydeden Balcı, 1999 yılından önce üretilmiş olan yapıların halen varlıklarını sürdürdüklerine dikkat çekerek, "Bu yapıların yıkılıp yeniden yapılmaları veya önemlice bir kısmının güçlendirilmiş olmaları gerekirdi" açıklamasında bulundu.

mustafa-balci-imo-ant.-sb.-bsk.-mart-2020-2.jpg

"21 YILI KAYIP YIL OLARAK GÖRMEK MÜMKÜN"

17 Ağustos Marmara depreminin üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen deprem riskleri için kalıcı tedbirler alınmadığını söyleyen Balcı, şunları ifade etti:

"Oysa ki; Ulusal Deprem Konseyi Raporu`nda ve Deprem Şurası`nda, meslek odalarınca düzenlenen bilimsel etkinliklerde, ulusal seferberlikle ülkenin yapı stokunun 15-20 yılda iyileştirilebileceği, yapıların güvenli hale getirilebileceği üzerinde önemle durulmuştu. Bu açıdan bakıldığında, geride bıraktığımız 21 yılı, kayıp olarak görmek mümkündür. Önemli mevzuat değişiklikleri yaptık. Yapı denetimi sistemini getirdik, geliştirdik. Deprem yönetmeliğimizi iki kez değiştirdik. En azından yeni yapılar için 18 yılda önemli çabalar gösterdik, ciddi mesafeler kat ettik.  Ancak son iki yılda yolun sonuna geldik. Kent suçunun diğer yüzü İmar Affı ile maalesef son 21 yılı da kaybettik."

 

"YAPILARIN DEPREME KARŞI GÜVENLİ OLMASI GEREKİR"

İmar affı ile 3194 sayılı İmar Kanunu, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun işlevsiz hale geldiğini belirten Balcı, "Oysa var olan yapı stokunun ve yeni yapılacak olan yapıların depreme karşı güvenli olmaları gerekir. Depreme karşı önlem almanın, ortaya çıkacak olan can ve mal kayıplarını azaltmanın ve ortadan kaldırmanın tek çözüm yolu budur" dedi.

 

"CAN VE MAL GÜVENLİĞİ YAPI SAHİBİNİN BEYANINA TESLİM EDİLDİ"

Yapılması gerekenin insanları yıkılacak yapıların altında bırakmamak olduğunu vurgulayan Balcı, imar barışıyla deprem güvenliği ve mühendislik mesleğinin hiçe sayılarak toplumun can ve mal güvenliğinin yapı sahibinin beyanına teslim edildiğini kaydetti.

 

"FAYLARI VE DEPREMİ KONUŞMAK YIKICI ETKİDEN KORUMAZ"

Depreme karşı alınması gereken önlemlere ve yapılması gerekenlere dikkat çeken Balcı, fay hatlarının bilindiğine ve bu fay hatlarının biriktirdikleri enerjiyi bir gün açığa çıkaracaklarına işaret ederek, "Sorun açığa çıkan enerjinin yaratacağı depreme karşı dayanıklı yapı üretilmesinin koşullarını yaratmak. Durmadan fayları ve depremi konuşmak insanları depremin yıkıcı etkisinden korumaz. Geniş bir seferberliğe, geniş bir işbirliğine ihtiyaç var" diye konuştu.

 

"SONRASINA DEĞİL ÖNCESİNE ODAKLANILMALI"

"Bilimsel ölçekte kent planlarının yapılması, mesleki yetkinliğe dayalı yapı denetim sisteminin kurulması, nitelikli bir mühendislik eğitimi koşullarının sağlanması, mühendislik hizmetlerindeki kalitenin yükseltilmesi, İnşaat Mühendisliği Bölüm ve Programlarıyla ilgili kontenjanların azaltılması, 3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Yasanın değiştirilmesi ve meslek alanımızla ilgili olarak bir meslek yasasının çıkarılması zorunlu" diyen Balcı, afet öncesine odaklanmanın gerektiğini söyleyerek, "Doğa olayı olan depremin doğal afete dönüşmesini önlemenin yolu, planlama-kentleşme, tasarım, uygulama ve yapı denetim sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesinden geçmekte" dedi.

 

"RİSK YÖNETİMİNİ HAYATA GEÇİRMEK ZORUNLU"

Yara sarma anlayışından kurtulup; bilimin, tekniğin ve aklın gerektirdiği işleri yapmak gerektiğini belirten Balcı, risk yönetimini hayata geçirmenin zorunlu olduğunu söyledi. "Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları kader gibi değerlendiren yaklaşımlar terk edilmeli" diyen Balcı, "Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymuştur. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan tek yol; deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır" ifadelerini kullandı.

 

SORULAR YÖNELTTİ

Son olarak "Antalya, Isparta ve Burdur illerimizin ilgili yöneticilerine, yetkili ve sorumlularına bir kez daha soruyoruz" diyen Balcı, şu soruları yöneltti:

"Antalya-Isparta-Burdur illerimiz depreme hazır mı? Mevcut yapı stokumuzun deprem riski nedir? Deprem Master Planı yapmayı düşünüyor musunuz? Afet Yönetimi ile ilgili herhangi bir çalışma var mı? Kent sakinleri bunu ne kadar biliyorlar? Afet sonrası Toplanma ve Çadır Yerleri olarak belirlenen yerlerden vatandaşlarımızın bilgisi var mı? Afet sonrası Toplanma Alanları ihtiyacı karşılayacak gerekli fiziksel koşullara sahip mi? Çadır Yerleri barınma, su, yemek, tuvalet, ilaç ihtiyacını karşılayacak şekilde hazır mı? Antalya`da deprem riskinin azaltılması gerekçesine dayalı olarak yürütüldüğü belirtilen Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Uygulamaları, gerçekten bu amaca mı hizmet etmektedir?" Soruların cevaplarının önemli olduğunu belirten Balcı, "Yetkilileri bu soruları cevaplandırmaya çağırıyoruz" dedi. Balcı, mühendisler olarak geleceğe endişeyle değil, güvenle bakmak istediklerini de vurguladı. HABER: YUSUF KATRAĞ

Bu haber toplam 1981 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim