“Kenti birlikte yönetmek zorunluluk”
Antalya Barosu ve Antalya Kent İzleme Platformu tarafından düzenlenen ‘Kent Hukuku ve Kenti Birlikte Yönetmek’ konulu çalıştayda konuşan Dr. Bülent Şık, kenti birarada yönetmenin bir hak olmanın ötesinde zorunluluk olduğunu vurguladı. Şık, “Hemen önümüzdeki birkaç 10 yıl içerisinde bu zorunluluğu çok derinden yaşayacağız” dedi.
Antalya Barosu ve Antalya Kent İzleme Platformu tarafından ‘Kent Hukuku ve Kenti Birlikte Yönetmek’ konulu çalıştay düzenlendi. Cumartesi günü saat 13.00’te başlayan ve 3 oturum halinde gerçekleştirilen çalıştay akşama kadar sürdü. Çalıştayın açılışına Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan ve Antalya Kent İzleme Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Şahin’in yanı sıra Antalya Milletvekili Aydın Özer, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, CHP Antalya İl Başkanı Ahmet Kumbul, Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, Antalya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Emrullah Tayfun Çavdar, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.
“KAMUSAL ÇIKARLARI ESAS ALAN ÇALIŞMALAR YAPMAK İSTİYORUZ”
Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Antalya Kent İzleme Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Şahin, yılbaşında düzenledikleri ‘Kent Hakkı’ forumunda tespit edilen hak ihlallerinin ‘Halk katılımı, kent yönetimi ve işleyişi, çevre, doğa ve sağlık, kentsel doku ve barınma, ulaşım ve dolaşım, eşitsizliğe maruz kalanlar ve sosyoekonomik dezavantajlılar olarak 5 ana başlıkta topladığını hatırlattı. Çalıştayda ise, bütün hak ihlallerinin çerçevesini ortaya koymak üzere ‘Kent hukuku’ üst başlığı altında ‘Halk katılımı, kent yönetimi ve işleyişini’ ele almak istediklerini bildirdi. Önümüzdeki süreçte de ‘Kent hakkı’ kavramı üzerinde güncel gelişmelerle birlikte ‘Sağlıklı çevrede yaşam hakkı, ulaşım hakkı, barınma hakkı, su hakkı’ gibi konuları ele almak istediklerini belirten Şahin, “Böylece yaşam biçimi ve yönetim anlayışı olarak toplumsal olandan yana, kamusal çıkarları esas alan çalışmalar yaparak kamuoyu ile paylaşmayı hedefliyoruz. Kent hakkı kavramıyla ortaya konulan bütün değerlerin hepimiz için yaşamsal öneme sahip olduğunu düşünüyoruz” dedi.
“NÜFUZ SAHİBİ OLANLARA BEL BAĞLAMAK ÇARESİZ BIRAKIYOR”
“Doğal, kültürel, tarihsel olarak sahip olduğumuz bütün değerlerimizi korumak, yaşatmak ve bu doğrultuda toplumsal ihtiyaçlarımızın ayrıcalıksız bir şekilde karşılanmasını istemek, karar süreçlerinde kentte yaşayanların aktif katılımlarının önünü açmak kent hakkının gereğini yerine getirmektir” diyen Şahin, “Kentte var olan hakkında söz söylemek, ona ulaşabilmek ve kullanabilmek, aynı zamanda onu değiştirebilme imkanlarıyla birlikte ele alabilmek kent hakkının kolektif bir hak olarak değerlendirilmesini zorunlu kılmakta. Bu nedenle farklılıklarımızla kendimizi özgürce ifade etmeyi, dışlanmamayı, doğrudan bilgiye ulaşarak kente ilişkin alınan kararlarda söz sahibi olmayı talep etmekten kaçınamayız. Şurası da bir gerçek ki yetki ve nüfuz sahibi olanlara bel bağlanmanın her birimizi çaresiz bıraktığını deneyimlerimizle yaşamaya devam etmekteyiz” ifadelerini kullandı.
“RIZA GÖSTERDİKÇE ÇARESİZLİK HALLERİ SONA ERMEYECEK”
Merkezi veya yerel iktidar sahiplerinin, kendilerine özgü bahanelerine ve maksatlı yönlendirmelerine rıza göstermeye devam ettikçe, toplumun çaresizlik hallerinin sona ermeyeceğini kaydeden Şahin, şunları dile getirdi:
“Daha da vahimi, bu süreç hepimizi telafisi imkansız mağduriyetlere ve ekolojik yıkımların başladığı bir girdaba doğru yol almamıza neden olmakta. Yaşam alanlarımızda paraya tahvil edilebilecek her şeye yönelik sınır tanımaz saldırganlıklar, tüm canlı türlerine yönelik yaşanan acımasız kıyımlar, gezegenimizi tehdit eder hale gelen küresel iklim krizi ve bunun sorumlusu olan kapital hegemonya, sonunda bu dünyada hepimizi ‘olmak veya olmamak’ sorununun bir parçası haline getirmek üzere.”
“TEMEL DERTLERİMİZ ORTAK”
Son dönemlerde Kent İzleme Platformu ile daha sıkı ilişki kurmaya başladıklarını belirterek temel dertlerin ortak olduğunun altını çizen Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan ise, “Katkı sunmak, belli bazı çalışmaları kent belleğine kazandırma düşüncesiyle bu etkinlikleri düzenliyoruz ve önemsiyoruz” dedi. Çevreye, doğaya ve kentlere yönelik ciddi bir talan ve yağma anlayışı olduğunu belirterek bu anlayışa karşı direnç koymak gerektiğini kaydeden Balkan, “Belli bazı ortaklıklarda buluşup sıkı bir mücadele örgütlemek, bunu da hukuk üzerinden örmemiz gerekiyor. Antalya özelinde kenti birlikte yönetmek, ortak aklı biraraya getirerek çözüm önerilerimizi sunmak gibi bir derdimiz var. Bu çalıştayı kitaplaştıracağız ve isteyen herkese ulaştıracağız” diye konuştu.
“ANTİK KENTLERİMİZ DEFİNECİLERE EMANET”
Kentle ilgili çalışmaları yakından takip ettiklerini belirten Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ise, 20’nci yüzyılın insanlık için en şok edici yüzyıl olduğunu söyledi. Bir alandaki çöküşün diğer alanlarda da görüldüğünü belirten Uysal, “Hukukun üstünlüğü yok oluyor, bakıyorsunuz bütün dünyada yok oluyor. Bizim gibi yeni gelişen ülkelerde ise zaten yerle bir oluyor. Kültürel değerlerin korunması bütün dünyada geriliyor, bizim gibi bu işi yeni ayağa kaldıran toplumda hemen yerle bir oluyor. Restorasyonlarımız ortada. Antalya bölgesinde 600 antik kent var, ortalama her birinin 300’er ziyaretçisi yok. Tamamen definecilere emanet. Korkunç. Kent hukukunu konuşan insanların olması lazım. Bu tip çalışmalarla nefes aldırıyorsunuz. Sizleri tebrik ediyorum” şeklinde konuştu. Kaynakların ve yönetim erkinin adil dağılımı adına çalıştıklarına işaret eden Uysal, “Uygulamalarımızın tamamı herkesedir” ifadelerini kullandı.
“KENTİ BİRLİKTE YÖNETMENİN ZORUNLULUK OLDUĞUNU İDRAK ETMELİYİZ”
Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen ‘Kent hukuku ve yapılı çevrede korunması gereken değerler’ konulu ilk oturumunun başkanlığını Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık yaptı. Kapitalist piyasa ekonomisinin 150 yıllık bir süreç olduğunu söyleyen Şık, şunları dile getirdi:
“Şüphesiz her zamanda ya da ülkede bunun şiddeti aynı olmadı ama sürekli tahrip olma, yaşam alanlarının tahribi, bizi hayatta tutan gündelik hayatın devamlılığını sağlayan çok sayıda zeminin kaybı söz konusu. Günümüzde gıda, temiz su, kent hakkı, insan hakları çerçevesinde ya da doğal hayatın temel hakların kaybının engellenmesi gibi hak mücadelesi olarak görünen her konunun önümüzdeki birkaç 10 yıl içerisinde hayati sorun, hayatta kalma sorunu haline geleceğini düşünüyorum. Bu konuda bizim ülkemiz bu tip sorunların ne kadar farkında? Son 40-50 yıldır bir tahribat var. Kamusal hayatın tahribi var, kurumlarıyla birlikte. Kamusal hayat bu kadar tahrip edilmesine rağmen ısrarla yeniden kurma gerekliliği var. Aksi takdirde çok daha yıkıcı, barbarca bir sürecin içerisine gireceğimize ilişkin çok sayıda insanın dile getirdiği görüşler var. Kenti birarada yönetmenin bir hak olmanın ötesinde bir zorunluluk olarak belirdiğini idrak etmemiz çok önemli. Bu bir zorunluluk. Hemen önümüzdeki birkaç 10 yıl içerisinde bu zorunluluğu çok derinden yaşayacağız. Ya kamusal hayat bütün bileşenleriyle tahrip olacak ya da tekrardan yerellerde bir şeyler inşa edip bu tahribatın önüne geçecek bir takım önlemleri, uygulamaları, politik programları, stratejileri şimdiden gündeme alacağız.” HABER: YUSUF KATRAĞ
- Erbaş, Hacı Bayram Veli Camii’nde teravih namazı kıldırdı
- Otomobilin yan yattığı kaza anı kameraya yansıdı
- Samsun'da trafik kazası: 3 yaralı
- ABD'de düzenlenen yarışmada dünya 2.'si oldu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- Antalya’da iniş sırasında motoru yanan yolcu uçağına rekor sürede müdahale
- Bisikletiyle yaptığı mitinglerle tanınan bağımsız adayın ağır yaralandığı feci kaza kamerada
- Yanan uçaktan tahliye anları film sahnelerini aratmadı
- "Sorunlarımızın bir an önce çözülmesini bekliyoruz"
- Afacanların düzenekli plakayla motosiklet turu polise takıldı
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim