"EXPO kamusal alan olarak kalmalı"
EXPO alanındaki parsellerin satışa çıkarılmasına tepkisini meclis kürsüsünden dile getiren ATSO Başkanı Ali Bahar, "EXPO alanının tamamı, hiçbir firmaya satılamayacak kadar stratejik bir alandır" diyerek, kamusal alan olarak kalması gerektiğini vurguladı. Bahar, EXPO alanı için ellerini taşın altına koymaya hazır olduklarını bildirdi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Ağustos ayı olağan meclis toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda finansmana erişim, vize sorunu, mal ve hizmet ihracatı, orta vadeli program konusundaki talep, öneri ve beklentileri dile getiren ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, geçtiğimiz günlerde satışı gündeme gelen EXPO 2016 alanıyla ilgili de meclis kürsüsünden değerlendirme yaptı. Alanın stratejik konumuna dikkat çeken Bahar, kamusal alan olarak kalması gerektiğinin altını çizdi. Alanda yapılması gerekenlerle ilgili de önerilerde bulunan Bahar, ellerini taşın altına koymaktan çekinmeyeceklerini söyledi. 2023 yılı kuaför ve güzellik salonları azami fiyat tarifesi ile katkısız ekmek fiyatının 7 Lira 50 kuruş olarak onaylandığı toplantıda meclis üyeleri de sektörleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Üyeler EXPO alanı konusunda başkan Bahar’a destek verdi.
ALTUNPINAR'I ANDILAR
Toplantının açılışını gerçekleştiren ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden ATSO Meclis ve eski Yönetim Kurulu Başkanı Tunay Altunpınar'a rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi. Altunpınar'ın kente, ATSO'ya ve iş dünyasına çok fazla katkısı olduğunu söyleyen Öztürk, meslek yaşamında örnek aldığını kaydetti. Meclis konuşmasına Altunpınar’a rahmet dileyerek başlayan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar ise, "Tunay Başkanı hayırla ve özlemle anıyorum, ailesine ve sevenlerine de başsağlığı diliyorum" dedi.
"SORUN DAHA DA BÜYÜMEDEN KONTROL ALTINA ALINMALI"
Temmuz ayı meclis toplantısında vergi artışları ve zamların iş dünyasını çok zora soktuğunu, artan fiyatların iç talepte sert bir yavaşlamaya neden olacağını, bunun hem vatandaşları hem de iş dünyası için zor bir süreç olacağını ifade ettiğini hatırlatan Bahar, "Son 2 yılda yapılan ekonomik politikalardan dönülmesinden de memnun olmakla birlikte, bu dönüşümün biraz daha zamana yayılmasının faydalı olacağını, daha yumuşak bir geçiş istediğimizi dile getirmiştim. O günden bu yana pek çok STK Başkanı, iş dünyasının farklı temsilcileri de benzeri sıkıntıları gündeme getirdiler" dedi. Ankara’da yapılan Ekonomi Şurası'na katılan Türkiye genelindeki 365 oda başkanının da en çok dile getirdiği konunun bu olduğunu aktaran Bahar, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun da gündeme taşıdığı ilk sorununun finansmana erişim olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanların, 1-2 ay içinde finansmana erişim sorunun çözüme kavuşacağını söylediklerini dile getiren Bahar, "Umuyoruz ki piyasadan gelen bu uyarılar dikkate alınır ve sorun daha da büyümeden kontrol altına alınır" şeklinde konuştu.
"VİZE ZULMÜNÜN ACİLEN BİTİRİLMESİNİ BEKLİYORUZ"
Avrupa Birliği (AB) ile yaşanan vize sorununa değinen Bahar, bu sorunun acilen ve öncelikli olarak çözülmesini istediklerini kaydetti. AB ile vize sorunu yaşamayan veya yaşamayan ülkelere gösterdiği harita üzerinden dikkat çeken Bahar, "Peru vizesiz AB’ye girebiliyor, Gürcistan aynı şekilde, Venezuela keza aynı şekilde. Nasıl oluyorsa, AB adayı olan ve hep gündeme getirdim, garabet haline gelmiş bir 'Gümrük Birliğine' taraf olan Türkiye’nin vatandaşları vize almak zorunda ve üstelik bunu da başaramıyor. İş insanları, ihracat yaptıkları müşterilerini ziyaret edemiyor, fuarlara katılamıyor. Hükümetimizden bu garabetin, bu zulmün bitirilmesi için acilen adımlar atmasını bekliyoruz. Kendilerinin bu konudaki çabalarını biliyoruz. Ancak bunun daha da birlikten güç doğar felsefesi ile artmasını istiyoruz" diye konuştu.
"ÇİN, KÜRESEL EKONOMİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK RİSKLERDEN"
Antalya'nın, mal ve hizmet ihracatı, tarımsal üretim, turizm sektörü ile Türkiye'nin en dışa açık ve küresel ekonomik gelişmelerden en çok etkilenen şehirlerin başında geldiğini söyleyen Bahar, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın önümüzdeki günlerde küresel ekonominin önündeki en büyük risklerden olacağına işaret etti. Çin’in dış ticaret performansının son 3 yılın en zayıf düzeyine indiğine dikkat çeken Bahar, "Hem ihracatta hem ithalatta sert düşüş yaşanıyor. Ülkede iç talep de oldukça yavaş seyrediyor. Fiyatlarda gerileme başladı. Yani enflasyon değil, deflasyondan bahsediyoruz. Gençlerde işsizlik oranı rekor düzeye yükselmiş durumda" diyerek Çin'de 2 yıldır inşaat şirketlerinin ya iflas ettiğini ya da devlet desteği ile ayağa kaldırıldığını ifade etti. Çin'de inşaat sektörüne yönelik güven azaldığı için konut fiyatlarının düşmeye başladığını ve bunun da büyümenin beklenenden daha fazla yavaşlayacağını gösterdiğini belirten Bahar, "Henüz sorunun büyüklüğünü tam olarak bilmiyoruz. Ancak yakın zamanda küresel ekonomideki en büyük risk şu anda buymuş gibi görünüyor" açıklamasında bulundu.
"KUR SEVDASINDAN VAZGEÇMELİYİZ"
"Antalya’nın 3 milyar dolara yakın mal ihracatı bulunmakta. 13 milyonu havayoluyla olmak üzere 15 milyona yakın yabancı ziyaretçimiz var. Hizmet ihracatında da çok güçlüyüz" diyen Bahar, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye genelinde ihracatçılarımızda gördüğümüz çok yanlış ve tehlikeli bir kur bilinci var. Ben buna kur sevdası diyorum. Peki nedir bu? 2021’de ihracat artacak diye döviz kurunun bilinçli olarak yükseltildiği bir süreç yaşadık. O günlerdeki 'rekabetçi kur' sloganını hepimiz hatırlıyoruz. Ne olacaktı? Kur yükselecek, Türk malları Dolar ve Euro bazında ucuzlayacak böylece ihracat artacaktı. Buna karşılık kur yüksek olduğu için yabancı mallar pahalılaşacak, ithalat azalacaktı. Böylece daha fazla ihracat, daha az ithalat yoluyla cari denge iyileşecekti. Dolar 2 ay içinde 9 liradan 18 liraya yükseldi ama artan ihracat değil, ithalat oldu. Kur geçişkenliği dediğimiz olgu ile enflasyon patladı. Maliyetler sıçradığı için hepimiz bunu ister istemez kendi fiyatlarımıza yansıtmak zoruna kaldık. Kurun yükselmesi ile ihracatın artması ilk bakışta akla uygun gibi görünse de bu son derece yanlış ve kısa vadeli bir bakış açısıdır. Zira Türkiye ihracattan kazandığı her 100 doların en az 65 dolarını, bu ihraç malını üretmek için ithalata vermek zorunda. Bizim bu anlayıştan uzaklaşmamız gerekiyor. Eğer bu yaklaşım doğru olsaydı, bütün ülkeler kendi paralarının değerini düşürmeye çalışırlardı. Bugün önde gelen ekonomilere bakıyoruz. Var mı öyle bir örnek? Olmadığını görüyoruz."
"YENİ ŞEYLER SÖYLEMELİ VE YAPMALIYIZ"
Türkiye'nin ihtiyacının katma değeri yüksek ihracat yapmak, yüksek teknolojili ürünü satmak olduğunu vurgulayan Bahar, "Türkiye ihracatında yüksek teknolojili ürünlerin payı yıllardan beri yüzde 3 civarında seyrediyor. Biz neden burada takıldık kaldık diye düşünmemiz gerekiyor. Ar-Ge’ye, inovasyona odaklanmamız gerekiyor. Teknolojiyi her alanda daha fazla kullanmamız gerekiyor. 800 yıl önce Mevlana 'Dün dünde kaldı cancağazım, bugün yeni şeyler söylemek lazım' demiş. Biz hala aynı şeyleri söylüyor, aynı şeyleri yapıyoruz. Aynı şeyleri yapıp, farklı bir sonuç bekleyebilir miyiz? Artık yeni şeyler söylemeli ve yeni şeyler yapmalıyız" ifadelerini kullandı.
UYARDI
Ekonomiye ilişkin öngörülerde bulunan Bahar, Bakanlar tarafından iç talebi kısıtlayıcı önlemler alırken yatırım ve ihracat finansmanı için bir sınırlama yapılmadığının dile getirildiğine işaret eden Bahar, "Bunun için müteşekkiriz. Ancak bizi iç piyasada zor günler beklerken, ihracat tarafı da pek parlak bir dönemden geçmiyor. Yani 'iç piyasadaki daralmayı, ihracatla telafi edelim' diyebileceğimiz bir dönemde değiliz. Dünya ithalatı çok zayıf seyrediyor. ABD ve AB öyle, şimdi Çin de buna ekleniyor. Yani, bu konjonktürde ihracat, iç piyasanın bir alternatifi değil. Bu nedenle iç talebi çok fazla yavaşlatmamak gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde önümüzdeki aylarda çok sayıda şirketin kapanmaya başladığını ve işsizliğin arttığını görme noktasında olabiliriz" diye uyardı. TOBB'un, Temmuz ayındaki açılan ve kapanan şirket verilerine dikkat çeken Bahar, "Temmuz'da kapanan şirket sayısı Haziran ayına göre yüzde 10.7 artarken, 2022’nin Temmuz ayına göre yüzde 30.3 artış gösterdi. Kapanan şirket sayısındaki bu sıçrama gelecek aylar için öncü bir göstergedir" dedi.
"İSTİKRARLI BİR EKONOMİ POLİTİKASINI ÖZLEDİK"
Ekonomi gündeminin çok sık değiştiğini belirterek, "Hepimiz istikrarlı, tutarlı ve kalıcı bir ekonomi politikasını özledik. Böyle bir arayış ve beklenti içindeyiz. Ülke olarak ekonomide yeniden bir atılım döneminin heyecanını yaşamak istiyoruz" diyen Bahar, "Ekonomi politikalarında tutarlılık ve devamlılığın makro finansal istikrar açısından taşıdığı önem hepimizin malumu. Artık Türkiye’nin çok kısa aralıklarla ekonomik model değiştiren bir ülke görüntüsünden çıkması gerekiyor" ifadelerini kullandı. Son haftalarda Cumhurbaşkanı Yardımcısı tarafından sürekli olarak Orta Vadeli Program çalışmalarının gündeme getirilerek istişare toplantıları gerçekleştirilmesini tebrik ettiğini belirten Bahar, asıl beklentilerinin bunların hayata geçirilmesi olduğunu söyledi. Hazırlanan orta vadeli planın disiplinli bir şekilde uygulanmasını beklediklerinin altını çizen Bahar, "Bu planın içinde kamuda tasarruf önlemlerinin mutlaka yer almasını ve israftan kaçınılmasını istiyoruz. Orta vadeli planın Türkiye’nin yeni ekonomi yol haritası olmasını ve bu kısır döngü sürecine bir daha geri dönülmemesini diliyoruz" dedi. Bahar, yapısal reformların hızla hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığını da sözlerine ekledi.
"YA KOBİ TANIMI GÜNCELLENMELİ, YA DA KOBİ ŞARTI ARANMADAN KREDİ VERİLMELİ"
2023 yılı itibariyle KOBİ tanımının güncellendiğini hatırlatan Bahar, şunları dile getirdi:
"Hepimizin en büyük ihtiyacı finansman ve Kredi Garanti Fonu (KGF) son yıllarda bu konuda işletmelerimizin sık sık başvurduğu bir kurum. KGF iki ana başlıkta kefalet sağlıyor. Birincisi özkaynak kefaleti. Bunu büyük oranda banka kredileri üzerinden sağlıyor. İkincisi ise Hazine destekli kefaletler. Bunlara işletmeler yoğun bir talep gösteriyor. Ancak özkaynak kefaletine yani banka kredileri üzerinden sağlanan kefalette durum tam tersi. Şu anda Kredi Garanti Fonu'nun 22 ayrı başlıkta açtığı 442 milyar liralık kredi limitinin 185 milyar liralık kısmı kullanılabilmiş durumda. 10 milyar liralık tarımsal üretim kredi destek paketinin sadece 10’da biri, 22 milyar liralık imalat sanayi kredi destek paketinin sadece yüzde 16’sı ve 9 milyar liralık yeşil dönüşüm kredi destek paketinin sadece yüzde 3’ü kullandırılmış durumda. Kredilere uygulanan faiz oranının düşük kalması, bankaların bu kredilerde çekingen davranmalarına yol açıyor. Genellikle firmalarımız 'limit yok' cevabıyla karşılaşıyor. Tabii bazı kredi başlıklarına da talebin yetersiz olduğunu da görüyoruz. Hal böyleyken, bir de bu kredileri talep edip, KOBİ tanımı sebebiyle, KOBİ’den büyük diye KGF'den faydalanamayan işletmelerimiz var. Ya KOBİ tanımı yeniden içinde bulunduğumuz enflasyon oranlarına göre güncellenmeli, ya da verilen krediler KOBİ şartı aranmaksızın verilmeli. Ancak bu şekilde açılan 22 başlıkta 442 milyarlık kredi yerini bulabilir, işletmelerimize de can suyu olabilir."
KKM'DEKİ GELİŞMELERE DİKKAT ÇEKTİ
Ekonomi yönetiminin Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasını sona erdirmek için düğmeye bastığına dikkat çeken Bahar, Merkez Bankası'nın 125 milyar dolara dayanan KKM’ye dönüşüm için getirdiği düzenlemeleri değiştirdiğine işaret etti. KKM’ye geçiş ve dönüşüm hedeflerinin kaldırıldığını söyleyen Bahar, "Bütün bankacılık sistemi içindeki toplam mevduatın yüzde 42’si yabancı para mevduatı, yüzde 32’si TL mevduatı ve yüzde 26’sı ise KKM hesaplarından oluşmakta. Önümüzdeki aylarda KKM’nin payı yavaş yavaş azalacak, kademeli olarak normale döneceğiz" diyerek önümüzdeki günlerdeki öngörülerini şöyle sıraladı:
"Bankalar paranızı TL’ye çevirin KKM yapın diye sürekli aramayı bırakacak. Bankalar artık normal TL mevduatı toplamak için yarışacak. Mevduat faizleri artmaya başlayacak. Mevduat faizi arttığı için kredi faizleri de yükselecek."
"EXPO ALANI SATILAMAYACAK KADAR STRATEJİKTİR"
ATSO olarak yaptıkları çalışmaları da anlatan Bahar, kent gündemine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Geçtiğimiz günlerde satışı gündeme gelen EXPO 2016 alanına dikkat çeken Bahar, şöyle konuştu:
"2016 yılında 500 milyon doların üzerinde bir yatırımla faaliyete geçen Antalya EXPO hakkında, Ağustos başında ilginç bir haber aldık. Antalya EXPO arazisinde 1 milyon 50 bin metrekarelik 4 parsel Özelleştirme İdaresi tarafından satışa çıkarıldı. EXPO alanı uluslararası kongre ve sergi merkezi olması, ülkemizin ve şehrimizin tüm dünyaya tanıtımı için kurulmuştu. Bugün 81 vilayete sorsak, hepsi kendi şehirlerinde böyle bir alana sahip olmak istediklerini söyleyecektir. Peki biz ne yapıyoruz? proje üretemedik, orayı değerlendiremedik, şehre katamadık, halkımıza sunamadık diye elimizden çıkarıyoruz. EXPO alanının tamamı, hiçbir firmaya satılamayacak kadar stratejik bir alandır ve kamusal alan olarak kalmalıdır."
"ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAKTAN ÇEKİNMEYECEĞİZ"
EXPO alanıyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a ilettiklerini aktaran Bahar, "EXPO alanı ile ilgili şehrin buraya bir proje üretmesi gerekiyor. Film platosu, sağlık turizmi alanı, bilişim vadisi, müze yaşam alanı gibi konuları tartışmalı, icraata geçilmeli ve alan şehre kazandırılmalı. Bu konuda da ilgili kurum ve kuruluşlarımızla, devletimizle ortak çalışmaya hazırız. Görev olarak görüyoruz ve elimizi taşın altına koymaktan çekinmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
"ŞİRKET KURARAK SATIN ALALIM" ÖNERİSİ
Başkan Bahar'ın EXPO alanıyla ilgili konuşmasına salondaki meclis üyelerinden destek geldi. Meclis üyelerinden birisi alanın şirket kurularak ATSO tarafından satın alınmasını önerdi. Bir başka üye ise, EXPO'nun bilişim vadisi olmasını hayal ettiklerini söyledi. EXPO'yu satın almak için oluşturulacak oluşumların içine girebileceklerini bildiren Başkan Bahar ise, alanın büyüklüğünün ve alanda yapılacakların finansal olarak ATSO'yu aşacağını ifade etti. Toplantıda hızla yeni yapıların yükseldiği ve çeşitli sorunların yaşandığı Altıntaş Mahallesi de uzun süre tartışıldı. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim