Buğday krizi uyarısı
Savaştan dolayı Ukrayna'daki limanlardan ürün çıkışı olmadığına ve oradaki arazilerin yüzde 37'sinin ekilemediğine dikkat çeken Antalya Ticaret Borsası (ATB) Meclis Üyesi Nuri Büyükselçuk, temkinli gitmek isteyen ülkelerin de stok yapmasından dolayı buğday krizi yaşanabileceği uyarısında bulundu. ATB Başkanı Ali Çandır ise, iç kaynak vurgusu yaptı.
"SAVAŞ SEKTÖRÜ OLUMSUZ ETKİLEDİ"
Rusya-Ukrayna savaşının hububat sektörüne olumsuz yansıdığının altını çizen ATB Meclis Üyesi Nuri Büyükselçuk, "Rusya ve Ukrayna dünya buğday ihracatında başta gelen ülkeler arasında. İlk 5'in içerisindeler. Dünya pazarından çok ciddi bir pay alıyorlar. Biz hem hububat hem de soya, kanola, kepek gibi yem hammaddelerini bu iki ülkeden ithal ediyorduk. Maalesef Ukrayna'da bütün limanlar kapalı. Oradan deniz yoluyla mal çıkışı imkansız. Kısıtlı olarak karayolu ile Avrupa'ya mal çıkabiliyor" dedi.
HİNDİSTAN'IN BUĞDAY İHRACATI YASAĞINI HATIRLATTI
Ukrayna'dan buğdayın çıkmayacağını anlayan Hindistan'ın da gıda güvenliği riski gerekçesiyle buğday ihracatını yasaklandığını hatırlatan Büyükselçuk, "Hindistan, yıllık 115 milyon ton civarında buğday üretimi olan bir ülke. Dünyada 2'nci sırada. Önce 'Bizim buğday fazlamız bütün dünyaya yeter. Kimse endişelenmesin' dedi. Bu açıklama borsada buğday fiyatlarını bir miktar aşağı çekti. Ancak 15 gün sonra buğday ihracatını yasakladıklarını açıkladılar. İlk açıklama fiyatları yüzde 3 aşağı indirdiyse ikinci açıklama yüzde 10 yukarı çıkardı" açıklamasında bulundu.
"BUĞDAY STOKUNUN YARISI ÇİN'DE"
Her yıl devreden dünyadaki buğday stokunun da azaldığına dikkat çeken Büyükselçuk, "10 haftalık buğday stokunun yarısı Çin'de. Çin, depolanabilir ne varsa alıp depoluyor. Bu da gelir seviyesi düşük ülkelerin gıda güvenliği konusunda ciddi bir sıkıntı yaratıyor" diye konuştu.
"ASIL SORUN STOK KAYNAKLI"
Buğdaydaki sıkıntının üretim kaynaklı değil, savaş kaynaklı olduğunun altını çizen Büyükselçuk, şunları dile getirdi:
"Sorun üretim kaynaklı değil. Bir önceki üretilen buğday hemen hemen yine üretilecek ama savaştan dolayı Ukrayna'daki arazilerin yüzde 37'si ekilemedi. Öyle bir eksiklik olacak. Asıl sorun üretimden ziyade stok kaynaklı. Ülkeler daha temkinli gitmek istiyor. Belirsizlikten dolayı daha fazla stok yapmak istiyorlar. Böyle olunca piyasaya sürülen mal azalıyor. Bu ilerleyen dönemde krize yol açabilir."
"GEÇTİĞİMİZ YILA GÖRE FİYAT ÇOK ARTTI"
Enerji fiyatlarındaki artıştan dolayı dünya genelinde navlun fiyatlarında geçtiğimiz yıla göre 2 kattan fazla döviz bazında artış olduğuna dikkat çeken Büyükselçuk, "Bu bizim ithal buğday fiyatımızı geçen seneye göre dolar bazında yüzde 80'e yakın artırdı. Bizim ülke olarak para politikasındaki tercihlerimiz sonucu dövizde de 2 katın üzerinde bir artış olunca, bizdeki fiyat artışları 3-4 kat daha fazla yansıdı" ifadelerini kullandı.
"BU SENE DAHA FAZLA HASAT BEKLİYORUZ"
Geçtiğimiz yıl kuraklıktan dolayı kötü bir hasat dönemi geçirildiğini de hatırlatan Büyükselçuk, "Geçen yıl 17-17 buçuk milyon ton hasat tahmin ediyorduk ama üzerinden 1 yıl geçti kaç ton buğday hasat ettiğimizi net olarak bilmiyoruz. Daha çok Amerikan Tarım Bakanlığı'nın tahminlerine dayanıyoruz. Bu yıl geçen seneye göre daha iyi bir hasat bekliyoruz. 18-19 milyon tonluk bir hasat beklentimiz var" diye konuştu.
"BUĞDAY ÜRETİMİMİZ 25 YILDIR AYNI SEVİYELERDE"
"Geçen yıl Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) kanalıyla 4 milyon tona yakın buğday ithal ettik. Bu sene 3 milyon ton buğday ithal edeceğiz diye seviniyoruz" diyen Büyükselçuk, "Buradaki ana çarpıklık bizim buğday üretimimizin son 25 yıldır aynı olması. Tek teselli olduğumuz taraf, ektiğimiz arazi azalmasına rağmen buğday üretimimizi sabit tutuyoruz. Biraz verimliliği artırmış gözüküyoruz" açıklamasında bulundu.
"ÜRETİMİMİZİ ARTIRABİLSEYDİK BUĞDAYI İTHAL DEĞİL, İHRAÇ EDERDİK"
25 yıl önce Soviyetler Birliği dağılırkenki Rusya, Ukrayna veya Kırgızistan ile Türkiye'nin buğday üretimleri, güncel miktarlarla karşılaştırıldığında Türkiye'nin buğday üretiminin Rusya, Ukrayna ve Kırgızistan'daki kadar artmadığının görüldüğünü belirten Büyükselçuk, "Onların buğday üretimindeki artışı yaklaşık 2 buçuk kat. Onlara baktığımızda üretimin artırılabilir olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Biz de buğday üretimimizi oralardaki kadar artırabilseydik, geçen yıl buğday ithal etmeyip üzerine 20 milyon ton buğday ihraç ederdik" şeklinde konuştu.
"GÜBRE VE SERTİFİKALI TOHUM KULLANIMI DÜŞTÜ"
Buğday üretiminin Antalya'da da giderek azaldığına işaret eden Büyükselçuk, "Bu yıl yayla kesimlerinde daha iyi bir hasat bekliyoruz. Fakat Aksu, Serik taraflarında daha az verim olacağını tahmin ediyoruz. Bunun en önemli sebeplerinden biri gübrenin yeteri kadar kullanılamaması. Fiyatlardan dolayı gübre kullanımı geçen yıla göre yüzde 30'dan fazla düştü. Yine çiftçinin mali sıkıntılarından dolayı sertifikalı tohum kullanım oranlarında da çok ciddi düşüş oldu. Zaten sertifikalı tohum ve gübre kullanmadığınızda yüzde 30-40 civarında verim düşüyor. Bu kaybın bir kısmını yağmurların biraz yoğun olması telafi etti" ifadelerini kullandı.
"KİMSE MEMNUN DEĞİL"
Gidişattan ne üreticinin ne sanayicinin ne de son tüketicinin memnun olmadığının altını çizen Büyükselçuk, "Sonuçta sofradan kalktığımızde herkes mutsuz oluyor" dedi.
ÇANDIR'DAN İÇ KAYNAK VURGUSU
Tarımdaki katma değeri artırmak için hammaddenin iç kaynaklardan karşılanması gerektiğini vurgulayan ATB Başkanı Ali Çandır ise, "Bugün baktığımızda döviz çok pahalı olduğu için katma değerimiz düşmüş durumda. Nasıl ki pandemi döneminde bir kararlılık gösterildi ve aşı bulunduysa aynı şekilde ülkemizdeki bütün bilim insanlarını, üniversiteleri, ilgili birimleri harekete geçirip iç kaynakla bitki beslemeyi ve bitki korumayı sağlayabileceğimiz bir yola doğru gitmemiz gerekiyor. Yoksa bu ithalat ve döviz kuruyla tarımda katma değer üretme şansımız çok fazla görünmüyor" uyarısında bulundu. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim