Mermer ocağı isyanı
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Manavgat’ın Beşkonak Köprülü Kanyon Kırkkavak Mahallesi’nde özel bir firmaya verilen 12.23 hektarlık mermer ocağı izni, bölge sakinlerini ve kent dinamiklerini harekete geçirdi. Turizm, tarım, hayvancılık açısından önemli, 500’e yakın endemik bitki türünün bulunduğu tarihi açık hava müzesi konumundaki bölgede mermer ocağının açılmasının büyük felakete yol açacağının altını çizen Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş, Antalya Barosu Başkanı Hüseyin Geçilmez ve Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, verilen izne isyan ederek yanlıştan dönülmesini istedi ve hukuki mücadelenin başlatılacağını bildirdi.
İçinde barındırdığı canlı varlığı, endemik bitki çeşitliliği ve ormanları ile Antalya’nın eşsiz doğa harikalarından biri olan, Köprülü Kanyon Milli Parkı’na da ev sahipliği yapan Manavgat’ın Beşkonak bölgesinde verilen mermer ocağı izni, tepkilere yol açtı. Köprüçay Irmağı üzerinde yapılan rafting sporu sayesinde her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan ve kısaca Beşkonak olarak bilinen bölgede verilen mermer ocağı izinleri bölgede tepkiyle karşılanırken, yöredeki köylerden biri olan Kırkkavak’ın hemen bitişiğinde verilen mermer ocağı izninin telafisi güç zararlara sebep olmadan iptal edilmesi gerektiğini vurgulayan Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş, Antalya Barosu Başkanı Hüseyin Geçilmez ve Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt ortak basın açıklaması yaparak süreci kamuoyu ile paylaştı. Uygun olmayan yerlerde verilen taş ve mermer ocakları iznine isyan eden başkanlar, Manavgat’ın tek yeşil kalan bölgesinde mermer ocağına karşı mücadele vereceklerinin altını çizerek, “Bu coğrafya sadece bizim değil. Gelecek nesle doğal haliyle aktarmak insanlığın borcu. Beşkonak’ın sahipsiz olmadığını Antalya’ya, Türkiye’ye ve dünyaya duyuracağız” dedi.
“YANGININ YARALARI SARILMADAN VERİLEN MERMER OCAĞI İZNİ BİZİ ŞAŞKINA ÇEVİRDİ”
Sadece üyelerine karşı değil, kente karşı da duyarlı bir STK olduklarının altını çizen Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş, “Üzülerek ifade ediyorum, son günlerde Manavgat’ın Beşkonak bölgesinde mermer ocağı izni verildiğini öğrendik. Türkiye tarihinin en büyük orman yangını Manavgat’ta meydana geldi. Daha yaralar sarılmadan 2021 yılının Kasım ayında sahanın mermer ocağına teslim edildiğini görmek bizleri şaşkına çevirdi. Üstelik dünyaca ünlük Köprülü Kanyon’da bunun gerçekleşmesi bizi daha da üzdü” diye konuştu.
“ASLA KABUL ETMİYORUZ”
Günde 10 bin kişinin geldiği turizm coğrafyasında mermer ocağına izin verilmesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Taş, “Bacasız sanayi dediğimiz, GSMH anlamında cari açığı kapatan bir turizmin olduğu bu bölgede, en çok seyahat edilen kentte mermer ocağı istemiyoruz. Köprülü Kanyon’da da bugüne kadar mermer ocağı hiç olmamıştır. Geçtiğimiz yıllarda Karadağ bölgesinde bölge halkının direnişiyle birisini iptal ettirdik. Bu son izin bizi hayretler içerisinde bıraktı. Tarımın, turizmin, hayvancılığın önemli olduğu bir coğrafyada, kekiğin, keçiboynuzunun dünyada birinci olduğu yerde, yeşilin altın dediğimiz konumda böyle bir mermer ocağı izni verilmesini asla kabul edemeyiz. Burada asla mermer ocağına izin verdirmeyeceğiz. Biz Bey dağlarının, Toros dağlarının delik deşik olmasını istemiyoruz. Güzel coğrafyamızı korumak ve gelecek nesillere aktarmak birey olarak, vatandaş olarak, gazeteci olarak, STK olarak boynumuzun borcu” ifadelerini kullandı.
“30 YILDIR TAŞ VE MADEN OCAĞI SORUNU YAŞIYORUZ”
Antalya’nın son 30 yıldır taş ve maden ocakları konusunda sorun yaşadığının altını çizen Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt ise, “Katma değer açısından tarım, turizm ve birçok alanda önemli olan kentimizde biyolojik çeşitliliğin, doğal değerlerin, çevrenin, insan yaşamının doğrudan etkilendiği bu olumsuzlukları izlemek bizleri rahatsız ediyor. Antalya gerçekten dünyaya açılan pencereyse, ulusal ve uluslararası düzeyde ev sahipliği yapıyorsa ve ekonomiyi tarım, turizmle ayakta tutuyorsa bu olumsuz uygulamaları daha çok düşünmeliyiz. Bunlar uygulanmalı mı, uygulanmamalı mı? Yetkililerin gözden geçirmeleri gerektiğine inanıyoruz” açıklamasında bulundu.
“UYGUN ALANLAR TERCİH EDİLMELİ”
Taş ve maden ocaklarını istemiyoruz yaklaşımında olmadıklarına dikkat çeken Kurt, şunları dile getirdi:
“Ekonomimiz açısından, kentsel gelişimimiz için, yaşamımız için gerekli bir malzeme. Alınması gerekir ama nasıl bir organize sanayi bölgesi oluşturuluyorsa, yerleşim yerleri belirleniyorsa, planlama yapıyorsa, taş ocaklarında da beğenen beğendiği, istediği yerden açmamalı. Herkes istediği yere taş ocağı açar oldu. Artık Antalya’nın genelinde, yaylalara kadar tüm doğal dengeler ve ekoloji tehlike altına girmekte. Ormanlar, doğal ve tarihi değerler öyle. Doğaya zarar ve hasar vermeyen belli bölgelerde taş ocakları bölgesi oluşturulabilir. Uygun alanlar tercih edilmeli. Şehrin orta yerinde, tarihi dokunun içerisinde, orman alanlarında, yaşam merkezlerinde, köylerde, kasabalarda insan yaşamını bile hiçe sayan bir yaklaşımla taş ve maden ocaklarının açılması son derece üzüntü verici.”
“ANTALYA ÖZEL BİR ŞEHİR”
Yöneticilerin halkın ve kent dinamiklerinin önerilerini dikkate alması gerektiğini vurgulayan Kurt, “Eğer her projeye insan odaklı bakıyorsak kente, ekonomiye zarar veren bu uygulamalara daha dikkatli bakmak, daha uygun yerleri seçmek zorundayız. Sadece Antalya için değil tarım ve turizm kentleri için tehdit edici bir unsur. Bunlar zarar gördüğü sürece öne çıkaracak hangi özelliğimiz olacak? Antalya özel bir şehir. Her önüne gelen istediği yerde taş ve mermer ocağı açmamalı. Bununla ilgili ÇED yönetmeliği gözden geçirilmeli. Verilen ruhsatlara herkesin güveni sağlanmalı” ifadelerini kullandı.
BÜYÜKNOHUTÇU ÇİFTİ HATIRLATILDI
Kurt, taş ve maden ocaklarına karşı mücadele veren Ali Ulvi-Aysin Büyüknohutçu çifti cinayetini hatırlatırken, Antalya Barosu Başkanı Hüseyin Geçilmez de, emekliliklerini yaşayarak keyiflerine bakacak durumda olan Büyüknohutçu çiftinin kendilerini taş ocaklarına karşı mücadeleye adadıklarını söyledi.
“GELECEĞİ DÜŞÜNENLER BİR TEK AĞACA BİLE KIYAMAZ”
Geçmişte verilen mücadelelere dikkat çeken Geçilmez, “Yeşilden, doğadan, dereden, gölden, denizden daha değerli hiçbir maden ve maddi değer olamaz. Maddi değerlerin peşine düşenler ancak günü kurtarma peşinde olanlardır. Geleceği düşünenler bir tek ağaca bile kıyamaz. Bu aynı zamanda çocuklarımıza da borcumuzdur. Altında dünyanın en değerli madenlerinin olduğu doğa parçası bile asla maddiyata kurban edilmemeli. Doğada, toprağın altında, ağaçların içinde yaşayan birçok canlı var. Onlarda önemli. Taş ocakları nedeniyle kalkan tozlar kilometrelerce ilerideki ağaçları kurutuyor, insanların hastalanmasına sebep oluyor” diye konuştu.
HUHUKİ SÜREÇ BAŞLIYOR
Toplantıda, verilen mermer ocağı izniyle ilgili olarak en kısa zamanda hukuki sürecin başlatılacağı bildirilirken, diğer kent dinamiklerinin de bu süreçte yer alacağı açıklandı. Verilen mermer ocağı izniyle ilgili yöre halkının, kent dinamiklerinin, Antalya’daki birçok kurum ve yetkilinin haberinin olmadığı belirtilirken, Antalya milletvekilleri, siyasi partilerin il başkanlarıyla görüşmeler gerçekleştirileceği ve tüm imkanların kullanılacağı kaydedildi. HABER: YUSUF KATRAĞ
- Erbaş, Hacı Bayram Veli Camii’nde teravih namazı kıldırdı
- Otomobilin yan yattığı kaza anı kameraya yansıdı
- Samsun'da trafik kazası: 3 yaralı
- ABD'de düzenlenen yarışmada dünya 2.'si oldu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- Müezzin ve cemaati camiye sokmayan eli bıçaklı şahıs tutuklandı
- Rus turist fırtınanın oluşturduğu dev dalgalar arasında denize girdi, ceket giyenlere güldü
- Antalya’da hortum seraları vurdu
- Isparta’da iki otomobil çarpıştı: 7 yaralı
- Alanya’da tarihi geçmiş bebek maması satan zincir market şubesi mühürlendi
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim