“İktidar, ertelenmiş mutluluk vadediyor”
İktidarın vadedeceği bir şey kalmadığı için topluma ertelenmiş mutluluklar vadettiğini söyleyen SODEV Başkanı Ertan Aksoy, “Sürekli şu ay geçsin düzelecek, şu mevsim geçsin düzelecek, şu yıl geçsin düzelecek vaatleriyle toplumun karşısına çıkıyor. Bu devasa sorunları çözmediği gibi toplumdaki belirsizlik duygusunu artırıyor, umudu yitirmeye gidiyor” dedi.
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Antalya Temsilciliği tarafından, “Türkiye'nin Ekonomisi: Bugünü ve Geleceği” konulu panel düzenlendi. Şehir merkezindeki bir otelde gerçekleştirilen panelin konuşmacıları Ekonomist Can Selçuki ve Dr. Murat Kubilay olurken, panel SODEV Başkanı Ertan Aksoy’un açılış konuşmasıyla başladı. Panele CHP Antalya İl Başkanı Nuri Cengiz, CHP Kadın Kolları Başkanı Nilüfer Deveci, ilçe başkanları ve bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. Panelin moderatörlüğünü SODEV Antalya Temsilcisi İbrahim Utku Nar yaptı. Konuşmacılar ülke ekonomisine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. SODEV Başkanı Ertan Aksoy, AK Parti iktidarının ertelenmiş mutluluk vadettiğini söyledi. Ekonomist Dr. Murat Kubilay ise, “Türkiye ekonomisinde ciddi bir açık var. Yılda 30-40 milyar dolar ürettiğimizden daha fazla tüketiyoruz” dedi. Gençlere ayrıca parantez açan ekonomist Can Selçuki de, geleceklerinden endişe duymalarının gençlerin suçu olmadığını belirtti.
“SOSYAL DEMOKRASİYİ BÜYÜTME AMACINDAYIZ”
Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren SODEV Başkanı Ertan Aksoy, vakfın 1994 yılında 107 kişinin biraraya gelmesiyle kurulduğunu ve kurulduğundan bugüne kadar faaliyetlerine aralıksız devam eden SODEV’in her yıl faaliyetlerini daha da geliştirdiğini söyledi. Türkiye’de sosyal demokrasiyi büyütme ve daha fazla kitlelere tanıtma amacında olduklarını bildiren Aksoy, ikinci amaçlarının sivil topluma güç vermek olduğunu kaydetti. Araştırmalarla, raporlarla, uzmanların katkılarıyla sosyal demokrasi siyasetinin fikir fabrikası gibi çalışmayı önemsediklerini kaydeden Aksoy, siyaset adına daha zor tartışmaları yürütmeyi önceliklediklerini de açıkladı.
“GELİR ADALETSİZLİĞİ VE GELİR SORUNU VAR, SOSYAL DEMOKRASİ HİÇ OLMADIĞI KADAR İHTİYAÇ”
Sosyal demokrasinin hem dünya hem de Türkiye için bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Aksoy, şunları söyledi:
“Sosyal demokrasinin temel hedefleri bugünün temel ihtiyaçlarına dönüşmüş durumda. Dünyada çok ciddi bir gelir adaletsizliği ve gelir sorunu var. Sosyal demokrasinin güçlü olduğu ülkelerde bu sorunlar büyük oranda geride bırakılmış durumda. O nedenle daha fazla ülkede sosyal demokrasinin izini görmek istiyoruz. Dünyada bir barış sorunu var. Gelişmiş ülkelerde bile insana yatırımın yerini silaha yatırım almış durumda. Özgürlükler giderek kısıtlanıyor. Kurumsal dayanışma geçmişte olduğu kadar mümkün değil. O nedenle sosyal demokrasiyi hiç olmadığı kadar ihtiyaç olarak görüyoruz.”
“İKTİDAR, ERTELENMİŞ MUTLULUK VADEDİYOR”
AK Parti iktidarına yönelik eleştirilerde bulunarak iktidarın gerilim siyasetini tercih ettiğini öne süren Aksoy, seçimler yaklaştıkça gerilimin daha da tırmanmaya başladığına işaret etti. İktidarın vadedeceği bir şey kalmaması nedeniyle topluma ertelenmiş mutluluklar vadettiğini söyleyen Aksoy, “Sürekli şu ay geçsin düzelecek, şu mevsim geçsin düzelecek, şu yıl geçsin düzelecek vaatleriyle toplumun karşısına çıkıyor. Bu devasa sorunları çözmediği gibi toplumdaki belirsizlik duygusunu artırıyor, umudu yitirmeye gidiyor” dedi. Aksoy, bir çok ölçümün özellikle AK Parti’ye oy veren yetişkinlerde ciddi bir karamsarlık, gençlerde ise ciddi bir umutsuzluk halini gösterdiğini de sözlerine ekledi.
“GELİR ADALETSİZLİĞİ HAD SAFHADA”
Ekonomiye ilişkin kötü bir tablo çizen ekonomist Dr. Murat Kubilay ise, “Kişi başına düşen gelir ancak 8 bin dolarlarda. Gelir adaletsizliğinin had safhada olduğu, resmi enflasyonun yüzde 73’e vurduğu, yıl sonunda 3 basamağa çıkma ihtimali bulunan bir ekonomi. Dar tanımlı işsizlik yüzde 11, geniş tanımlı işsizlik yüzde 22’dir. Dünya genelinde de enflasyon yüksek olmasına rağmen yüzde 9’u geçmiyor. İşsizlik tarihi diplerde. Amerika’daki işsizlik oranı şu günlerde yüzde 3,6 iken Avrupa’da 6,8 ama bizde geniş tanımlı işsizlik yüzde 20’nin üzerinde” şeklinde konuştu.
“EKONOMİDE CİDDİ BİR AÇIK VAR”
Geleceğe ilişkin de kötü tablo çizen Kubilay, “Türkiye’nin merkezi hükümet, belediyeler, Merkez Bankası, özel ve bankacılık sektörü dahil toplam dış borcu 441 milyar dolar. Borç olur ama vadesi makuldür ve yatırıma çevirirsiniz. Maalesef öyle değil. 1 yıldan kısa vadeli çevirmemiz gereken dış borç 181,4 milyar dolar. Türkiye ekonomisinde ciddi bir açık var. Yılda 30-40 milyar dolar ürettiğimizden daha fazla tüketiyoruz. Yine kur korumalı mevduat şeklinde devlete yüklenmiş çoğunluğu büyük şirketler veya varlıklı kesime ait olan yeni bir yükümlülük var. O da 55,7 milyar dolar. Merkez Bankası’nın döviz ve altın rezervlerinin toplamı yükümlülükler ve swaplar düşüldükten sonra eksi 52,4 milyar dolar. Hazine gelir garantili döviz cinsi projeler var. Bunların da yaklaşık tahmini 160 milyar dolarlık yükümlülüğü var önümüzdeki 25 yılda” ifadelerini kullandı.
“BIRAKIN BEYİN GÖÇÜNÜ, İŞÇİ OLARAK GİTMEK İSTİYORLAR”
Geniş tanımda genç işsizliğinin yüzde 30’u geçtiğine işaret eden Kubilay, “Bırakın beyin göçü olmayı işçi olarak yurt dışına gitmek istiyorlar. Tıpkı 1970’lerde Almanya’ya gitmeye çalışan tarım işçileri gibi. Aynı şekilde beyin göçü de had safhada” dedi.
“SEÇMENLER EKONOMİYİ İKİ EKSENDE DEĞERLENDİRİYOR”
Seçmenlerin ekonomiyi iki eksende değerlendirdiğini belirten ekonomist Can Selçuki de, “Bir kendi cebine birde ülkenin durumuna bakıyor. Birde geçmişte nasıldım, gelecekte nasıl olacağım ve bugün nasılım? diye bakıyor. İktidar seçmene şu hikayeyi anlatmaya çalışıyor; ‘Sen sıkıntı çekiyorsun ama ülkenin durumu iyi.’ Tartışılamaz başarılarını ortaya koyuyor. Öte yandan bireysel eksende şunu yapıyor; ‘Bugün sıkıntılı olabilir ama gelecekte çok güzel olacak.’ Ertelenmiş bir mutluluk vadediyor. Muhalefet de ‘Ülke çok iyi gitmiyor, tencere kaynamıyor’ diyor” diye konuştu.
“EKONOMİK KRİZ SON 1 YILDA BAŞLAMADI”
Türkiye’nin uluslararası ölçekte bakıldığında işsizliğinin iyi zamanda genelde yüzde 7 ila 9 arasında olduğunu belirten Selçuki, şunları dile getirdi:
“Uluslararası kıyaslamada kötü bir rakam bu. İşsizlik bu aralıkta olduğunda oğlunuza veya kızınıza iş bakarsınız ama çift haneye geldiği zaman bu sefer sadece oğlunuza veya kızınıza değil kendinize de iş bakmak durumunda kalırsınız. Bütün bunlar olurken Türkiye, 2018 yılından beridir makro ekonomik kiriz içerisinde. Türkiye sadece son 1 yıldır kriz içerisinde değil. Ağustos 2018’den beri, papaz Brunson olayından sonra dengesizlikler son derece görünür olmuştur. Kasım 2018’de gıda enflasyonu başladı. Ocak 2019’dan beri çift haneli işsizlik ve çift haneli enflasyonla mücadele ediyor. Çift haneli enflasyonla mücadele toplumları çok yorar. Bu süreçte maaşlar, gelirler aynı şekilde artmadı.”
“20 YILDAKİ POLİTİKALAR, BAĞLANTILARI KOPARDI”
Geleneksel bir toplum olduğumuz için mahalle ağlarının Türkiye’de güçlü olduğunu belirten Selçuki, “İşsiz kalırsınız ama amcanızın yanında işe girerseniz. Bir şey olur anneniz-babanız, büyükler yardım eder. Bir şekilde o ağlar devreye girer ve çok zor duruma düşmenin önüne geçer ama bu ağların dayanma limiti var. Aileniz, mahalleniz, eşrafınız size ne kadar destek olabilir? Türkiye’de bunun sonuna geldik” dedi. “Maalesef ikinci bir özelliğimiz daha kırıldı” diyerek 2001 krizini hatırlatan Selçuki, konuşmasına şöyle devam etti:
“2001 krizinde de çok büyük zorluk yaşandı, iflaslar oldu ama hiçbir zaman acaba karnımızı doyurur muyuz? diye toplumun hiçbir kesimi endişe duymadı. Çünkü, köy ile şehir merkezi arasında çok kuvvetli bağlar vardı ve bir gıda akışı oluyordu. Son 20 yılın politikaları bu bağlantıyı da kopardı. Çiftçinin oğlu bugün AVM’de güvenlik görevlisi oldu. Tarımla alakası kalmadı. Gübrenin, mazotun ücreti, tarıma verilen teşvik belli. Kurtarmadığı için baba da ekmiyor. Dayanma gücünün sonuna geldik.”
“TOPLUMUN YÜZDE 85’İ AYLIK BAZDA GEÇİMİNİ SAĞLAYAMIYOR”
Mayıs ayı anketinde “Geçtiğimiz ay geliriniz giderlerinizi ne kadar karşıladı?” şeklinde bir sonu yönelttiklerini bildiren Selçuki, “’Yüzde 61’i gelirim giderimi karşılamadı, yüzde 24’ü de ucu ucuna karşıladı’ dedi. Bu en ufak sallantıda battık demek, ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımız anlamına geliyor. Toplumun yüzde 85’i aylık bazda geçimini sağlayamıyor. Anketlerde yüzde 40 çıkarsa hangi parti seçmeni bunu düşünmüş diye bakarız ama cevap yüzde 85 çıkıyorsa, toplumun yüzde 85’i ‘Ben geçinemiyorum’ diyorsa o zaman hangi partiden geldiğine bakmayız. Çünkü, toplumun kahir ekseriyetinde bu durum söz konusu. O zaman incelenmesi gereken yüzde 85 değil, ‘Gelirim giderimi rahat karşılıyor’ diyenler oluyor” açıklamasında bulundu.
“GENÇLERİN GELECEĞİNDEN ENDİŞE ETMESİNİN SUÇLUSU KENDİLERİ DEĞİL”
Gençlerin yüzde 60 civarında yurt dışına gitmek istediğine dikkat çeken Selçuki, şunları söyledi:
“Gençlerin yüzde 60’ı yurt dışına gitmek istiyor olabilir ama bunların yüzde 95’inin yurt dışında satacak bir yeteneği yok. Yine yurt dışına çıktıklarında ayakları üzerinde duracak, kendilerini idare edecek birikimleri yok. Gitmek isteyebilirler ama sorunlara çözüm bulmak zorundayız. 2021 yılı Eylül ayında ülke genelinde 18-30 yaş arası 3 bin gençle bir anket yaptık ve ‘Aylık bazda geçinebiliyor musunuz?’ dedik. O dönemde işler çok da kötü gitmiyordu. Tünelin sonunda bir ışık gördüğümüzü söyleyebilirdik. Sadece yüzde 13’ü aylık bazda geçinebildiğini söyledi. 18-30 yaş demek 84 milyonluk ülkede 15 milyonluk kesim demektir. Biz bu gençlerden mucit olmalarını, ekonomide, siyasette, kültürde, sanatta Türkiye’yi dünya çapında rekabetçi olacak şekilde temsil etmelerini, ülkeyi ileri taşımalarını bekliyoruz. Bu genç kesimin sadece yüzde 13’ü rahat geçinebiliyorsa bunları nasıl yapacaklar? Bu hiç gerçekçi bir beklenti değil. Kaldı ki suç gençlerin de değil. Çünkü, bu problemlerin hiçbirini onlar yaratmadı. Bu tamamen bizim suçumuz. Bugün 20 yaşandaki bir gencin geleceğinden endişe etmesi, geçinemiyor olmasıyla kendi yaptığı davranışlar arasında hiçbir bağlantı yok. Gençlere ‘Önümüzdeki 5 yıl içinde ne yapmak istersiniz?’ diye sorduk tamamı ekonomik ve sosyal güvence sağlama üzerine cevaplar verdi. Hayalleri ekonomik güvenceyi sağlamak üzerine” ifadelerini kullandı.
“GENÇLER SİYASETE VE SİYASETÇİLERE GÜVENMİYOR”
Gençlerin siyasete ve siyasetçilere güvenleri olmadığını da dile getiren Selçuki, “Gençler apolitik değiller. Siyasetin kurumlarına, aktörlerine güvenmiyorlar. En güzel tarafı kurtarıcı aramıyorlar. Kendi kurtarıcılarının kendileri olduklarına inanıyorlar” diye konuştu. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim