“Yeşil enerji devrimine seyirci kalamayız”

Bu yıl 10’uncusu düzenlenen Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu’nda konuşan EMO Antalya Şube Başkanı İlhan Metin, Türkiye’nin yeşil enerji devrimine seyirci kalma lüksü olmadığını vurguladı. Sempozyum Yürütme Kurulu Başkanı Şaban Tat ise, “Kafamızı kumdan çıkarmalıyız. Yüzümüzü güneşe dönmeliyiz” dedi.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Antalya Şubesi tarafından bu yıl 12-14 Aralık tarihleri arasında 10’ncusu düzenlenen Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi (YEKSEM 2019), bugün başladı. Nazım Hikmet Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyumda 3 gün boyunca güneş, rüzgar, jeotermal, biokütle ve dalga enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynakları bilimsel, teknik, ekonomik, hukuki ve toplumsal boyutlarıyla masaya yatırılacak. Sempozyumun açılışına EMO Antalya temsilcilerinin yanı sıra EMO Genel Başkanı Gazi İpek, Antalya OSB Başkanı Ali Bahar, Konyaaltı ve Muratpaşa Belediye Başkan Yardımcıları, Akdeniz Üniversitesi’nden dekanlar, Akdeniz TEDAŞ ve CK Akdeniz Elektrik Dağıtım temsilcileri, STK temsilcileri ve çok sayıda elektrik mühendisi katıldı.

“ARTAN NÜFUS VE TEKNOLOJİ ENERJİ TÜKETİMİNİ YÜKSELTTİ”

Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren YEKSEM Yürütme Kurulu Başkanı ve EMO Antalya Şubesi Başkan Yardımcısı Şaban Tat, ulusal ve uluslararası düzeyde hızla artan dünya nüfusunun enerji tüketimini yükselttiğini söyledi. Gelişen teknolojinin de enerji ihtiyacını nüfus artışından daha fazla artırdığını kaydeden Tat, 25 yıl önce üretim ve tüketim kalemlerinin çoğu insan gücü ve manuel sistemlere dayanırken bugün robotlar ve elektronik cihazlar tarafından yapıldığına dikkat çekti. 25 yıl önceki bireysel enerji tüketimi ile bugünkü enerji tüketimi arasında dağlar kadar fark olduğunu söyleyen Tat, bundan sonraki süreçte de enerjiye olan ihtiyacın artmaya devam edeceğine işaret etti.

“DOĞAL KAYNAKLARI TÜKETEREK ÜRETİLEN ENERJİ DÜNYANIN DENGESİNİ BOZUYOR”

Teknolojinin sağladığı kolaylık ve konforu, dünyanın konforunu kaçırarak elde etmenin bir paradoks olduğunu vurgulayan Tat, “İnsan için daha güzel bir dünya yaratacaksınız ama bunu yaparken insanın var olması için gereken asgari şartları yok edeceksiniz. Doğal kaynakları tüketerek ürettiğimiz enerji, dünyanın dengesini bozarak sıcaklık artışlarına, mevsimsel farklılıklara, su seviyelerinin yükselmesine, bu değişimler ise ölümcül sonuçlara sebep olacak. Bu sadece ülkemizi değil tüm insanlığı ilgilendiren hayati bir konu” dedi.

“KAFAMIZI KUMDAN ÇIKARMALIYIZ”

“Bugüne kadar enerjiyi yerin altında aradık. Doğal kaynakları atığa dönüştürerek hem yerin altını hem de üstünü kirlettik” diyen Tat, “Artık kafamızı kumdan çıkarmalı, yukarılara bakmalıyız. Çözüm orada çünkü. Çözüm yerin üstünde, gök kubbede, etrafımızı çevrelemiş fark edilmeyi bekliyor. Dünyaya 1 yılda vuran güneş ışını 174 bin terawatt gücünde. Bütün dünyanın enerji ihtiyacı ise 15 terawatt. Bu 1 saatte dünyaya vuran güneş enerjisi miktarına denk. 1 saatte dünyaya gelen enerji tüm insanlığın 1 yıllık enerji ihtiyacını karşılıyor” açıklamasında bulundu.

“YÜZÜMÜZÜ GÜNEŞE DÖNMELİYİZ”

Suudi Arabistan’ın çöllere güneş enerjisi santralleri kurmaya başladığına ve güneş görmeyen Almanya’daki evlerin çatılarında güneş enerjisi panelleri olduğuna dikkat çeken Tat, Türkiye’nin ekonomik, ticari ve siyasal çıkarları bir kenara bırakarak yönünü yenilenebilir enerji kaynaklarına çevirmesi gerektiğini vurguladı. Gücün, başarının ve zenginliğin kaynağının bilgi olduğunu söyleyen Tat, şunları dile getirdi:

“Dağarcığınızdaki bilgi ne kadar çok ise o bilgi ile yeni enerji kaynakları üretebilir, maddeyi yeni hammaddelere dönüştürebilirsiniz. Yapılan araştırmalar 2050 yılında petrol, 2090 yılında ise kömür kullanımının son bulacağını gösteriyor. Hâlâ vakit var. Türkiye olarak yapabileceğimiz şeyler var. Yüzümüzü güneşe, aydınlığa dönmeliyiz ki bu yarışın gerisinde kalmayalım. Toprağın altında petrol, doğalgaz ya da kömür üretemeyiz ama bilgiyi üretebilir, onu işleyebilir ve ülkemize fayda sağlayacak katma değere dönüştürebiliriz.”

“İNSANLIK DOĞAYI SÖMÜREREK DOĞAYI KENDİ LEHİNE BOZUYOR”

Sosyal yaşam, sanayileşme, üretim ve ekonominin temel unsuru olan enerjinin, ülkelerin temel politikalarında en önemli başlıklardan birisi olduğunu söyleyen Sempozyumun Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Özen ise, insanlığın tarih boyunca doğanın sunduğu kaynakları dönüştürerek, doğayı sömürerek dengeyi kendi lehine bozduğunun altını çizdi.

“ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARINA YÖNELMEK ZORUNLULUK”

Çevresel sorunların yaşamı tehdit eder boyutlara ulaştığını kaydeden Özen, sera gazı salınımına yol açan fosil yakıtların kullanımına alternatif olarak güneş, hidrojen, rüzgar gibi alternatif enerji kaynaklarına yönelmenin bir zorunluluk olduğunu söyledi.

“ÜLKEMİZ İÇİN ÖNEMLİ”

Türkiye’de, yenilenebilir enerji alanında yapılacak yatırımların enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, güçlü bir ekonomi, yeni iş ve istihdam imkanı, yenilenebilir enerji teknolojisi alanında pazar payı, temiz ve yaşanabilir bir çevre için önemli olduğunu vurgulayan Özen, yenilenebilir enerji payının artırılması gerektiğini kaydetti.

“SEYİRCİ KALMA LÜKSÜMÜZ YOK”

İlk elektrik bulunduğunda 1 milyar insanın yaşadığı dünyada bugün 8 milyar insanın yaşadığını ve enerji kaynaklarının da hızla tükenmeye başladığını kaydeden EMO Antalya Şube Başkanı İlhan Metin de, yenilenebilir enerji kaynaklarının bir umut olduğunu söyledi. Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmanın bir yaşam kültürü haline getirilmesi gerektiğinin altını çizen Metin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dışa bağımlı enerji politikaları içerisinde yenilenebilir enerjinin ekonomik olarak ülke ve dünya açısından vurgulanacağı bir seminer gerçekleştiriyoruz. Yapılan bir çalışmada, 2040 yılında dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 40’nın yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılanacağı vurgulanıyor. Özellikle son 5 yıl içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarına sanayide yatırımın çok hızlı olacağı öngörülüyor. Dışa bağımlı enerji kaynaklarıyla enerji kullanımının olduğu ülkemizin, yerli ve yenilenebilir enerji açısından inanılmaz bir potansiyeli var. Hızlı gelişimde bizde bu yarışın bir parçası ve öncüsü olmalıyız. Yeşil enerji devrimine seyirci kalma lüksümüz yok.”

“KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURMALIYIZ”

Peter Drucker’in ‘Kültür stratejiyi kahvaltıda yer’ sözünü hatırlatan Antalya Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Başkanı Ali Bahar ise, öncelikle stratejilerin kültürü oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Kültürü oluşturulmadan açıklanan stratejinin bir sonuca ulaşmadığına işaret eden Bahar, “Eğer kültürü oluşmamış bir stratejiyi açıklarsak neler olabileceğini ülkemizde çok net görüyoruz. Biz bir şeyin kültürünü, altyapısını oluşturmamışsak ve bunun stratejisini açıklayarak bunu onlarca kez yapıyorsak, biz strateji ishali olmuşuz demektir. Bu Türkiye’de çok olan bir şey. Onun için bir strateji açıklıyorsak muhakkak bunun kültürünü oluşturmalıyız” dedi.

“OSB’LERİN ÇATILARI YENİLENEBİLİR ENERJİYLE DOLMALI”

AOSB olarak Türkiye’deki organize sanayi bölgelerinin çatılarına özgürlük istediklerini vurgulayan Bahar, “Devlet bir kanun çıkarmalı. OSB’ler başta olmak üzere tüm çatılar ipotek dışı bırakılmalı ve özgürleştirilmeli. Oralara bankalar kredi sağlamalı ve bu sanayicinin kredibilitesinin dışında tutulmalı. OSB’ler para ödeninceye kadar temlik usulüyle garantör olmalı ve tüm OSB’lerin çatıları yenilenebilir enerjiyle dolmalı. Biz bu kültürü tek başına oturtamayız. Bunu siz bilenlerle birlikte yapmalıyız” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE, İHTİYACI OLMADIĞI KADAR ENERJİ ÜRETİMİNE DOĞRU SÜRÜKLENİYOR”

Türkiye’nin enerji politikalarına yönelik eleştirilerde bulunan EMO Genel Başkanı Gazi İpek ise, kapasite raporundaki hedefin termik santraller, doğalgaz ve ithal kömürden olduğuna dikkat çekti. Satın alma garantisine, yatırım ve teşviklere dikkat çekerek Türkiye’nin ihtiyacı olmadığı kadar enerji üretimine doğru sürüklendiğini söyleyen İpek, 2019’da geçen senenin altında bir tüketim olduğunu dile getirdi. Dağıtım kayıplarına işaret eden İpek, “EPDK’nın dağıtım firmaları üzerinden aldığı kayıplara baktığımızda 20 kilowattsaat kayıp. Türkiye’nin çok ciddi bir kayıp kaçağı var” dedi. Dağıtım firmalarının borçlarına da dikkat çeken İpek, 21 firmanın iflasın eşiğinde olduğunu söyledi. “Nükleer santral kurmakta çok kararlıyız” diyerek nükleer santral meselesinin enerji politikası değil, politik bir tercih olduğunu ileri süren İpek, bundan vazgeçilmesini istedi. İpek, ekolojik denge, çevre ve insanı yok sayan politikalardan vazgeçilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.  

“YENİLENEBİLİR ENERJİYE GEÇİŞİN MASTIR PLANI YAPILMALI”

Türkiye’de enerji verimliliğinin çok fazla dikkate alınmadığını da ifade eden İpek, “Türkiye’de yatırım yapılacaksa, bu yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılmalı. Yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçişin mastır planı yapılmasını öneriyoruz. Artık, güneşi ve rüzgarı dikkate almalı, çevre ve doğaya zarar veren hiçbir enerji projesini desteklememeliyiz” diye konuştu.

“EĞİTİM HAKKIMIZ ELİMİZDEN ALINMAK İSTENİYOR”

Konuşmasının sonunda mesleki sorunlara da değinen İpek, 2013 yılında çıkarılan yönetmelikle odanın üyelere yönelik eğitim hakkının ellerinden alınmak istendiğini söyledi. Buna müsaade etmeyeceklerini dile getiren İpek, 5 bin üye üzerinden yaptıkları ankete dikkat çekti. En alt üyelerde yüzde 42, yukarı üyelerde de yüzde 32 civarında bir işsizliğin söz konusu olduğunu belirten İpek, “Herkes zor durumda. Gençler açısından mezun olmak sıkıntı kaynağı. Keşke mezun olmasak diye bakıyorlar” dedi.   

ÖĞRENCİLERE ÖDÜLLERİ VERİLDİ

 Açılış konuşmalarının ardından sempozyuma katılamayan Antalya milletvekillerinden Çetin Osman Budak, Cavit Arı ve Feridun Bahşi’nin mesajları okundu. Ardından, çocuklarda yenilenebilir enerji kaynakları ile yenilenebilir enerjinin ülke ve dünya açısından önemi konularında farkındalık oluşturmak amacıyla gerçekleştirilen resim yarışmasında dereceye giren 5 öğrenciye ödülleri verildi. Daha sonra, hep birlikte sergi alanı gezildi.

OTURUM VE PANELLER GERÇEKLEŞTİRİLECEK

3 gün boyunca sürecek olan ve çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanımının önemine odaklanan sempozyum çerçevesinde 14 oturumda 65 sözlü, 6 poster olmak üzere 71 akademik bildiri sunulacak. Ayrıca 30 davetli konuşmacı tarafından 6 panel gerçekleştirilecek. HABER: YUSUF KATRAĞ