“Depreme hazır olmadığımız açık”
ATSO Meclis toplantısında depreme ilişkin konuşan Başkan Ali Bahar, “Hayatını, yakınlarını ve evlerini kaybedenlere karşı borcumuz, bu yıkımda ihmal ve sorumluluğu bulunanların hesap vermesidir. Ülke olarak bu depreme hazır olmadığımız, gerekli hazırlığı yapamadığımız çok açık” dedi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Şubat ayı olağan meclis toplantısı gerçekleştirildi. Patronların meclis gündemini deprem oluşturdu. Şehirlerin uzun vadeli, değiştirilemez 50 yıllık imar planları olması gerektiğini söyleyen ATSO Başkanı Ali Bahar, “Bütün dünya basını, Türkiye’de depremin neden bu kadar ölümcül olduğunu sormakta, Türkiye’de inşaat için gerekli kurallara uyulmadığını yazmakta ve söylemekte. Bunun ülkemiz adına büyük bir utanç kaynağı olduğunu düşünüyorum” dedi. Bataklıktan kurutulmuş zeminlere şehirler kurulmasının ve dayanıksız bir şekilde inşa edilmesinin suç olduğuna dikkat çeken Bahar, “Baştan sona tüm sorumluların hesap vermesi, bir daha bu suçun işlenmemesi anlamında en önemli caydırıcı sebep olacaktır” diye konuştu. Yıkımda ihmal ve sorumluluğu bulunanların hesap vermesi gerektiğini vurgulayan Bahar, ülke olarak depreme hazır olmadığımızı söyledi.
“YATTIĞIMIZ YERDEN, YEDİĞİMİZ YEMEKTEN, GİYDİĞİMİZ KIYAFETTEN UTANIR OLDUK”
Depremin korkunç kayıplara neden olduğunu belirten Bahar, “41 bin kişinin depremde hayatını kaybettiği açıklandı, ancak bu kayıplarımızın hangi düzeye ulaşacağını henüz bilmiyoruz. On binlerce insanımızı kaybetmek idrak etmekte zorlandığımız çok büyük bir acı. Bölgeyi ziyarete gittiğimizde afetten etkilenen vatandaşlarımızla bir araya geldik. Neredeyse herkesten ‘yaşadığıma sevinemiyorum’ cümlesini duyduk ve inanın bu cümle hepimizin duygularına tercüman oldu. Şu 18 günde deprem bölgesinde enkaz altında insanlar varken, dışarıda soğukta insanlar yerde yatarken, inanın biz burada yattığımız yerden, yediğimiz yemekten, giydiğimiz kıyafetten utanır olduk” dedi.
“ŞEHİRLER BOŞALDI, HAYALET KENTLERE DÖNÜŞTÜ”
Büyük bir yıkımın söz konusu olduğuna dikkat çeken Bahar, “İlk aşamada 7 bine yakın bina yıkılmıştır. Geçen hafta itibariyle 330 bin dairenin ağır hasarlı, 100 bine yakın dairenin orta, 750 bin dairenin hafif hasarlı olduğu belirlenmiştir. Bu, 1 milyondan fazla evin hasar aldığı, milyonlarca insanın evsiz kaldığı anlamına gelmekte. İlaveten Hatay’da yaşanan iki deprem bu sayıları maalesef çok daha yukarılara taşımış görünüyor. Bölgeden yüzbinlerce insan, Türkiye’nin her yerine göç etti, şehirler ve ilçelerin bir kısmı maalesef boşaldı ve hayalet kentlere dönüştüler” diye konuştu.
“TRAVMAYA, DEPRESYONA VE ÇÖKÜNTÜYE DÖNÜŞECEK”
Geçmiş tecrübelerin bu ölçekte büyük depremler yaşandığında, afet yaşanan şehirlerin yüzde 25-30’a yakın göç verdiğini gösterdiğine dikkat çeken Bahar, “Maalesef bu afet diğerlerinden çok daha büyük ölçekte olması nedeniyle, verilecek göçün kapsamı ülkemiz için ürkütücü görünmekte” dedi. TOBB heyetiyle bölgeye gittiklerini belirterek, il ve ilçelerin durumunu yerinde gördüklerini hatırlatan Bahar, şunları dile getirdi:
“Depremi yaşamak, insanların yakınlarını kaybettiğini yüzlerinde, gözlerinde görmek, inanın gerçek bir şok. Aslında afeti yaşayan insanların gösterdikleri tepki de şu anda sadece bir şok. Bu psikoloji daha travmaya, depresyona ve çöküntüye dönüşecek. İnanın bunun gerçekleşeceğini görmek ayrı bir üzüntü kaynağı oldu. İlaveten bu demektir ki sadece yiyecek, giyecek ve barınmayla değil, psikoloji ve ruh hali ile de bölgemizle önemli bir yardımlaşmaya ihtiyaç duyacağız. Afet olduğu andan itibaren, bir yandan yasımızı tutarken, ilk saatlerden itibaren büyük bir refleks göstererek afet koordinasyon merkezimizi oluşturduk ve bölgeye yardım konusuna odaklandık.”
DEPREMZEDELERE PSİKOLOJİK DESTEK
Yapılan yardım çalışmalarını anlatan Bahar, maddi ve ayni yardımların yanı sıra, insanların ruhsal yaralanmalarına da merhem olmak istediklerini söyledi. Gerçekleştirdikleri işbirlikleriyle deprem bölgesinden gelen vatandaşları misafir eden otellerin personellerine, afetzedeler ile doğru iletişim nasıl olmalı? konulu, psikososyal destek, ruhsal ilkyardım eğitimleri vermeye başladıklarını bildiren Bahar, eğitimin bazı otellerde uzaktan-online yapılmasının gerektiğini açıkladı ve hazırladıkları eğitim videosunu talep eden tüm otellerle paylaştıklarını kaydetti.
“YARDIMLAR KISA SÜRELİ BİR KOŞU DEĞİL, UZUN BİR MARATON OLACAK”
Afet bölgesine yardımın kısa süreli bir koşu değil çok uzun zaman gerektiren bir maraton koşusu olacağını dile getiren Bahar, “Oradaki vatandaşlarımızın hayatı müreffeh hale gelene dek ilgi ve desteğimizi sürdüreceğiz. Bir tarafta bölgeye yardımların sürdürülmesi gerekirken, diğer taraftan da Antalya’ya gelen ailelerin ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyordu. Antalya’da otellerde, yurtlarda 150 bin civarında misafir bulunduğunu düşünüyoruz. Otellerimiz fedakârca ellerini taşın altına koyarak barınma dışında giyim ve yemek ihtiyacını da ücretsiz karşıladılar” diyerek başta TÜROFED ve AKTOB olmak üzere tüm konaklama derneklerine ve çalışanlarına teşekkür etti.
“OTELLER BU YÜKÜ UZUN SÜRELİ KARŞILAYAMAZ”
Mart ayından itibaren turizm sezonu hazırlıklarının başlayacağına dikkat çeken Bahar, “Özellikle küçük oteller bu yükü uzun süreli karşılayamaz. Bu nedenle geçici ağırlanan misafirlerimize daha uzun vadeli çözümler sunulması da büyük önem taşımakta. Şehrimizde özellikle normale dönmemiz, afet bölgesine yapılacak yatırımların ve maliyetinin karşılanması anlamında, çok önemli bir turizm girdisi sağlayacaktır. Zira turizm gelirleri ülkemizin en büyük katma değerlerinden bir tanesi” ifadelerini kullandı.
“ADIMLAR HIZLA ATILMALI”
Barınma sorununun önümüzdeki süreçte en önemli problemlerden biri olacağı uyarısında bulunan Bahar, “Antalya’daki göçe büyüteçle bakılmalı, bu konudaki adımlar hızla atılmalı. 400-500 bin ev en az 1 buçuk - 2 milyon kişinin barınması demektir. Bölgenin boşalması düşünülemez, barınma ve yaşama koşullarını hızla sağlamamız zorunlu. Özellikle Antakya ve Adıyaman büyük bir yıkımla karşı karşıya kalmış durumda. Antakya’nın ve diğer il ve ilçelerimizin, hızla yeniden kurulması, ayağa kaldırılması, hayatın deprem öncesinden daha güçlü bir şekilde sürdürülmesi, Cumhuriyetimizin 100. yılında hepimizin görevi, sorumluluğu ve onurudur” diye konuştu.
“DEPREME HAZIR OLMADIĞIMIZ AÇIK, DEPREM SENARYOLARI VE ACİL MÜDAHALE EYLEM PLANLARI OLMALI”
“Elbette deprem bölgesine ve vatandaşlarımıza yardımla birlikte ele almamız gereken başka konular da bulunmakta. Hayatını, yakınlarını ve evlerini kaybedenlere karşı borcumuz, bu yıkımda ihmal ve sorumluluğu bulunanların hesap vermesidir. Ülke olarak bu depreme hazır olmadığımız, gerekli hazırlığı yapamadığımız da çok açık” diyen Bahar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Artık depremlerden ders alma ve hazırlanma meselesi her depremde bir ay konuşulup sonra unutulan bir mesele olmaktan çıkacaktır diye düşünüyorum. Türkiye gibi bir ülkede her bölge için deprem senaryoları ve acil müdahale eylem planları var olmalı. Deprem nerede olursa olsun, örneğin ben ATSO başkanı olarak ilk saatte ne yapacağımı önceden bilmek durumundayım. Her ilçe ve mahallenin arama-kurtarma ekipleri, müdahale teçhizatı, çadırı, battaniyesi her zaman hazır tutulmalı.”
“BÜYÜK YIKIMLARDA AFAD’IN HER NOKTAYA YETİŞMESİ MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR”
Dünyada pandemi, seller, kuraklık gibi afetler dönemine girildiği için dirençli şehirler, dirençli işletmeler çağının da başladığını söyleyen Bahar, şunları dile getirdi:
“Bu deprem, sivil toplumun hazır ve güçlü olmasının önemini ortaya koymuştur. Çünkü büyük yıkımlarda AFAD gibi bir kurumun her şeyi yapması, her noktaya yetişmesi mümkün görünmemekte. Yüzbinlerce kişilik bir arama-kurtarma ordusu sürekli, kadrolu ve maaşlı olarak çalıştırılamaz. Dünyanın her yerinde arama-kurtarma gönüllüleri bulunmakta. Türkiye’ye gelen yabancı ekiplerin büyük bir kısmı da, gönüllü kurtarma görevlisidir. Ülkemizde de AKUT gibi kuruluşlar önemli ve değerlidir. Bu kuruluşlarımızı güçlendirme yoluna gitmeliyiz. Biz kendi güç ve vizyonumuzla gideceğiz. Kurum olarak bu depremden ders alacak ve bu konuda yeni çalışmalar başlatacağız. Antalya, hatta Batı Akdeniz Sivil Toplum Koordinasyon Kurulu oluşumuyla afetlerde müdahale için acil eylem ve yardım koordinasyon sistemini kurmak istiyoruz. Sivil arama-kurtarma ekipleriyle bir araya gelerek bu alanda hazırlıklarımızı geliştireceğiz. ATSO Eğitim Birimi koordinasyonunda üyelerimize ve halka dönük eğitimleri de, gerçekleştirmek istiyoruz.”
“BÜYÜK BİR UTANÇ KAYNAĞI”
İnşaatların ve binaların durumlarının da konuşulması gerektiğini söyleyen Bahar, “Bütün dünya basını, Türkiye’de depremin neden bu kadar ölümcül olduğunu sormakta ve Türkiye’de inşaat için gerekli kurallara uyulmadığını yazmakta ve söylemektedir. Bunun ülkemiz adına büyük bir utanç kaynağı olduğunu düşünüyorum. Bataklıktan kurutulmuş zeminlere şehirler kurulması ve binaların dayanıksız bir şekilde inşa edilmesi aslında gerçek bir suçtur. Baştan sona tüm sorumluların hesap vermesi, bir daha bu suçun işlenmemesi anlamında en önemli caydırıcı sebep olacaktır” dedi.
“İMAR PLANLARI ANAYASA GİBİ KORUNMALI”
İmar planlamasının uzağı gören bir zihniyetle gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Bahar, “Şehirlerimizin, uzun vadeli, değiştirilemez 20 - 50 yıllık imar planları olmalı. Bu planlar tüm paydaşlarla, ortak akılla, uzağı görebilen bir zihniyetle yapılmalı. Belediyeler bu imar planlarını anayasa gibi korumalı. Bu gerçekleştirilebilirse ne çürük zeminde çürük bina, ne imar rantı ne de böyle büyük yıkımlarla karşılaşmayız. Ancak bunun için, alan, bilim, nitelikli insan gücü gibi birçok şeye sahipken, ne yazık ki anlayış, kararlılık ve birlikte çalışma kültürüne sahip değiliz” diye konuştu.
“MESLEK ODALARINA DAHA ETKİN ROLLER VERİLMELİ”
İmar kurallarının dışında bina yapılamayacağını vurgulayan Bahar, “Hiçbir yüklenici, yetkili kişi ve kurumların bilgisi olmadan imar kurallarının dışında bir bina yapamamalıdır. Yerleşimin kentsel donatı alanları, kat izinleri, zemin etüdü gibi birçok teknik konuda belediyelere çok büyük iş düşmekte. İmar ve deprem yönetmeliklerine bağlı olarak, yapılması gereken binalarımız hukuki ve teknik olarak uygulamaya ne kadar bağlı kaldı? bunların sorulması ve sorgulanması gerekmekte. Türkiye’deki meslek odalarımıza daha etkin roller verilmeli, görüşleri önemsenmeli ve denetleyici rolleri kanunla sabitlenmeli” açıklamasında bulundu.
“BU DEPREM MİLAT OLMALI, ANTALYA DEPREM MASTER PLANI HIZLA TAMAMLANMALI”
Antalya’da da afetlere hazırlığın daha ileri bir noktaya taşınmasının zamanı olduğunu vurgulayan Bahar, “Deprem Master Planı çalışması hızla tamamlanmalı. Bu çalışma beklenmeden bütün binaların zemin etütleri ve dayanıklılık testlerinin yapılması da sağlanmalı. Bazen panik yaratmayalım gibi gerekçelerle bu konu konuşulmamakta. Ancak deprem sadece Türkiye’nin riski değil, Yunanistan, İtalya, İspanya, Hırvatistan, Girit, Rodos, Tunus gibi her yerde deprem riski bulunmakta. Önemli olan hayati tedbirleri alabilmek. Bu deprem Türkiye için bir milat olmalı, gerekli tüm tedbirler hızla alınmalı” dedi.
DEPREM BÖLGESİNDEKİ SANAYİ TESİSLERİNE DİKKAT ÇEKTİ
Deprem bölgesindeki sanayi tesislerinin de zarar gördüğüne dikkat çeken Bahar, son olarak şunları dile getirdi:
“Deprem bölgesinin Türkiye ekonomisindeki payı yüzde 10-15 arasında. Gaziantep, Kahramanmaraş sanayi sektörleri ihracatımız açısından çok önemli bir bölgedir. Bölgede organize sanayi bölgeleri ayakta kalabilmişlerdir. Gaziantep’te üretim başlamıştır ancak Kahramanmaraş, Hatay’da sanayi tesisleri maalesef zarar görmüş durumda. Can kayıpları, enkaz çalışmaları ve göçler nedeniyle, üretim, tedarik zinciri ve iş gücü zinciri maalesef kırılmıştır. Devletimiz ekonomik bazı önlemleri almakta ve bunları gün ve gün açıklamakta. Ancak, bölgede döngüsünü kaybeden ekonomi, çok daha büyük önlemlere ihtiyaç duymakta. Barınma sorunlarının çözümünden sonra bölgeye dönüşü hızlandırmak için istihdam, yatırım ve 6. bölge gibi çok kapsamlı bir teşvik paketinin devreye girmesi ve bunun için hiç zaman kaybedilmemesi ülkemiz ve bölge için çok önemli. Bir kez daha söylemek istiyorum ki kaybettiğimiz canlar geri gelmeyecek, bu acının telafisi olmayacak. Ancak hiç olmazsa bölge halkının desteklenmesi ve şehirlerimizin ayağa kaldırılması bir nebze olsun acıyı dindirecektir.” HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim