İMO’da depremli genel kurul
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şubesi’nin 17’nci olağan genel kurulu, hafta sonunda Oda binasında gerçekleştirildi. Divan Başkanlığını ANSİAD Başkanı Akın Akıncı’nın yaptığı genel kurula, Antalya milletvekilleri Hasan Subaşı, Cavit Arı ve Aydın Özer’in yanı sıra, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Baş Danışmanı ve İMO Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Cem Oğuz, Muratpaşa Belediyesi Başkan Yardımcısı Hasan Kaçmaz, ASMO Antalya Şube Başkanı Emrullah Tayfun Çavdar, JMO Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, EMO Antalya Şube Başkanı Şaban Tat ve İMO Antalya Şubesi üyeleri katıldı. Cumartesi günü ülke ve şehir sorunlarının dile getirildiği genel kurul konuşmalarına deprem konusu damga vurdu. Milletvekili Subaşı, depremin önemli bir konu olduğunu belirterek acil önlemler alınması gerektiğinin altını çizdi. Milletvekili Özer, deprem konusunda ortak akılla hareket edilmesini isterken, Arı ise bilimden yararlanmak gerektiğini vurguladı. İMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı, “Kentsel Deprem Riski Belirleme Projesi hazırlanmalı” dedi. JMO Antalya Şube Başkanı Çeltik de Antalya’nın depremin yanı sıra kıyı ve içme suyu sorunları da bulunduğunu hatırlattı. Genel kurulun ikinci günü olan Pazar günü ise seçimler yapıldı. Tek liste ile gidilen seçimlerde Mustafa Balcı güven tazeledi.
“MESLEK ODALARININ BİLGİLERİNDEN ÇOK YARARLANDIM”
1989 – 1999 yılları arasında yaptığı Antalya Belediye Başkanlığı döneminde meslek odalarının bilgi ve tecrübelerinden çok faydalandığını belirten İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, “Meslek odalarını her hafta belediyeye davet ediyordum. Onlardaki hazır bilgileri hafızama almak için bütün meslek odalarıyla toplantılar yapıyordum. Bunu aylarca sürdürdüm. Bunu çok farklı yorumlayanlar olduğunu biliyorum. Bu katılımcılık, şeffaflık, birlikte paylaşım nereden çıkıyor diye. O benim demokrat kişiliğimden kaynaklanan bir şeydi. Ben Antalya’yı korumak adına şeffaflaştırmaya ve bilgi almaya çalışıyordum. Başkanlığa seçildiğim 5-6 ay içerisinde meslek odalarında toplanmış bilgilerin çoğunu almaya başladım ve çok yararlandım. Kısa zamanda Antalya’nın durumunu anladım. Onlarda bizden bir şeyler öğrendi ve bunu uzun yıllar sürdürdük” dedi.
“DEPREM EN ÖNEMLİ MESELE”
1999’daki hükümetin deprem konusunda önlem aldığını ve deprem yönetmeliğinin çıktığını belirten Subaşı, “1999’daki hükümet iyi ki böyle bir önlem aldı ve deprem yönetmeliği çıktı. Türkiye’de 5 milyon konutun güvenli olarak yapılmasını sağladı. 1999’daki o beğenilmeyen hükümet böyle bir önlemi aldı. Deprem vergisini, sigortasını falan çıkardı. Şimdi de mühendis odalarına büyük iş düşüyor. Bugün Türkiye’nin gündemindeki en önemli mesele deprem. Bu mesele sizin, yerel yönetimlerin ve hükümetin kucağındaki en önemli mesele” diye konuştu.
“7.5 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ DEPREMDE İSTANBUL’DA YÜZBİNLERCE KONUT YIKILABİLİR”
İstanbul’da 7.5 büyüklüğünde deprem beklendiğine dikkat çeken Subaşı, İstanbul’da meydana gelebilecek böyle bir depremin yüzbinlerce konutun yıkılması ve yüzbinlerce insanı kaybetmek demek olduğunu söyledi. Deprem konusunda alınması gereken önlemlerin aciliyet gerektirdiğine dikkat çeken Subaşı, “Deprem riskiyle karşı karşıyayız. Alınan hiç önlem yok” diyerek biran önce deprem master planının hazırlanması ve doğru şekilde kentsel dönüşüm yapılması gerektiğinin altını çizdi.
“DEPREM KONUSUNDA ORTAK AKILDA BİRLEŞMELİYİZ”
Depremin inşaat mühendislerinin sorumluluk alanındaki bir konu olduğunu belirten CHP Antalya Milletvekili Aydın Özer ise, “Deprem öldürmez bina öldürür diye bir söz var. Binayı yapan da sizlersiniz. Yakın zamanda bir Elazığ depremi yaşadık ve sarsıntıları hâlâ devam ediyor. Bildiğiniz gibi İstanbul depremi konuşuluyor. Marmara depreminden sonra konulan ve sürekli hâle getirilen deprem vergisinden toplanan para bugün kentsel dönüşümde kullanılmış olsa, fay hatları üzerindeki inşaatlar elden geçirilseydi bugün daha rahat nefes alır durumda olurduk. Ciddi bir yatırım yapılsaydı bugün muhtemel İstanbul depreminde bile yaşanabilecek kayıpları düşünmüyor olacaktık. Maalesef depremler yaşandıktan bir müddet sonra unutuyor, yeni bir depremde tekrar hatırlıyoruz ama hiçbir şey yapmıyoruz. Bu konuda ortak akılda birleşmek lazım. Antalya’daki binaların da ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Elden geçirilerek envanter çıkarılması lazım” ifadelerini kullandı.
“BİLİMDEN YARARLANMALIYIZ”
Meslek odalarının kentin değerlerinin korunması adına önemli olduğunun altını çizen CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı ise, şehrin sorunlarına sahip çıkan meslek odalarının mücadelesiyle Antalya’nın birçok değerinin korunabildiğini söyledi. Deprem yaşandıktan sonraki sıkıntıların bir sonraki benzer doğal afete kadar çok çabuk unutulduğunu belirten Arı, “Sorunlara önce ülkeyi yönetenlerin müdahale etmesi lazım ama bugün İstanbul’da yaklaşık 260 toplanma merkezine rezidans, gökdelen dikildiğini bilmeyenimiz yok. Bu anlayışla bu sürece nasıl müdahale edebileceğiz? Belki depremi önleyemeyiz ama bilimi kullanabilirsek, kadercilik ve hurafelerden değil de bilimden yararlanabilirsek gerek deprem gerekse diğer felaketlerden daha önce haberdar olabilme imkanları kullanılabilir ve önlemimizi alabiliriz. İdareciler bilime inanmak, meslek mensuplarına itibar etmek zorunda” şeklinde konuştu.
“DEPREMİN YANI SIRA KIYI, YERALTI SUYU, EROZYON SORUNLARIMIZ VAR”
Antalya’nın ciddi sorunları olduğunu vurgulayan Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik ise, “Deprem bizim sıcak konularımızdan birisi fakat Antalya’nın sadece deprem değil kıyı sorunları, yeraltı suyu, erozyon ve birçok sorunu da var” dedi.
OĞUZ, GENEL MERKEZİN MESAJINI İLETTİ
İMO Genel Merkezi Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Cemal Gökçe’nin mesajını ileten Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Cem Oğuz ise, hafta sonu 26 şubede genel kurul yapıldığını bildirdi. Oğuz’un okuduğu mesajda şunlar yer aldı:
“Ülkemiz içte ve dışta oldukça zor koşullardan geçmekte. 2 yıldır devam eden ekonomik kriz odamızı ve meslektaşlarımızı önemli ölçüde etkilemekte. Yatırımların durduğu bir dönemde işsizlik sarmalı her geçen gün biraz daha büyümektedir. Özellikle genç meslektaşlarımızın asgari ücretle bile iş bulamadığı bir dönemi yaşamaktayız. Henüz öğrenimini tamamlamamış olan geleceğin inşaat mühendisleri staj yapacak yer bulamadıkları için öğrenim süreleri uzamakta. Bu zor koşullara rağmen umudumuzu tüketmemek için her zamandan daha çok birliğe ve birlikte mücadele etmeye ihtiyacımız var. Kavrayıcı ve kapsayıcı bir anlayışla birliğimizi geliştirmemiz gerekiyor. Gerek toplumsal ölçekteki hak kayıplarımızı gidermek, gerekse meslek alanlarımızdaki kayıplarımızı yeniden kazanmak için daha çok birlik ve dayanışma içinde olmamız büyük bir önem taşıyor. Bilimi, tekniği ve mühendisliği insan yaşamının odağına koyarak hizmet üretmeye çalışan meslektaşlarımızın yolu açık olsun. Kamu yararını kişi ve grupların önüne koyan, ticari kaygıyı teknik kaygının arkasına atarak bugüne kadar hizmet üreten şube yöneticilerimizi ve meslektaşlarımızı kutluyoruz. Aynı havuzu birlikte doldurmaya çalıştığımız şubelerdeki çalışma arkadaşlarımızı kutluyor ve onlara sağlık diliyoruz. Bu dönem görev almayacak meslektaşlarımıza sağlık ve mutluluk diliyoruz. Yeni seçilecek yönetim kurullarına başarılar dilerken, şubemizin genel kuruluna katılan meslektaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.”
“UNUTKANLIĞIN İKTİDARINA KARŞI HATIRLAMANIN DİRENİŞİ”
Genel kurulların unutkanlığın iktidarına karşı, hatırlamanın direnişi olduğunu belirten İMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı ise, “Genel kurullarımız, İnşaat Mühendisleri Odası’nın dününü yaşamış olanlarının, yarınlara bıraktığı bir rehberdir” dedi. Kalabalık kentlerin, kasabaların, köylerin inşasında ve modernleşme sürecinin her anında, inşaat mühendislerinin derin izlerini bulmanın mümkün olduğunu dile getiren Balcı, “Sizler değerli meslektaşlarım, kendi meslek örgütünüzü inşa ederken, içinde bulunduğunuz toplumu da biçimlendiren insanlarsınız. Kıymetlisiniz, değerlisiniz, hepiniz birer değersiniz” diye konuştu.
“BEN KASABADAN BAHSEDİYORUM SİZ ŞEHİR, ÜLKE DÜŞÜNÜN”
İdeal bir yerde yapılması ve yapılmaması gerekenlere verdiği balıkçı kasabası örneğiyle dikkat çeken Balcı, şunları dile getirdi:
“Öyle bir kasaba düşünün ki; “Çığırtkanlık olmasın. İnsanlar siyasi, dini, kültürel ve sınıfsal gruplara ayrılmasın. Tüm bireyleri yoksulluk sınırının üstünde bir gelire sahip olsun. Yaşayanların tamamının iş ve sağlık ile ilgili gelecek kaygısı olmasın. Üretim odaklı bir ekonomik sistemi olsun. Yüksek Öğrenim görmüş her genci iş bulabilsin. Kadın cinayetleri olmasın. Çocukları dövmek, taciz etmek olmasın. Hayvanları tekmelemek olmasın. Doğaya eziyet olmasın. Kasaba yararına toplanan paraların akıbeti meçhul olmasın. İnsanları, kanunlar karşısında eşit olsun, neyle suçlandıklarını bilmedikleri iddianameler ile günleri, ayları, seneleri kararmasın. Adalet sisteminin verdiği kararlar, vicdanları sızlatmasın. Yapılan tüm Kasaba yatırımları şeffaf ve denetlenebilir olsun. İnsanlar almadıkları hizmetin, kullanmadıkları köprülerin bedelini ödemesin. Demokrasi olsun, özgürlükler olsun, gelir dağılımı adaletli olsun. Her kime olursa olsun, tahsisler olmasın. Kıt kaynaklar, ekonomik gelişmeye harcansın ve her ne olursa olsun ki; yaşayanları ölümü düşünmesin. Her ne olursa olsun; çıkılan yol, refaha, mutluluğa, huzura çıksın. Ben kasabadan bahsediyorum siz bir şehir, bir ülke düşünün.”
“ZOR DÖNEMLERDEN GEÇİYORUZ”
Ülke olarak zor dönemlerden geçildiğine dikkat çeken Balcı, içinden geçilen zor koşullardan; Atatürk’ü okuyarak, anlayarak, özümseyerek, ilke ve inkılâplarını yılmaz bir biçimde savunarak çıkılacağına olan inancının tam olduğunu söyledi.
“TEMEL SORUN FAY HATLARI DEĞİL, YAPI STOKUNUN DEPREME DAYANIKLILIĞI”
Afetin bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçlar olduğunu kaydeden Balcı, “Deprem de bir doğa olayıdır. Yaşanılan her deprem göstermiştir ki hala yeterli ders alınmamıştır. Afete dönüşmemesi için yapı stokumuzun depreme dayanıklı olması gerekmektedir. Öncelikle şunun altını kalın çizgilerle belirlemek lazım. En temel sorun fay hatları değil, yapı stokunun depreme dayanıklı olmasıdır. Zemini sorunlu olan yerlere veya fay hatlarına yakın olan yerlere çevre ve kentleşme bilimi açısından yapı yapmamak başka bir şeydir. Buralara yapı yapılmaz diye teknik olarak iddialı bir şekilde konuyu yorumlamak başka bir şeydir. Zemin koşulları, deprem yönetmelikleri ve mühendislik ilkeleri dikkate alınarak yapılan yapılar hasar görebilir fakat can kayıpları yaratmaz. İnşaat mühendisliği bilimi ve bilgisi bu tür yapıların yapılabileceğine imkân veriyor. Bu nedenle tartışmaları fay hatlarına ve zemin koşullarına bağlayarak yapmak doğru değildir” ifadelerini kullandı.
“KAÇAK YAPILARIN DEPREM GÜVENLİĞİ OLMAZ”
“Sorunu fay hattında ve depremde değil depreme dayanıklı yapıların üretilmemesinde aramak lazım” diyen Balcı, İmar Barışı olarak çıkarılan yasayla kaçak yapıların deprem güvenliğinin yapı sahiplerinin beyanına bırakıldığını söyledi. Kaçak olarak inşa edilen yapıların deprem güvenliğinin olmadığını kaydeden Balcı, “Bu yapılar yaşanacak depremde ayakta kalamazlar. Bu yapıları deprem yıkmadan önce, kamu iradesi bu tür kaçak yapıların içinde oturanlara destek olmalı ve bu yapılar kamu tarafından boşaltılarak yıkılmalıdır” diyerek uyarılarda bulundu. Projeli ve ruhsatlı olmasına rağmen üzerinde kaçak kat ilavesi olan yapı sayısının da az olmadığına dikkat çeken Balcı, kaçakların yıkılarak yapıların proje ve eklerine uygun hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“SORUNLAR GİDERİLMELİ”
Depreme karşı alınması gereken önlemleri sıralamaya devam eden Balcı, “Projeli ve projesi deprem yönetmeliklerine uygun olarak yapılan ve ruhsatlandırılan yapıların zaman içerisinde yıprandıklarını biliyoruz. Zamanla yapılarda kullanılan donatılar paslanabilir ve betonun taşıma gücü zayıflayabilir. Bu tür yapılar incelenmeli, gerekiyorsa onarım ve güçlendirme projeleri yapılarak depremde yıkılmayacak şekilde güçlendirilmelidir. Deprem sonrası oluşturulan kriz masaları ve kurtarma çalışmalarıyla soruna çözüm aranması çıkar bir yol değildir. Asıl sorun insanlarımızı göçük altında bırakmamaktır. Bunun için yapı stokunu depreme dayanıklı hale getirmek gerekir. Ülkemizde bilime, mühendisliğe ve bilgiye dayalı liyakat sistemi tümüyle ortadan kalkmıştır. Mühendislik eğitiminde, yapı denetiminde ve kaliteli mühendislik hizmetlerinde ciddi bir sorun vardır. Bu sorunlar giderilmelidir” dedi.
“KENTSEL DEPREM RİSKİ BELİRLEME PROJESİ HAZIRLANMALI”
Türkiye’deki yapı stoku konusunda yapılmış ciddi bir çalışma olmadığına işaret eden Balcı, “Kamu yararı düşünüldüğünde yapılması gereken en önemli çalışma yapı stokumuzun belirlenmesidir. Fakat yapılacak olan bu çalışma siyasi otoriteye oy getirmemektedir. Durum böyle olunca da bir türlü bu çalışmalar yapılmamakta, yapılamamaktadır. Yapı stokumuzun olası bir depreme hazır olup olmadığının ortaya çıkarılabilmesi için acil olarak bir ‘Kentsel Deprem Riski Belirleme Projesi’ hazırlanmalıdır” diye konuştu.
“HER TÜRLÜ KATKIYI YAPMAYA HAZIRIZ”
“Başka Antalya yok” diyerek Deprem Master Planının bir an önce yapılması konusundaki ısrarlarını hatırlatan Balcı, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak tek bir insanımızın yaşamını kaybetmemesi için her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzun da altını kalın harflerle çiziyoruz” açıklamasında bulundu.
“KAMPLAŞMA VE KUTUPLAŞMAYA DAYALI SİYASET EN BÜYÜK PROBLEM”
Ülke gündemindeki diğer konulara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Balcı, siyasetin uzlaşma sanatı olduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek kamplaşma ve kutuplaşmaya dayalı olarak kendini gösteren siyaset anlayışının en büyük problemlerden birisi olduğunu söyledi. Balcı, Suriye meselesine, ekonomik krize ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
“MESLEKTAŞLARIMIZ İŞSİZLİĞE MAHKUM EDİLİYOR”
Mesleki sorunlara da dikkat çeken Balcı, şunları dile getirdi:
“İşini kaybeden meslektaşlarımızın sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Tasarım yapan bürolar kapanıyor. Okulu yeni bitiren meslektaşlarımızın iş bulmaları giderek imkânsızlaşıyor. 1954 yılı 19 Aralık tarihinde kurulan ve 65 yılı geride bırakan bir mesleğin mensupları olarak, giderek artan öğrenci kontenjanlarıyla inşaat mühendisliği bölüm ve programlarına çok sayıda ve oldukça düşük puanlarla öğrenci alınmasının sürdürülemez olduğunun altını çizmek isteriz. Açıkçası meslektaşlarımız her geçen gün biraz daha fazla işsizliğe mahkum ediliyor. Bugün inşaat mühendisliği eğitim ve öğretiminin birçok yerde yetersiz olması, her an bir depremle karşılaşacak olan ülkemizin önemli bir sorunu olarak karşımızda duruyor.”
“MESLEK ODALARI YETKİSİZLEŞTİRİLEREK ETKİSİZLEŞTİRİLDİ”
İnşaat Mühendisleri Odası ve şubelerine düşen görevin, kaliteli bir inşaat mühendisliği hizmetinin üretilmesine katkıda bulunmak olduğunu kaydeden Balcı, sözlerine şöyle devam etti:
“Meslek Odaları ve Odamız, yapılan yönetmelik değişiklikleriyle yetkisizleştirilip etkisizleştirilmiştir. Yapı ruhsatlarından mühendisin imzası kaldırılmıştır. Bu uygulama yargı yoluyla iptal ettirilmesine rağmen ısrarla meslektaşlarımızın ruhsatlara imza atmaları engellenerek hukuk hiçe sayılmıştır. Yargı kararlarına rağmen mühendislik hizmetleri birer formaliteye dönüştürülmüştür. Her türden ahlak anlayışının yerle bir olduğu, paranın gücünün her şeyi satın almaya muktedir olduğu bir dönemde meslek etiğine sahip çıkmak Odamızın ve üyelerimizin öncelikli görevi olmalıdır. Mesleki denetim olmazsa olmazımız olmalıdır. Odamızın varoluş nedenlerinden birisidir mesleki denetim. Proje onay ve denetimi değil, fatura kontrolü değil. Her bir üyemin mesleği ile ilgili yaptığı her bir faaliyetinin İnşaat Mühendisleri Odası tarafından bilinmesi ve sicilinin tutulması gerekmektedir. Asgari Ücret tarifemizin biran önce resmi gazetede yayınlanması gerekmektedir. Resmi gazetede yayınlanmayan bir asgari ücret tarifesinin varlığından bahsetmek maalesef meslektaşlarımız ile Oda’mız arasındaki var olduğunu düşündüğümüz en büyük bağlardan bir tanesine ihanet etmektir.”
GEÇMİŞİ DEĞERLENDİREREK, GELECEĞE İŞARET ETTİ
Geçen 2 yıllık dönemde gerçekleştirdikleri çalışmalar hakkında da değerlendirmelerde bulunan Balcı, önümüzdeki 2 yıl boyunca yapmak istedikleriyle ilgili de bilgiler aktardı.
YÖNETİMDE YER ALANLAR
Genel Kurul’un 2’nci günü olan Pazar gününde ise seçimler yapıldı. Tek lise ile gidilen seçimlerde mevcut Başkan Mustafa Balcı güven tazeledi. Mazbata alındıktan sonra hafta içinde görev dağılımı yapması beklenen İMO Antalya Şubesi’nin 17’nci dönemdeki yeni yönetimi şöyle oluştu:
Asiller: Mustafa Balcı, Mustafa Murat Ayhan, Murat Yılmaz, Ecehan Olucak, İsmail Selçuk Yılmaz, Umut Turan ve Ramazan Yılmaz.
Yedekler: Engin Emsen, Demet Hesapçıoğlu, Halil Can Çivik, Hatice Onay, Murat Emre Sarı, Ayşe Görkem Demirci ve Ali Erman Aydın. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim