Bugün 24 Kasım 2024 Pazar
  • Antalya10 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3005.985
    %0
  • Dolar
    34.5383
    %0
  • Euro
    35.9979
    %0
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“İklim değişikliği tarımı tehdit ediyor”
15 Mart 2021 Pazartesi 16:48

“İklim değişikliği tarımı tehdit ediyor”

İklim değişikliğinin tarım üzerinde çok büyük etkileri olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Barış Karapınar, 1 derecelik sıcaklık artışının ortalama yüzde 6 civarında verim kaybına neden olduğunu kaydetti. Karapınar, küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişik

İklim değişikliğinin tarım üzerinde çok büyük etkileri olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Barış Karapınar, 1 derecelik sıcaklık artışının ortalama yüzde 6 civarında verim kaybına neden olduğunu kaydetti. Karapınar, küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişikliğinin tarımı tehdit ettiğini vurguladı.

 

Antalya Ticaret Borsası’nın başkanlığını yürüttüğü Antalya Tarım Konseyi (ATAK) tarafından Koronavirüs salgını nedeniyle online olarak düzenlenen tarım sohbetlerinin üçüncüsü gerçekleştirildi. “Antalya’da İklim Değişikliği Etkisinde Tarımda Yenilikçi Yaklaşımlar ve Teknoloji Kullanımı”nın konuşulduğu, gazeteci Umut Özdil moderatörlüğünde gerçekleştirilen programın konuşmacı konukları Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan ile Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Ekonomi ve Yatırım Danışmanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Karapınar oldu. İklim değişikliğinin tarımı tehdit ettiğini kaydeden Karapınar doğa merkezli çözümlere gidilmesi gerektiğini vurgularken, Türkiye’nin tarım sisteminin verimsiz olduğunu dile getiren Özertan ise, verimin nasıl artırılacağına bakılması gerektiğini söyledi.

umut-ozdil.jpg

“10 KİŞİDEN 7’Sİ ÖNEMSENMESİ GEREKTİĞİ GÖRÜŞÜNDE”

Yapılan bir araştırmaya göre, dünyadaki her 10 kişiden 7’sinin küresel iklim değişikliği ve etkilerinin COVID-19 kadar önemsenmesi gerektiği görüşünde olduğunu belirten programın moderatörü gazeteci Umut Özdil, bu konudaki farkındalığın arttığını dile getirdi. Küresel iklim değişikliğinin tahmin edilemeyecek ve uyum sağlanamayacak bir düzeye geldiğini söyleyen Özdil, “Bizim ulusal, uluslararası ve bölgesel, hatta yerel ve bireysel olarak bu etkilere uyum sağlamamız lazım ki yaşamımızı sürdürebilelim” dedi.

 

“EN ÇOK SICAKLIK ARTIŞI SON 20 YILDA OLDU”

Dünyanın sıcaklık eğiliminde 1880’den bu yana aradan geçen 140 senede en yüksek sıcaklığın son 20 yılda kaydedildiğini ifade eden Doç. Dr. Barış Karapınar ise, “2020 yılı kayıtlara geçmiş rekor sıcaklığın yaşandığı bir dönem oldu. Bunun en temel nedeni insan kaynaklı sera gazları. Sıcaklıkların artmasıyla birlikte biz buna sadece küresel ısınma demiyoruz. İklim değişikliği diyoruz. Çünkü, sıcaklıkların artması bütün sistemin dengesini değiştiriyor” diye konuştu. 1880’lere göre aşırı iklim olaylarında yüzde 300’lük artış olduğunu bildiren Karapınar, “Küresel iklim değişikliğinin etkileri artmaya devam ederken, bu etkilerin neden olduğu hasarlar da artıyor. Hepimizin konuştuğu iklim değişikliğinin nedeni yaklaşık 1 derecelik sıcaklık artışı. 1880’lere göre ortalama 1.2 derece sıcaklık artışı gözlemlendi. Bu bütün sistemin dengesini bozuyor ve yaşadığımız sorunlara neden oluyor” açıklamasında bulundu.

baris-karapinar.jpg

“SICAKLIK ARTIŞINA KARŞI HAZIR DEĞİLİZ”

Uzun vadede 3-4 hatta 5 derecelik sıcaklık artışıyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyen Karapınar, bu sıcaklık artışına karşı hazır olmadığımızı dile getirdi. 2050 yıllarına kadar 3 derecelik ortalama sıcaklık artışı beklendiğini kaydeden Karapınar, karasal alanlarda daha yoğun sıcaklık artışlarının beklendiğini ve 5-6 dereceyi bulabileceğini açıkladı. Yaz aylarında 10 dereceye varan aşırı sıcaklık beklentilerinin söz konusu olduğunu dile getiren Karapınar, “1 derecelik artışa bile hazır değilken gerisini siz düşünün” diye konuştu.

 

“TARIM SEKTÖRÜ DOĞRUDAN ETKİSİ ALTINDA”

İklim değişikliğinin dünya genelinde hissedilen ve yaşanan büyük bir sorun olduğuna dikkat çekerek, sıcaklık artışlarının yarattığı mevsimsel değişikliklere işaret eden Karapınar, Türkiye’de 40 milyon hektarlık alanda 4 milyondan fazla insana iş imkanı sağlayan tarım sektörünün de iklim değişikliğinin doğrudan etkisi altında olduğunu söyledi. Dengenin bozulmasıyla hasarın da arttığını belirten Karapınar, “4 milyondan fazla tarımda çalışan insan ve 40 milyon hektar tarım arazisi iklim değişikliğinin tehdidi altında” dedi.

