“Güvenli iş yerleri istiyoruz”
Uğradıkları şiddet sonrası hayatını kaybeden sağlık çalışanlarını anarak, sağlıkta şiddetin devam ettiğine dikkat çeken Antalya Tabip Odası, “Sağlıkta şiddete karşı etkili yasa, güvenli iş yerleri istiyoruz” pankartı açtı. Antalya Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Gülsün Gülay Yılmaz, “Artık şiddet doğuran sağlık sisteminde, güvensiz işyerlerinde çalışmak istemiyoruz. Birimizin daha aramızdan alınmasına tahammülümüz yok” dedi.
Antalya Tabip Odası tarafından, çalıştığı özel hastaneye elinde ekmek bıçağı ile giren erkek tarafından 6 yıl önce katledilen Doktor Aynur Dağdemir’in ölüm yıl dönümü nedeniyle “Dr. Aynur Dağdemir’i anıyoruz, sağlıkta şiddete karşı etkin yasa ve güvenli işyerleri istiyoruz” konulu basın toplantısı düzenlendi. Oda binasında gerçekleştirilen toplantıda açıklamayı okuyan Antalya Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Gülsün Gülay Yılmaz, sağlıkta yaşanan şiddete dikkat çekerek çözüm önerileri ve taleplerini sıraladı. Yılmaz, “Bir yandan kadına yönelik şiddete dur demek için İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken; diğer yandan hekime, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasaların çıkması için mücadele veriyoruz” şeklinde konuştu.
“SAĞLIKTA ŞİDDETİN EN CAN YIKICI NOKTASI”
Türk Tabipleri Birliği ile birlikte başlattıkları mücadele programı kapsamında her hafta ayrı bir talep ile seslerini yükselttiklerini söyleyen Yılmaz, “Ancak bu hafta bizler için ayrı bir öneme sahip. Samsun’da görev yaptığı esnada birlikte çalıştığı sağlık çalışanının eski eşi tarafından bıçaklanarak katledilen Dr. Aynur Dağdemir’in bugün aramızdan ayrılışının yıldönümü. Dağdemir, çalışma arkadaşını şiddetten korumak isterken öldürüldü. Bu olay, sağlıkta şiddetin ve kadına yönelik şiddetin en can yıkıcı noktasında duruyor” dedi.
“HEKİMLERİN YÜZDE 84’Ü HASTA VEYA YAKINI TARAFINDAN ŞİDDETE UĞRADI”
Dr. Edip Kürklü’nün, Dr. Göksel Kalaycıoğlu’nun, Dr. Ersin Arslan’ın, Dr. Kamil Furtun’un, Dr. Hüseyin Ağır’ın ve Dr. Fikret Hacıosman’ın da işyerlerinde uğradıkları şiddet sonrası hayatlarını kaybettiklerini hatırlatan Yılmaz, “Kayıplarımızın yanı sıra meslektaşlarımız işyerlerinde bıçaklı, silahlı, sopalı, oraklı, taşlı fiziksel saldırılara uğruyor. Klinikler ateşe veriliyor, her birimiz her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz. Yalnızca 2020 yılında, 12 bine yakın beyaz kod verilen sağlıkta şiddet olayı yaşanmıştır. Yaptığımız ankette hekimlerin yüzde 84’ü daha önce hasta veya yakını tarafından sözel ve fiziksel şiddete uğradığını belirtmiştir. Tüm bunlara rağmen hâlâ işyerlerimizde şiddetten koruyacak önlemler alınmazken, çıkarılan sağlıkta şiddet yasası algıyı yönetmeye çalışmak dışında bir işe yaramamıştır” diye konuştu.
“GÜVENLİ ÇALIŞMA ORTAMLARI OLUŞTURULMALI”
Hiçbir kamu kurumuna hatta alışveriş merkezlerine kontrolsüz girilemezken hastanelere akla gelebilecek her türlü zarar verici alet ile girilebilmesini kabul etmediklerini söyleyen Yılmaz, “Klinikler, yoğun bakımlar, acil servisler, ambulanslar, polikliniklerdeki fiziksel şartlar şiddetin önünü açmakta. Bu nedenle güvenli çalışma alanları oluşturulmasının ivedi gereklilik olduğunu ve bütün yöneticilere sağlık çalışanları için güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması konusunda sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz” açıklamasında bulundu.
“SİSTEMDEN NE HEKİM NE HEMŞİRE NE DE SAĞLIK ÇALIŞANI SORUMLU”
“Şiddete, yalnızca hastaneye başvuranlar tarafından değil ekranlardaki dizilerde, gazetelerdeki köşe yazılarında, politikacıların sözlerinde, idarecilerin baskılarında da tanıklık ediyoruz” diyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çıkarılan SABİM hattı ile de tüm hekimler Sağlık Bakanlığı tarafından psikolojik şiddete, ağır duygusal yüke maruz bırakılıyor. Acil asistanı olarak görev yaptığı sırada SABİM’e yapılan haksız başvurular gerekçe gösterilerek işyerinde sürekli mobbinge maruz kaldığı için canına kıyan Dr. Melike Erdem, ne yazık ki bu şiddetin en ağır göstergesi olmuştur. Görevini yaptığı sırada şiddete uğrayan hekimlerin şikayetlerine yönelik hiçbir adım atmayan yönetenler, gereksiz başvurular ile hekimler üzerinde baskı yaratmakta, hekimlerin saatlerini en basit şikayetlere cevap yazmakla harcatmakta. Üstelik şikayetlere konu olan sorunların tamamına iflas etmiş sağlık sistemi neden olmakta. Randevu alamayan, 5 dakikada bir muayene olmaya zorlanan, özel hastaneye başvurmak zorunda bırakılan, her sağlık başvurusunda cebinden parası alınan yurttaşlar sistemin tüm sorunlarını karşılaştığı sağlık personeline yansıtmakta. Halbuki sistemden ne hekim ne hemşire ne de sağlık personeli sorumlu. SABİM hatları ile sorumluluğu üzerinden alıp hekimlere atmak isteyenlere karşı hastalarımız da artık gerçekleri görmeli.”
“CAYDIRICI YASALARIN ÇIKMASI İÇİN MÜCADELE VERİYORUZ”
Sağlıkta şiddetin, genel şiddet ikliminden, siyasetçilerin şiddet üreten politikalarından ayrı düşünülemeyeceğini söyleyen Yılmaz, “Özellikle son yaşanan olaylarda erkek hastalar tarafından kadın sağlık çalışanlarına yönelik art arda gelen saldırılara tanıklık ediyoruz. Elbette bunların tesadüf olmadığını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilişkili olduğunu biliyoruz. Bir yandan kadına yönelik şiddete dur demek için İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken; diğer yandan hekime, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasaların çıkması için mücadele veriyoruz. Aynur Dağdemir’in cesaretli dayanışmasını büyütmek ve şiddeti bitirmek için birlikte mücadele ediyoruz. Hekimlerin gördüğü her şiddette, yaşamdan hoyratça koparılan her kadında yüreğimiz ve aklımızla söz veriyoruz. Artık şiddet doğuran sağlık sisteminde, güvensiz işyerlerinde çalışmak istemiyoruz. Birimizin daha aramızdan alınmasına tahammülümüz yok” diye konuştu.
ÖNERİ VE TALEPLERİNİ SIRALADI
Son olarak sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik öneri ve taleplerini sıralayan Yılmaz, “Sağlıkta şiddetin ana kaynağı olan neoliberal sağlık politikalarından derhal vazgeçilmeli. Sağlıkta şiddetin önlenmesi için Türk Tabipleri Birliği’nin önerileri çerçevesinde etkili yasa çıkarılmalı. Sağlık kurumlarında şiddeti önleyen fiziksel değişiklikler yapılmalı ve güvenli işyerleri oluşturulmalı. Tüm işyerlerinde kadına karşı şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulanmalı. İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe konup etkili bir şekilde uygulanmalı. İş yaşamında şiddet ve tacize karşı ILO 190 Sözleşmesi’nin imzalanmasını talep ediyoruz” dedi. HABER: YUSUF KATRAĞ
- Erbaş, Hacı Bayram Veli Camii’nde teravih namazı kıldırdı
- Otomobilin yan yattığı kaza anı kameraya yansıdı
- Samsun'da trafik kazası: 3 yaralı
- ABD'de düzenlenen yarışmada dünya 2.'si oldu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- Antalya’da hortum yıkıp geçti, evler ve seralar hasar gördü
- Rus turist fırtınanın oluşturduğu dev dalgalar arasında denize girdi, ceket giyenlere güldü
- Müezzin ve cemaati camiye sokmayan eli bıçaklı şahıs tutuklandı
- Isparta’da iki otomobil çarpıştı: 7 yaralı
- Antalya Büyükşehir, afet bölgesinde incelemelerde bulunup yardım eli uzattı
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim