“Deprem politikası oluşturulmalı”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmekte olan 161 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerine söz alarak bir konuşma gerçekleştiren İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, deprem konusuna değindi. Elazığ, Malatya ve çevre illerde meydana gelen depremde 41 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 1607 vatandaşın da yaralandığını hatırlatan Bahşi, felaketlere rağmen ülkenin deprem politikası olmadığına dikkat çekti. Bahşi, “Depremin zararlarının ortadan kaldırılması için her şeyden önce bu konudaki temel politika saptanmalı. Depremden sonra çare arama politikası yerine, deprem öncesi önlemler içeren, halkın yararına bir deprem politikası gecikmeden oluşturulmalıdır” dedi.
“ACILAR VE FELAKETLER ÜZERİNDEN SİYASET YAPMIYORUZ”
“AK Parti iktidarı tarafından yıllardır uygulanan ayrıştırma politikalarına rağmen büyük Türk milleti kederde ve sevinçte bir bütün olmayı bir kez daha başardı ve bu felaketten de yüz akıyla çıktı” diyen Bahşi, “Genel Başkanımız Meral Akşener'in de dediği gibi, bizim doğal afetlerden siyasi kazanım sağlama gibi bir anlayışımız yok. Acılar ve felaketler üzerinden siyaset yapmıyoruz. Böyle zamanlarda birlik ve dayanışma ruhu öne çıkarılmalı, siyaset de bu ruhu desteklemelidir. Temennimiz, yaralarımızın hızla sarılarak vatandaşlarımızın huzurlu ve güvenli bir ortama kavuşturulmasıdır ancak elbette ki yapılan yanlışlara da gözlerimizi kapatacak değiliz. Yapılan ve yapılması gereken icraatları takip edeceğiz. Toplanan deprem vergilerini sormaya, soruşturmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“GERÇEK FAİLLER BİNALAR DEĞİL”
“İnşaat getiriminin ele geçirdiği kent planlaması, iktidarın imar affıyla ruhsatlandırdığı deprem güvenliği olmayan milyonlarca yapı meydana getirdi. Bu depremde bunun faturası çıktı. Bundan sonra yaşanacak depremlerde de bunların faturasını hep beraber ödemeye devam edeceğiz” diyen Bahşi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Deprem, ne zaman ve nerede yakalanacağımız belli olmayan bir felakettir. Deprem sırasında hayatını kaybeden insanların gerçek failleri binalar değil, binaları uygun vasıfta yapmayan yükleniciler ile bunlara ruhsat ve depreme dayanıklılık raporu veren görevlilerdir. Nitekim, yaşanan Elazığ depremindeki görüntülere dikkat edersek birçok sağlam binanın ortasında tek bir binanın yıkıldığını görüyoruz. Sürsürü Mahallesi'ndeki yıkılan bina 2010 yılında yaşanan Kovancılar depreminde hasar görmüş ancak hiçbir yenileme çalışması yapılmamış, depreme dayanıklı raporu verilmiş, çevresindeki bütün binalar ayaktayken bu bina çökmüş ve birçok vatandaşımıza da mezar olmuştur.”
“KALİTE ANLAYIŞI YERLEŞTİRİLMELİ”
Yaşanan bunca felaketlere rağmen ülkenin hâlâ bir deprem politikası olmadığını söyleyen Bahşi, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Öncelikle, binalarda toplam kalite anlayışı yerleştirilmeli. İnşaatlarda sonuç odaklı değil, süreç odaklı bir denetim mekanizması oluşturulmalı. Bina denetçi ücretlerinin denetlenen yükleniciler tarafından verilmesi uygulamasına son verilmeli. Yapı denetimi yüklenicilerin finanse ettiği özel firmalar aracılığıyla değil, yerel yönetim birimleri tarafından gerçekleştirilmeli. Sağlıksız ve çarpık kentleşmeye yol açan imar affı yasaları çıkartılmamalı, konuyla ilgili kesin ve etkin bir kararlılık göstermeli. Yapımı tamamlanmamış ve yapım aşamasında olan bütün binaların dayanıklılık ve kalite sorunlarına ilişkin çalışmalar bir an önce bitirilmeli. Beton kalitesinden kullanılan demirin çapına kadar her türlü teknik analiz gerçekleştirilmeli.”
“HER BİNANIN KİMLİK KARTI OLMALI”
6 Şubat 2019 tarihinde her binaya kimlik kartı verilmesi hususunda verdikleri kanun teklifinin bir türlü Genel Kurul gündemine alınmadığını hatırlatan Bahşi, “Yeryüzünde yaşayan bütün insanlara, hatta hayvanlara bir kimlik kartı verilirken bunca tehlike altında yaşanırken binaların kimlik kartının olmaması düşünülemez. Her binaya kim tarafından hangi tarihte yapıldığı, taşıdığı teknik şartlar, kullanılan malzeme ve bileşimlerin niteliği, denetleyenler, onay ve ruhsat verenler, jeolojik ve jeofizik incelemesini yapan kurumlar, binanın kalitesi, yapım süresi, sorumlular ve benzeri hususları içeren bina kimlik kartı sistemi getirilmeli ve sorumluluk duygusuna sahip denetim organları tarafından sürekli takip edilmeli. Bina kimlik kartlarındaki özel bilgiler binaların girişlerine konulmalı, ayrıca yetkililer tarafından tutturulacak kayıtlarda bina kimlik kartına binanın yapım aşamasından tamamlanması aşamasına kadar her türlü işlem kayıt altına alınmalıdır” diye konuştu.
“DEPREM POLİTİKASI OLUŞTURULMALI”
Son olarak, insanların yaşadıkları binaların ya da binaların kurulduğu zeminlerin ne kadar güvenli olduğunu bilme hakkı olduğunun altını çizen Bahşi, “Depremin zararlarının ortadan kaldırılması için her şeyden önce bu konudaki temel politika saptanmalı. Depremden sonra çare arama politikası yerine, deprem öncesi önlemler içeren, halkın yararına bir deprem politikası gecikmeden oluşturulmalı. Depremlerden en az zararla kurtulmak ve gerekli önlemleri almak elimizde. Ülkemizin bir daha böyle felaketler yaşamamasını diliyorum” diyerek konuşmasını tamamladı. HABER: YUSUF KATRAĞ
- Erbaş, Hacı Bayram Veli Camii’nde teravih namazı kıldırdı
- Otomobilin yan yattığı kaza anı kameraya yansıdı
- Samsun'da trafik kazası: 3 yaralı
- ABD'de düzenlenen yarışmada dünya 2.'si oldu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- Antalya’da iniş sırasında motoru yanan yolcu uçağına rekor sürede müdahale
- Bisikletiyle yaptığı mitinglerle tanınan bağımsız adayın ağır yaralandığı feci kaza kamerada
- Yanan uçaktan tahliye anları film sahnelerini aratmadı
- "Sorunlarımızın bir an önce çözülmesini bekliyoruz"
- Safran deneme üretimi başarıya ulaştı
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim