“İklim krizini ciddiye almak zorundayız”
ASMO tarafından düzenlenen Küresel İklim Değişikliğinin Ekonomiye ve Mali Müşavirlik Mesleğine Etkileri konulu panelde konuşan Gazeteci Celal Toprak, iklim değişikliği ve sıcaklığın artması nedeniyle yaşanabilecek felaketlere dikkat çekerek, “Çocuklarımıza daha iyi bir dünya bırakmak için iklim krizini ciddiye almak zorundayız” dedi.
Antalya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMO) tarafından, Küresel İklim Değişikliğinin Ekonomiye ve Mali Müşavirlik Mesleğine Etkileri konulu panel düzenlendi. TÜRMOB Genel Sekreteri Yahya Arıkan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin konuşmacıları gazeteci Celal Toprak, Galatasaray Üniversitesi İİBF Dekanı Prof. Dr. Volkan Demir ve Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver oldu. İklim değişikliği ve sıcaklık artışından dolayı yaşanabilecek felaketlere dikkat çeken konuşmacılar, yapılan çalışmalara işaret ederek iklim değişikliği konusunun ciddiye alınmak zorunda olduğunu vurguladı.
"ÇEVRE VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BİZİ YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR"
Muhasebe camiasının, muhasebeye, deftere, vergiye endeksli bir camia olmaması gerektiğini söyleyen panelin moderatörü TÜRMOB Genel Sekreteri Yahya Arıkan, "Çevre de iklim de bizi çok yakından ilgilendiriyor. Bunu Türkiye'de de en iyi yaşayanlar bizleriz" dedi. Çevre muhasebesi ve iklim değişikliklerinin TÜRMOB'un gündeminde olduğunu bildiren Arıkan, bu konularda dünyadaki gelişmeleri web sayfasından sunmak için çalıştıklarını açıkladı. Dünyanın iklim değişikliğini ve karbon muhasebesini konuştuğuna dikkat çeken Arıkan, bu konuda mali müşavirlere çok önemli görevler düştüğünü söyledi.
"ÇOCUKLARIMIZ HESAP SORACAK"
Geleceğin muhasebesinin içerisinde iklim krizinin de olması gerektiğini belirten Gazeteci Celal Toprak ise, "Bu panel çok önemli bir başlangıç" dedi. Değişik şehirlerde 15 yıldır küresel iklim değişikliğiyle ilgili kurultaylar yaptıklarını bildiren Toprak, kurultaylarda 800'e yakın gazetecinin konuştuğunu, 3 bin 500'e yakın bilim insanın geldiğini söyledi. Dünyanın haliyle ilgili gelecek nesillerin şimdiki nesilden hesap soracağına işaret eden Toprak, "Çocuklarımız dünya bu halde iken siz ne yaptınız? diye soracaklar. Söyleyecek bir sözünüz, yaptığınız bir girişiminiz olsun. Mutlaka muhasebenin içerisine iklim krizini koyun” ifadelerini kullandı.
"SURİYE'DEKİ İÇ SAVAŞIN NEDENİ KURAKLIK"
"Aranızda iklim krizi bize ne? diye düşünenleriniz olabilir" diyen Toprak, "Bugün Suriye'deki iç savaşın nedeni kuraklık. İnsanlar köylerden kentlere göç ediyor. Köyde birarada yaşayan insanlar şehirlere gelince paylaşmak zorunda oldukları daha az kaynaklar oluyor. Kıt kaynaklar nedeniyle birbirlerine düşme noktasına geliyorlar. O dönemde 1 buçuk - 2 milyon insanın şehirlere göç ettiği söyleniyor ve iç savaş çıkıyor. 5 milyonunun Türkiye'de olduğu söyleniyor. Neler başımıza geldi, hangi ekonomik ve sosyal boyutlu sıkıntıların gündeme geldiğini görüyoruz. En önemlisi göç eden insanların halini görüyoruz. Vatansızlığın insanları ne hale getirdiğini görüyoruz. Allah kimseyi göç etmek zorunda bırakmasın" açıklamasında bulundu.
"SIKINTI UZAK GİBİ GÖRÜNSE DE KAPIMIZI ÇALMIŞ DURUMDA"
İklim kriziyle ilgili ısınmanın konuşulduğuna dikkat çeken Toprak, "1 buçuk, 2 derecelik ısınma olursa ne olacağını hiç düşünüyor musunuz?" sorusunu yöneltti. Örnek veren Toprak, "Bengladeş'in yüzde 30'u sular altında kalacak. Bu 50 milyona yakın insanın göç etmesi anlamına geliyor. Refah seviyesi daha yüksek olduğu için göç doğudan batıya doğru oluyor. 40 milyon insanın Bengladeş'ten göç ettiğini ve bizim üstümüzden geçtiğini düşünün. Hepimiz silindir gibi eziliriz. Bu, belki 5-10 yıl içinde gerçekleşme ihtimali olan bir şey. Sıkıntı bize çok uzakmış gibi görünüyor ama kapımızı çalmış durumda" dedi.
"ANTALYA'DA ESKİSİ GİBİ TARIM YAPILAMAZ HALE GELECEK"
Isınmayla birlikte Antalya'da eskisi gibi tarım yapılamayacağının altını çizen Toprak, "Verimli toprakların verimliliği tartışılır hale gelecek. O zaman Karadeniz'e geleceksiniz. Karadeniz'e gelmek kurtuluş değil. Bir süre sonra oraya da gelecek. Antalya'daki tarımı, turizmi korumak için iklim kriziyle herkes daha fazla ilgilenmeli" açıklamasında bulundu.
"İKLİM KRİZİNİ CİDDİYE ALMALIYIZ"
Çocuklara daha iyi bir dünya bırakmak için iklim krizinin ciddiye alınması gerektiğini vurgulayan Toprak, "Bu anlamda COP'ta alınan kararları çok önemsiyorum. Belki bu sıkıntının en çok yansıyacağı ülkeler arasında değiliz ama dünyanın herhangi bir yerindeki sıkıntı sizi de buluyor" diye konuştu.
"GLASGOW, FİYASKODUR"
Paris İklim Anlaşması ve Glasgow Konferansı’nın sıkça konuşulduğuna işaret eden Prof. Dr. Volkan Demir ise, "Bana sorarsanız Glasgow fiyaskodur. Glasgow Konferansı, Paris İklim Anlaşması’nın ardından marjinal kararlar alalım diye gidilen bir yer ama hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Çünkü, Çin ve Hindistan şerh koydu. Çin'in son anda caymasıyla Glasgow'da bizim için çok önemli bir şey oldu. Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu kuruldu. Burada sürdürülebilirlik raporlamasını kim yapacak? Herkes uğraşıyor ama sonra bir kenara çekiliyorlar muhasebecilere kalıyor. Onu da biz yapacağız ama angarya olarak görmeyin" dedi.
"SICAKLIK ARTIŞI TARIMI DEĞİŞTİRECEK"
İklim değişikliği kavramının ilk kez 1992 yılında ortaya çıktığını belirten Demir, insanın bozduğu doğaya iklim değişikliği denildiğini söyledi. Gelişmekte olan ülkeler için yapılan küresel iklim değişikliğiyle ilgili uluslararası rapora dikkat çeken Demir, en çok etkilenecek ülkelerin Doğu Asya ülkeleri olduğunu açıkladı. Küresel sıcaklık artışının tarım alanlarında büyük değişim yaratacağını bildiren Demir, "Üretim kayıpları, sulama sorunları, su kaynaklarına erişim, yağış rejimlerinde yaşanan düzensizlikler ortaya çıkacak" şeklinde konuştu.
KÜRESEL ISINMANIN GETİRECEĞİ SONUÇLARA DİKKAT ÇEKTİ
Dünya Bankası raporuna göre su kıtlığının maliyetinin bazı bölgelerde 2050 yılına kadar çıktı düzeyinin yüzde 6'sına erişeceğini belirten Demir, "Bazı ülkeler Gayri Safi Milli Hasılası'nın yüzde 6'sını suya verecek. Bu önemli bir rakam" dedi. Küresel ısınmasının göçe neden olacağını da söyleyen Demir, göçle beraber işsizlik ve yoksulluğun da zincirleme olarak geleceğini kaydetti. İnsan sağlığına da etkisi olacağını belirten Demir, aşırı hastalıkların artacağına, yüzyıllardır ortaya çıkmayan virüslerin, salgınların çıkmaya başlayacağına dikkat çekti.
“TEMEL AMAÇ SICAKLIK ARTIŞINI FRENLEMEK”
Paris İklim Anlaşması’nın bir adım gerisinin 1987 yılındaki Montreal protokolü olduğunu hatırlatan Demir, ilk önce karbonla ilgili kısıtlamaların konuşulmaya başlandığını kaydetti. Montreal protokolüne Türkiye’nin 1991 yılında taraf olduğuna işaret eden Demir, 1997’deki Kyoto protokolüne dikkat çekerek bu protokolün gelişmiş ülkelere yükümlülük yüklediğini söyledi. Türkiye’nin de taraf olduğu ve 196 ülkenin katıldığı Paris İklim Anlaşması’nın küresel iklim değişikliği sıcaklık artışını frenlemek üzerine oluşturulduğunu açıklayan Demir, Anlaşmanın tüm ülkelere sorumluluk yüklediğine dikkat çekti. Demir, “Küresel ısınmayı insan olarak engelleyemeyeceğiz ama temel amaç bunu 2 derecenin altında tutmak. Eğer 2 derecenin üzerine çıkarsa berbat bir durum ortaya çıkacak” uyarısında bulundu.
“SICAKLIK ARTIŞI 2 DERECENİN ALTINDA TUTULMALI”
2050 yılına kadar sıcaklığın değişmesinin sonuçlarının çok fena olduğunu vurgulayan Demir, bir araştırmaya göre önlem alınmazsa sıcaklığın 3.2 derece artacağını, ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılası’ndaki gelir kaybının yüzde 18 olacağını ve bunun dünyanın 5’te birinin biteceği anlamına geleceğini açıkladı. Bir şeyler yapılırsa sıcaklık artışının 2.6’da durdurulacağını belirten Demir, bunun da dünyanın 6’da birinin gideceği anlamına geldiğini söyledi. Dünyaya en az zararı olan modelin çok fazla gayretle sıcaklığın 2 derecenin altında tutulması olduğunu kaydeden Demir, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Paris İklim Anlaşması’nın devamı niteliğinde olduğunu söyleyerek hedefin temiz hava, temiz su, sağlıklı toprak ve bio çeşitlilik olduğunu ifade etti.
“SINIRDA KARBON VERGİSİ OLACAK”
Avrupa Birliği ülkelerine mal satılırken sınırda karbon vergisi uygulanacağını hatırlatan Demir, muhasebecilerin sınırda karbon vergisiyle muhatap olacağını belirtti. Türkiye’nin ihracatının yüzde 45’nin Avrupa Birliği ülkelerine olduğuna işaret eden Demir, 2018 verileriyle ton başına 30 Euro, toplamda 1.1 milyar Euro’ya mal olacağını, 2021 verileriyle 4 ila 6 milyar Euro arasında bir maliyetin ortaya çıkacağını kaydetti. Karbon vergisinin çimento, otomotiv ve makine sektörlerinde olacağını bildiren ve dolaylı olarak tarım, ulaştırma sektörlerini etkileyeceğini açıklayan Demir, “Siz burada karbon ayak izini sıfırlayacak önlemleri almazsanız ihracata giden malınız sınırda karbon vergisine tabi tutulacak” dedi.
“ENTEGRE RAPORLAMA HAZIRLAMA UZMANLARI VE RAPOR DENETLEYİCİLERİ OLUŞACAK”
Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu tarafından finansal raporların yanı sıra sürdürülebilirliğe katkı, topluma katkı, sosyal fayda raporları gibi finansal olmayan raporların da isteneceğine işaret eden Demir, ilerleyen süreçte entegre raporlama hazırlama uzmanlarının ve entegre rapor denetleyicilerinin oluşacağını bildirdi.
“SICAKLIK ARTIŞI BERABERİNDE KURAKLIĞI GETİRİYOR”
İklim değişikliğinin ekolojik etkileri üzerine bir sunum gerçekleştiren Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver ise, çevre konusunda aksak ayak ilerlendiğini söyledi. Antalya’da bu yıl 44.1 derece sıcaklığın görüldüğüne dikkat çeken Ünver, Manavgat yangını döneminde bunun 47 derecelere kadar çıktığına işaret etti. Sıcaklık artışlarının beraberinde kuraklığı getirdiğini vurgulayan Ünver, bundan tarım alanları, göllerin ciddi derecede etkilendiğini söyledi.
“YAŞAM ALANLARIMIZI YOK EDİYORUZ”
Türkiye tarihinin en büyük orman yangınının Manavgat’ta yaşandığını hatırlatan Ünver, dünyanın çeşitli noktalarında aylarca söndürülemeyen orman yangınlarının meydana geldiğine dikkat çekerek, şunları dile getirdi:
“Bunların hiçbirisi tesadüf değil. Dünyanın dengesinde bir sorun var. Geldiğimiz noktada insanlar uzayı fethetmeye çalışıyor ama teknoloji çok ilerlemişken kendi topraklarınızdaki yangınları söndüremiyorsunuz. Kendi yaptığımız hatalarla ve doğal kaynaklarımızı hunharca kullanarak kendi yaşam alanlarımızı yok ediyoruz. Bunun farkında bile değiliz.”
“SON 30 YILI KRİZ OLARAK ADLANDIRIYORUZ”
İklim değişikliğiyle beraber aşırı yağışların ve hortumların da meydana geldiğini ifade eden Ünver, “Örneğin Antalya’da çok sayıda hortumlar yaşanmaya başlandı. 20 yıl önce burada hortum yılda 1 veya 2 kere olurdu. İklim değişikliğinde son 30 yılı kriz olarak adlandırmaya başladık. Dünya tarihinde 3 bin yılda bir ciddi sıcaklık değişimleri oluyor ama biz 3 bin yıllık süreyi 100 yılda yaşamaya başladık” dedi.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN SEBEBİ SERA GAZI”
İklim değişikliğinin sebebinin sera gazı olarak tanımlanan karbondioksit, metan, azot monoksitler ve hiydroflora karbonlar gibi gazlar olduğunu kaydeden Ünver, karbonun etkisinin çok fazla ve en fazla kirletici unsur olduğuna dikkat çekti. 1990 ila 2019 yıllarına bakıldığında Türkiye’nin sera gazı emisyon değerinin 220 milyon ton ile 506 milyon tona kadar çıktığını söyleyen Ünver, 30 yılda inanılmaz bir artış olduğuna işaret etti.
“2 MİLYONDAN FAZLA İNSAN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE BAĞLI AFETLERDEN ÖLDÜ”
1970 yılından 2019 yılına kadar iklim değişikliği nedeniyle insanların ne yaşadığını ortaya koyan rakamların önemli olduğunu söyleyen Ünver, “11 binden fazla hava, iklim ve su bağlantılı doğal afet kayda geçti. Bu afetlerde 2 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. 3 trilyon 600 milyar dolarlık ekonomik kaybın olduğu söylenmekte. Kayıpların yaklaşık yüzde 91’i gelişmekte olan ülkelerde yaşandı” dedi.
“KIYI KENTLERİ SULAR ALTINDA KALACAK”
İklim değişikliğinin sadece çevresel bir olay olmadığını vurgulayarak ekonomik ve hayatı etkileyen bir durum olduğunu söyleyen Ünver, kentleri ciddi etkilediğini, deniz seviyelerinde yükselmeler olacağını ve kötü senaryoların devam etmesi halinde yükselmenin 4 metrelere kadar çıkacağını, kıyı kentlerinin sular altında kalacağını kaydetti.
“SUYU VERİMLİ KULLANMAK ÖNEMLİ”
Antalya’nın su konusunda sıkıntı yaşamayan bir kent olduğunu dile getiren Ünver, suyu verimli kullanmanın önemine dikkat çekti. Kaynaktan alınan 100 litre suyun musluğa gelinceye kadar 35 litreye düştüğünü söyleyen Ünver, bu kayıp kaçağın ciddi olduğunun altını çizdi.
“SORUMLULUKLARIMIZ VAR”
İklim değişikliğinin göçe neden olduğuna da değinen Ünver, 2020 yılında 94 farklı ülkeden 25 milyon kişinin iklim değişikliği nedeniyle göç ettiğini söyledi. Dünya Bankası’nın çalışmasına göre 2050 yılına kadar 140 milyon kişinin, yaşadığı topraklardan göç etmek zorunda kalacağını bildiren Ünver, “İklim değişikliği sağlık, hizmet, ekonomi tüm yaşamı etkileyen bir yapı. Bundan sonra hem bireysel olarak hem çalıştığımız kurumlarda hem de yaşadığımız ülkede ve tüm dünyada buna göre yapılanmak zorundayız. Bireysel olarak da sorumluluklarımız var” açıklamasında bulundu. Panel, konuşmacılara günün anısına teşekkür plaketi verilmesiyle son buldu. HABER: YUSUF KATRAĞ
- Erbaş, Hacı Bayram Veli Camii’nde teravih namazı kıldırdı
- Otomobilin yan yattığı kaza anı kameraya yansıdı
- Samsun'da trafik kazası: 3 yaralı
- ABD'de düzenlenen yarışmada dünya 2.'si oldu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- Rus turist fırtınanın oluşturduğu dev dalgalar arasında denize girdi, ceket giyenlere güldü
- Müezzin ve cemaati camiye sokmayan eli bıçaklı şahıs tutuklandı
- Isparta’da iki otomobil çarpıştı: 7 yaralı
- Antalya Büyükşehir, afet bölgesinde incelemelerde bulunup yardım eli uzattı
- Antalya’da hortum seraları vurdu
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim