Bugün 25 Kasım 2024 Pazartesi
  • Antalya5 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3002.717
    %-0.11
  • Dolar
    34.5123
    %-0.08
  • Euro
    36.1711
    %0.46
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Avrupa Konseyi, İslam Düşmanlığını Daha Fazla Görmezden Gelemez”
26 Ekim 2020 Pazartesi 16:13

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Avrupa Konseyi, İslam Düşmanlığını Daha Fazla Görmezden Gelemez”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa Konseyi, İslam düşmanlığını daha fazla görmezden gelemez. Ülkemizle ilgili olur olmaz her konuda görüş...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa Konseyi, İslam düşmanlığını daha fazla görmezden gelemez. Ülkemizle ilgili olur olmaz her konuda görüş bildiren Avrupa Parlamentosu üç maymunu oynayarak bu meseleyi geçiştiremez. Avrupa'nın basiret, ahlak, vicdan sahibi liderleri korku duvarlarını yıkmalı, İslam ve Müslüman düşmanlığı hakkında konuşmaya başlamalıdır. Aşırı sağcı fikirlerin Avrupa'nın ana akım siyasetini esir almasına izin verilmemelidir. Avrupalı siyasetçiler, Fransa Devlet Başkanı Macron'un başını çektiği nefret kampanyasına artık bir dur demelidir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mevlid-i Nebi haftası açılış programına katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen programda konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, günümüzde Batı'da Müslüman olmanın, Müslümanca yaşamanın, İslam'a göre hayat sürmenin giderek imkansız hale geldiğini söyledi. Erdoğan, FETÖ gibi örgütlerin en üst düzeyde korunduğunu, dininin gereğini yapmaktan başka gayesi olmayan samimi müminlerin ise dışlandığına dikkat çekerek, "Müslümanların canına kast eden grupların önü açılırken, meşru zeminde faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşları baskıya uğramaktadır. DEAŞ gibi teröristlerin işlediği cinayetlerin faturası dinimize ve müminlere kesilerek Müslümanlara yönelik kin ve nefret iklimi körüklenmektedir. Müslümanlara farklı isimler ve kisveler altında islamsız bir dindarlık profan bir din anlayışı dayatılmaktadır. Batı'da yükselen İslam karşıtlığı bugün artık kitabımıza, peygamberimize ve tüm kutsallarımıza yönelik topyekûn bir saldırıya dönüştü. Esasen, farklı din mensuplarına yönelik tehcir, engizisyon ve soykırım uygulamaları Avrupa'nın yabancısı olduğu bir pratik değildir. 80 yıl önce Musevilere karşı işlenen insanlık suçları, daha 25 sene önce Srebrenitsa'da Bosnalı kardeşlerimize yapılanlar halen hafızalardadır. Son günlerde yaşanan hadiseleri, devlet başkanı düzeyinde sergilenen hadsizlikleri, sabah namazı vaktinde camilerimize yapılan polis baskınlarını sıradan vakalar olarak görmüyoruz. Bu olaylar oldukça tehlikeli, Avrupalı Müslümanlar için çok vahim sonuçlar doğurabilecek bir sürecin işaret fişeğidir. Ciddi bir inanç buhranı içinde olan batı toplumları, İslam'ı ve Müslümanları hedef alarak buradan çıkış yolu aramak gibi yanlışa düşmüşlerdir. Batılı siyasetçiler iç ve dış politikadaki başarısızlıklarını, Müslümanları hedef haline getirerek örtmeye çabalıyor. Korona virüs salgınının sebep olduğu ekonomik sıkıntıların faturası bile Müslümanlara ve göçmenlere kesilmeye çalışılıyor. Bu nefret ikliminin günlük siyasetin olağan gerilimleriyle hiçbir bağının olmadığı açıktır. Korkarım çok daha karanlık çok daha sinsi bir planın çarkları işlemektedir" ifadelerini kullandı.

"Buradan bir gerçeği çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum. 6 milyon insanı Avrupa'da yaşayan bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak muhataplarımıza şu ikazı yapmakta fayda görüyorum" diyerek sözlerini sürdüren Erdoğan, "Müslümanları düşmanlaştırarak elde edebileceğiniz hiçbir kazanım yoktur. Çapsızlığınızı perdelemek amacıyla girdiğiniz bu yolun sonu felakettir. İkinci Dünya Savaşında yaşanan katliamlardan herkes ders çıkarmalıdır. Irkçı terörizm Avrupa'ya kan, gözyaşı ve iç çatışmadan başka bir şey getirmemiştir, getirmeyecektir. 2011 yılında Norveç'te Breivik denen bir caninin katlettiği 77 masum, izlediğiniz bu politikaların ne tür acı sonuçlar doğuracağını göstermiştir" dedi.

Türkiye'nin vatandaşlarının hak, hukuk ve güvenliğini korumakta kararlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"İslam düşmanlığını ve ırkçı terörizmi bir milli güvenlik meselesi olarak değerlendiriyor, planlarımızı buna göre yapıyoruz. DEAŞ'tan PKK'sına, terör örgütlerine nasıl bakıyorsak Neonazi terör örgütlerine de aynı nazarla bakıyoruz. Avrupa'nın kanser hücresi gibi yayılan bu örgütlerle ilgili artık daha tutarlı, kararlı ve medeni bir tavır alması gerekiyor. Irkçı terör tehdidiyle mücadelede özellikle Avrupa Birliği kurumlarına çok ciddi sorumluluk düşüyor. Avrupa Konseyi, İslam düşmanlığını daha fazla görmezden gelemez. Ülkemizle ilgili olur olmaz her konuda görüş bildiren Avrupa Parlamentosu üç maymunu oynayarak bu meseleyi geçiştiremez. Avrupa'nın basiret, ahlak, vicdan sahibi liderleri korku duvarlarını yıkmalı, İslam ve Müslüman düşmanlığı hakkında konuşmaya başlamalıdır. Aşırı sağcı fikirlerin Avrupa'nın ana akım siyasetini esir almasına izin verilmemelidir. Avrupalı siyasetçiler, Fransa Devlet Başkanı Macron'un başını çektiği nefret kampanyasına artık bir dur demelidir. Her ne kadar Macron'un hoşuna gitmese de önceki gün yaptığım çağrıyı tekrarlamak istiyorum. Irkçılık ve İslam düşmanlığı, görevi, konumu, makamı ne olursa olsun insanın akli ve vicdani melekelerini yok eden bir psikozdur. Reddederek, yokmuş gibi davranarak bu sorunun üstesinden gelinmez. Ülkesinin ve vatandaşlarının geleceğini düşünen her siyasetçi bunu kabul etmeli, yüzleşmeli, sorunu çözmenin yollarını aramalıdır."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şu sözlerle noktaladı:

"Millet olarak bir dönem çocuklara dinimizi hakkıyla öğretememenin, kendi kültür ve geleneklerimizle yetiştirememenin sıkıntısını çok çektik. Camilerin emlak niyetine satıldığı, ibadethanelerin ahıra çevrildiği, Kur'an kurslarının kapatıldığı günlerimiz oldu. Kur'an-ı Kerim'in tren vagonlarında, ahırlarda, derme çatma binalarda gizli saklı bir şekilde öğretildiği süreçlerden geçtik. Milletin desteğiyle, duasıyla, parasıyla kurulan Kur'an kursları imam hatip okullarımızın kapısına kilit vuruldu. Allah'a hamdolsun, son 18 yılda attığımız kararlı adımlarla sadece bu faşist zihniyeti tasfiye etmekle kalmadık aynı zamanda 15-20 sene önce hayal dahi edilemeyen birçok reformu hayata geçirdik. Katsayı, okul katkı puanı gibi engelleri ortadan kaldırarak her öğrencimizin eşit şartlarda yükseköğrenime geçişini sağladık. Okul kapılarında yavrularımızın çıkışlarını bekledik, kızlarımızın çıkışlarını bekledik. İçimizde birçok anne herhâlde bu sıkıntıyı hep yaşadınız. Aynen bizler de bunları yaşadık ama daha sonra elhamdülillah bahar iklimi geldi ve bunlardan sıyrıldık. Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkartırken 4+4+4 sistemiyle de meslek liseleri ve imam hatip okullarına yapılan haksızlığa son verdik. Ortaokuldan itibaren Kur'an-ı Kerim, Siyer-i Nebi, Arapça gibi dersleri seçmeli bir şekilde öğrencilerimizin istifadesine sunduk. Bugün isteyen her öğrencimiz erken yaşlarda öğrenilmesi daha kolay olan Kur'an-ı Kerim'i artık okullarda özgürce öğrenebiliyor. Sadece Müslümanlar için değil tüm insanlık için eşsiz bir emsal olan Peygamber Efendimiz "in hayatını dileyen her öğrencimiz öğrenme imkanı buluyor. Bir dönem öğrenci sayısı 60 binlere kadar düşen imam hatip okullarına yönelik teveccüh artmış, şu anda yaklaşık bir milyon 300 bin civarında öğrenci imam hatip okullarında eğitim öğretim görüyor. Çocuklarımızın, Efendimizin ve gönül dünyamızın kandillerinin örnek hayatlarını öğrenmesi için her türlü çabayı gösteriyoruz. Dini değerlerimizi ve İslam tarihini anlatan yenilikçi projeleri teşvik ediyoruz. "Peygamberimiz ve Çocuk" temasıyla düzenlenen bu seneki Mevlid-i Nebi haftasının da Efendimizin kutlu hayatını öğrenme, evlatlarımıza öğretme bakımından önemli bir fırsat olduğunu görüyor ve buna inanıyorum. Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam, emin kişiliği, sade yaşantısıyla edep ve hayasıyla insana ait değerli her ne varsa onu kalbinde ve benliğinde müşahhas hale getirmiş örnek bir şahsiyetti. Hazreti Peygamber Aleyhissalatu Vesselam bir yetim ve öksüz olarak en çok da yetim ve öksüzlerin en çok da çocukların peygamberiydi. O sadece "iki reyhanım" dediği torunları Hasan ile Hüseyin'in değil Medine ve Mekke'deki bütün çocukların sevgilisiydi. O çocukların başını okşamanın sadaka olduğunu ifade edecek kadar çocuklara inanmış bir peygamberdi. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir cahiliyet toplumunu tüm insanlığa örnek gösterilecek seviyeye yine o taşıdı. Cömertlik, tevazu, muhabbet, uhuvvet, cesaret, merhamet, adalet, anne babaya hürmet gibi insanın özüne ait bütün iyi hasretleri hep sevgililer sevgilisi Peygamberimiz öğretti. Peygamber Efendimiz'in hayatında ne bizim çocuklarımız ne de başka dinlere mensup toplumların çocukları için bir tek olumsuz an bir tek olumsuz sahne dahi mümkün görmek değildi. Kendi çocuklarımız gibi dünyadaki bütün çocukları da böyle güzel bir örnekten böyle güzel bir hayatı öğrenmekten mahrum etmemeliyiz. Mevlid'i Nebi haftasının bu anlamda hayırla, yeni ve özgün çalışmalara vesile olmasını diliyorum."

Antalya Son Haber

Bu haber toplam 1277 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim