Ormanların gizli kahramanları işbaşında

Antalya’da havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte ilk aklımıza gelen her ne kadar deniz, kum, güneş olsa da ormanlarımız ve orman yangınları da var. Hiç şüphesiz ki orman denince içimizi bir ferahlık kaplasa da orman yangınları aklımıza gelince içimiz cız ediyor. Her yıl meydana gelen yangınlarla ormanlarımız yok oluyor ama ormanlar için gecesini gündüzüne katarak çalışanlar var. Kim mi? Ormancılar, yani orman işçileri. Orman işçileriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Öz Orman İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Ramazan Gün, işçilerin ormanla alakalı her türlü konuda özveriyle çalıştıklarının altını çizdi. Ormanlar için çalışmaya her zaman gerek duyulduğunu vurgulayan Gün, Antalya’da orman işçisi yetersizliği olduğunu belirterek bölgemizde 300 civarında işçiye ihtiyaç olduğunu bildirdi.

“İŞÇİ YETERSİZLİĞİ VAR”

Antalya’nın çok geniş ve dağlık bir coğrafyaya sahip olduğuna dikkat çeken Öz Orman İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Ramazan Gün, birimlerde işçi yetersizliği yaşandığını belirterek, Gazipaşa’dan Kaş’a kadar olan alanda sorumlu Antalya Orman Bölge Müdürlüğü’nde çalıştırılacak yaklaşık 300 civarında işçiye ihtiyaç olduğunu bildirdi.

“ÇALIŞMA SÜRESİ UZAYAN İŞÇİLERİMİZ ARTIK DAHA MUTLU”

Sendika üyelerinin haklarının korunması ve yeni haklar için çalıştıklarının altını çizen Gün, verdikleri mücadelenin karşılığını almaya başladıklarını ve yapılan kanuni düzenlemeyle daha önce 5 ay 29 gün çalışan geçici işçilerin geçtiğimiz yıl ilk defa 9 ay 29 gün çalışmaya başladıklarını kaydetti. Mart ayında işbaşı yapan geçici işçilerin 26 Aralık’a kadar çalışacaklarını belirten Gün, mevsimlik geçici işçilerin bundan sonraki yıllarda 26 Aralık’tan sonra yaklaşık 2 aylık bir boşlukları olacağını ve Mart ayı başında tekrar işbaşı yapacaklarını söyledi. Çalışma süresinin uzamasından dolayı işçilerin artık daha mutlu olduklarını ve kurumdaki eksik kalan birimlerin dolu bir şekilde çalışmasının sağlandığını kaydeden Gün, önceki dönemlere göre üretimin arttığını da belirtti.

“EĞİTİMLERİ HEMEN HEMEN TAMAMLADIK”

Gazipaşa’dan Kaş’a kadar görev yapan orman işçilerinin eğitimlerini hemen hemen bitirdiklerini kaydeden Gün, “Geçici işçilerimizin daha önceden 5 ay 29 gün çalışmaları nedeniyle Mayıs ayında yapılan eğitimler, çalışma süresinin 9 ay 29 güne çıkmasından sonra bu yıl erken başladı. İşçilerimize yönelik 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu kapsamındaki, orman yangınları ve diğer konulardaki eğitimlerimizi büyük ölçüde tamamladık. Ormanla ilgili her türlü konuda görev alan işçilerimiz, verilen eğitimler neticesinde iş sağlığı ve güvenliğini de göze alarak, karşılaşabilecekleri riskler minimize edilmiş şekilde işlerinin başında” diye konuştu.

“İŞÇİLERİMİZİN YETİŞTİRDİĞİ FİDANLAR TOPRAKLA BULUŞTU”

21 – 27 Mart tarihleri arasının Orman Haftası olarak kutlandığına işaret eden Gün, “İşçilerimizin işbaşı yapması ve hafta dolayısıyla birçok etkinlik gerçekleştirildi. İşçilerimizin yetiştirdiği fidanların 13 işletme sahasında özel olarak hazırlanmış boş alanlara dikimleri yapıldı. Sadece bizim bölgemizde değil ülke genelinde çok sayıda fidan toprakla buluştu. Orman Bölge Müdürlüğü girişinde ve AVM gibi yerlerde vatandaşlarımıza fidan dağıtımı gerçekleştirildi” dedi.

“ORMAN YANGINI SELDEN DAHA TEHLİKELİ”

Orman işçilerinin teraslama, tüpleme, yangın gibi ormanla ilgili her türlü işte çalıştıklarını dile getiren Gün, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Görevleri kapsamında kendilerine verilen işi en iyi şekilde yaparlar. Adeta ciğerimiz olan ormanların gizli kahramanlarıdır onlar. Bir orman yangınında ateşle, dumanla boğuşurlar, canlarını ortaya koyarlar ama onları pek fazla kişi görmez. Bundan dolayı bizim işçilerimiz hep gizli kahraman olarak kalmıştır ama bence gizli değil gerçek kahramanlar. Ateşle, dumanla boğuşmak çok kolay bir şey değildir. Orman yangınları selden daha tehlikelidir. Orman yangınının ne zaman üzerinize döneceğini bilemezsiniz. Rüzgarın da etkisiyle aniden yön değiştirerek biranda üzerinize dönen bir yangından kurtulmak ya an meselesidir ya da imkansız. Bildiğiniz gibi orman yangınlarına müdahale ederken saniyelerle kurtulan ve çeşitli yerlerinden yaralanan hatta yanarak şehit olan arkadaşlarımız var. Hatırlarsanız 2004 yılında Gündoğmuş’taki rüzgarın etkisiyle biranda yön değiştiren orman yangınında vefat edenlerden 2 tanesi de bizim işçimizdi. Büyük bir özveriyle çalışan işçilerimiz yangın zamanında günlerce evlerinden, ailelerinden uzakta ayrı kalır.”

“ORMAN YANGINLARINDA KRİTİK DÖNEMLERE GİRİYORUZ”

Orman yangınları konusunda hassas dönemlere doğru gidildiğine dikkat çeken Gün,  “Orman yangınlarında artık kritik dönemlere doğru giriyoruz. Daha önce Haziran’da başlayarak Kasım ayına kadar olan kritik dönem artık uzadı ve Mayıs ila Aralık ayı arası oldu. Dikkat ettiyseniz geçtiğimiz günlerde bir orman yangını yaşandı. Bu da kritik dönemin uzadığının bir göstergesi. Yangınlarla onlarca yılda yetişmiş ağaçlarımızı, doğal zenginliğimizi biranda kaybettiğimizi, geleceğimize zarar verdiğimizi unutmamalıyız. En azından insan kaynaklı yangınları bitirmeliyiz ki gelecek nesillere yemyeşil, sağlıkla yaşanabilir bir dünya bırakalım. Onun için yangınlar konusunda hassas dönemlere girdiğimiz şu günlerde iki kat daha fazla dikkatli olmalıyız. Belirlenmiş bölgeler dışında mangal yakmamalıyız. Sigara izmaritlerini söndürmeden gelişigüzel atmamalıyız. Ormana rastgele attığımız bir cam parçasının günün birinde o ormanı yakabileceğini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.  

DUYARLILIK İSTEDİ, BİRLİKTELİK ÇAĞRISI YAPTI

Son olarak ormanlar konusunda duyarlılık isteyerek birliktelik çağrısı yapan Gün, “Ormanlarımız bizim için önemli. Orman demek, vatan, akciğerlerimiz demek. Nasıl ki bir insan akciğerleri olmadan yaşayamazsa orman olmadan da bir vatanın sağlıklı, yaşanabilir olması mümkün değil. Devletimiz tarafından ormanları korumaya, geliştirip daha da güzel hale getirmeye yönelik değişik projeler hayata geçiriliyor. Elbette ki sadece devletimizin çabasıyla ormanlarımızı koruyup, genişletmemiz mümkün değil. Bu konuda sivil toplum kuruluşlarına ve halkımıza, bu ülkenin geleceğini düşünen, vatansever, doğayı seven her bireye ayrı ayrı büyük görevler düşüyor. Bizler bireyden başlayarak tüm toplum olarak ormanları, yeşili, doğayı koruma noktasında bir çaba harcarsak, ülkemizdeki ormanlık alanları gelecek nesillere en güzel şekilde ulaştırabiliriz. Topyekün bir duyarlılıkla arkamızdan gelen nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz” dedi. HABER: YUSUF KATRAĞ