 

1 DERECELİK SICAKLIK ARTIŞIYLA YÜZDE 6 VERİM KAYBI

Sıcaklık artışının özellikle tahıl ürünlerinde yoğun verim kaybına neden olduğu uyarısında bulunan Karapınar, “1 derecelik sıcaklık artışı, ortalama yüzde 6 civarında verim kaybına neden oluyor. 3 derece sıcaklık artışında verim kaybının ne seviyede olacağını tahmin edin” diye konuştu. Verimin düşmesiyle fiyatların da artacağına işaret eden Karapınar, “İklim değişikliğiyle birlikte bitkilerde görülen hastalık ve zararlı sayısında da artış olacak. Ürün verimliliği ve fiyatlardaki dalgalanma, üretici için ciddi sorun olacak. Dövizle birlikte fiyatlardaki dalgalanma büyük sorun. 3 ay sonra ürünü kaça satacağını bilememe büyük sıkıntı. Gelişmiş ülkelerde risk azaltma yöntemleri var. Bizde de üreticinin korunması ve kurumsal yapıların bunu desteklemesi lazım” açıklamasında bulundu. Antalya’da sebzede yüzde 3 civarında verim kaybı beklendiğini de kaydeden Karapınar, tarımsal altyapının iklim değişikliğine hazır olmadığının altını çizerek doğa merkezli çözümlere gidilmesi gerektiğini vurguladı.

 

“ÇİFTÇİNİN EĞİTİMİ ÇOK DÜŞÜK”

İyileştirmelere gidilebilmesi için tarımın yapısının iyi bilinmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Gökhan Özertan ise, Türkiye’deki tarımsal yapıda üreticilerin çeşitli alanlarda desteğe ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Büyüklerden görüldüğü şekilde üretim yapıldığına dikkat çeken Özertan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir bilgi, birikim, deneyim, tecrübe elbette var. Türkiye 12 bin senedir tarımın yapıldığı bir yer. Bizim bir birikimimiz, bir hazinemiz var ama öbür tarafta dünya çok hızlı değişiyor. Ülkemizde çiftçi eğitimi düşük seviyede. Normal eğitimi çok düşük. Ortalama ilkokul mezunu ama ayrıca mesleki olarak veyahut uygulamalı eğitim diyebileceğimiz alanlarda da üretilen bilgiyi çiftçiye aktarmada çeşitli zorluklar yaşıyoruz. Yayımda zorlanıyoruz. Bunların yanında finansal okur yazarlık seviyesi ülke genelinde çok düşük. Tarım sektöründe daha da düşük. Çok vizyoner, istisnai çiftçiler var ama önemli bir grup çiftçi düşük eğitim seviyesinin getirdiği düşük finansal okur yazarlığa sahip. En temel gelir-gider hesaplarını dahi yapmada zorluk çekiyorlar.”

untitled1-copy.jpg

“TÜRKİYE, DÜNYANIN YÜZDE 1’İ”

Teknolojinin bir araç olduğunu belirterek tarımdaki teknoloji kullanımına dikkat çeken Özertan, “Artık pilot uygulama dönemi bitti. Dünyanın her yerinde gelişmiş olan ülkeler somut, hayata geçen projelere başlamış durumda. Çok hızlı giden bir dünya var. Biz bu dünyanın neresindeyiz ve neresinde olmak istiyoruz? Bunları cevaplamamız gerekiyor. Genel rakamlarla Türkiye, dünyanın yüzde 1’i. Dünyanın ekonomik üretiminin yüzde 1’i Türkiye’de. Dünyanın tarımsal üretiminin de yaklaşık olarak yüzde 1’i. Hacim olarak, Avrupa ülkeleri arasında tarım ekonomisi olarak en büyük ülkeyiz. Dünyanın ilk 10 ülkesinden biriyiz ama rakamlar bizi bazen yanıltıyor” ifadelerini kullandı.     

 

“VERİMSİZ TARIM SİSTEMİMİZ VAR”

Türkiye’nin verimsiz bir tarım sistemi olduğunu dile getiren Özertan, “Verimi nasıl artırırız buna bakmalıyız. Türkiye’deki seraların yüzde 90’ından fazlası naylon sera. Bu çeşitli problemler yaratıyor. İklim değişikliği örtü altını etkilemeyecek gibi varsayımlarda bulunuluyor ama kuvvetli bir hava olayı olduğunda üreticinin bütün emeği, maddi manevi bütün yatırımları uçup gidiyor. İstisnasız her sene bunu yaşıyoruz” diye konuştu.

untitled-1-coy-002.jpg

“YAPISAL SORUNLARIMIZI ÇÖZMELİYİZ”

Artan dünya nüfusunun, aşırı iklim olaylarının hem sıklığında hem de şiddetinde yaşanan değişikliklerin üretim üzerinde baskı oluşturduğunu kaydeden Özertan, “Türkiye olarak sermayeyi yedik. Artık yapısal problemlerimizi çözmek zorundayız. Türkiye tarımının problemleri kapsamında hem iş gücünde hem de arazi veriminde zorlanıyoruz. Çiftçi yeteri kadar para kazanmıyor. Tarımda örgütlenme zayıf. Kırdan kente göçle bir türlü başa çıkamıyoruz. 1973’deki Kalkınma Planı, verimsizliği, örgütlenmeyi, finansmana erişimde zorluğu ve kırdan kente göçü söylüyor. 50 senedir biz aynı problemleri çözmeye çalışıyoruz. Değişime önayak olacaksak vizyoner ve yapıyı iyileştirmeye yönelik olması lazım” dedi. HABER: YUSUF KATRAĞ

Bu haber toplam 1979 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim