Mumcu; yağmur altında anıldı

1993 yılında arabasına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden Araştırmacı Gazeteci ve Yazar Uğur Mumcu, ölümünün 28’nci yılında Antalya’da yağmur altında anıldı. Ölümünden sonra Mumcu’nun dürüstlüğüne güvenen ve saygı duyan milyonların arkasından yürüyerek sahip çıktığını söyleyen ADD Antalya Şube Başkanı İbrahim Daş,  Mumcu gibi onlarca aydının tam bağımsız Türkiye için şehit olduklarını söyledi.

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Antalya Şubesi tarafından 24-31 Ocak Adalet ve Demokrasi Haftası nedeniyle Cumhuriyet Meydanı’nda tören düzenlendi. Yağmur altında gerçekleşen törende Atatürkçü Düşünce Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi, Eğitim İş, Türkiye Emekli Subaylar Derneği ve İbradı İlçesi Yardımlaşma Derneği çelenkleri Atatürk Anıtı önüne bırakıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören ADD Başkanı İbrahim Daş ve CHP Antalya İl Başkanı Nusret Bayar’ın konuşmasıyla devam etti. Törene CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı da katıldı.

“MİLYONLAR SAHİP ÇIKTI”

31 Ocak 1990 tarihinde evine giderken şehit edilen Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucularından ve Genel Başkanı Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Muammer Aksoy’un cenaze töreninde en önde fotoğrafını taşıyan kişinin Uğur Mumcu olduğunu hatırlatan ADD Antalya Şube Başkanı İbrahim Daş, “Hukukçu-Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu ise 24 Ocak 1993’de emperyalizm tarafından şehit edildi. Türkiye’de her anlayıştan insanımız Uğur Mumcu’nun dürüstlüğüne güven ve saygı duyduğu için ölümünden sonra arkasından milyonlar yürümüş ve sahip çıkmıştır” dedi.

“TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE İÇİN ŞEHİT OLDULAR”

“Mustafa Fehmi Kubilayları, Muammer Aksoyları, Uğur Mumcuları, Bahriye Üçokları, Ahmet Taner Kışlalıları, Abdi İpekçileri, Bedri Karafakioğluları,  Gaffar Okkanları, Necip Hablemitoğluları, Mustafa Yücel Özbilginleri, Kuddusi Okkırları, İlhan Selçukları, Albay Ali Tatarları ve binlerce vatanseveri; bağımsızlığımız, vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği için şehit verdik ve ne yazık ki hâlâ vermeye devam ediyoruz” diyen Daş, “Onlar; vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği, adalet ve demokrasi için kısacası tam bağımsız Türkiye için şehit oldular. Hepsini saygı ile anıyor ve ışıklar içinde yatsınlar diyoruz” ifadelerini kullandı.

“BÜYÜK TEHLİKEYİ GÖREN AYDINLARIMIZ ŞEHİT EDİLİYOR”

“Emperyalistler bundan 100 yıl önce 1919’da vatanımızı açıkça işgal etmişlerdi. Şimdi ise farklı araçlarla saldırıyorlar” diyen Daş, “Bu büyük tehlikeyi gören ve Türk milletini uyaran aydınlarımız, vatanseverlerimiz ise ya şehit edilmekte ya hapse atılmakta ya da şiddet uygulanmakta. Onlar ufkun ötesini yani bugünün Türkiye’sini görerek mücadeleye başlamışlardı. ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki ve ülkemizdeki oyunlarını ‘Sevr mi Lozan mı?’ diyerek bozan bir Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy ne ABD’nin ne de işbirlikçi iktidarların işine gelmezdi” ifadelerini kullandı. Daş, gericiliğe, bölücülüğe, işgale, sömürüye, hırsızlığa, her türlü yozlaşmaya, yabancılaşmaya ve tüm bunların suçlusu emperyalizm ile işbirlikçilerine karşı direnerek mücadeleyi kazanmanın, Atatürk’ün manevi mirasçıları olan herkesin tarihi görevi olduğunu da sözlerine ekledi.

TEMA; “BU DEVLET KİMİN?”

Uğur Mumcu Araştırma Gazetecilik Vakfı’nın 24-31 Ocak tarihlerini ‘Adalet ve Demokrasi Haftası’ ilan ettiğini hatırlatan Daş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her yıl bir tema ile etkinliklerimiz sürmekte. Bu yıl ki tema “Bu devlet kimin?”  olarak belirlenmiştir. Alt başlık olarak Uğur Mumcu’nun ‘Eğer bir ülkede işsizlerin, insanların insanca yaşama özlemlerine karşı devlet susacaksa bu devlet kimin devletidir? diye sormak tüm yurttaşların hakkıdır. Devlet hastasına doktor, öğrencisine okul götürdüğü sürece vardır. Halkını insan gibi yaşatamayan devlet, ne milli devlettir, ne demokratik, ne de sosyal devlettir’ sözleri belirlenmiştir. Uğur Mumcu, her zaman Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri işaret etmiş ve haklı çıkmıştır. Mumcu’nun doğruları bugün için de hâlâ geçerlidir. Bizler bugün ‘Bu devlet kimin?’ sorusuna cevabımızı tekrar ediyoruz. Kendi çıkarları için yabancılarla işbirliğine giren değil Kuvayi Milliye ruhuyla Cumhuriyet’i kuran Türk milletinindir.”

“ATATÜRK DEVRİMLERİNE VE PARLAMENTER SİSTEME SAHİP ÇIKALIM”

Bugün ülkedeki ve bölgedeki gelişmelerin Türkiye Cumhuriyeti’ni bir iç kargaşaya götürecek tehlikeli gelişmeler olduğunu iddia eden Daş, “Rejimin değiştirildiği, TBMM’nin etkisizleştirildiği, egemenliğin tek elde toplandığı, sosyo-ekonomik ve kültürel çöküşün ciddi boyutlara ulaştığı bir dönemde bugün olduğu gibi her zaman birlik ve beraberliğimizi sağlamak hepimizin tarihsel görevi ve sorumluluğudur diye düşünüyoruz. Buradan tüm kurumlarımıza ve halkımıza sesleniyoruz. Gelin aramızdaki ayrılıkları bir kenara bırakarak; büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, şehitlerimiz ve gazilerimiz önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyetine, ulus devletimize, Atatürk’ün altı ilkesi başta olmak üzere devrimlerine ve parlamenter sistemimize sahip çıkalım” şeklinde konuştu.

KONUŞMASINI MUMCU’NUN ÇAĞRISIYLA TAMAMLADI

Konuşmasını, Uğur Mumcu’nun 1983 yılında yazdığı “Lozan ve Sevr” başlıklı yazısındaki çağrıyla tamamlayan Daş, “Bu kurt kapanı karşısında Kurtuluş Savaşımızın o kutsal Kuvvayi Milliye ruhunu  diriltmek, Atatürk'ün tam bağımsızlık inanç ve siyasetini bir bayrak gibi dalgalandırmak tek seçenektir. Emperyalisti yenecek güç ulusal birlikten geçer. Bu oyunları tek tek aydınlığa çıkaracak ve ulusça üstesinden geleceğiz” dedi.

“UĞURLAR ASLA ÖLMEZ”

Daş’tan sonra konuşan CHP Antalya İl Başkanı Nusret Bayar ise, “Uğurlar ölmez” dedi. Uğur Mumcu’nun eserleri, cesareti, aydınlık Türkiye için verdiği mücadeleyle yaşamaya devam ettiğini söyleyen Bayar, şunları dile getirdi:

“O’nu katlederek görüşlerini susturmaya, yok etmeye çalışanlar şunu bilsinler ki; Uğurlar asla ölmez. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti için verdiğimiz mücadelede Uğur Mumcular, Bahriye Üçoklar, Turan Dursunlar, Ahmet Taner Kışlalılar, Gaffar Okkanlar, Muammer Aksoylar, Hrant Dinkler, Metin Göktepeler, Çetin Emeçler ve nice demokrasi şehidimiz milyonların kalbinde yaşamaya devam ediyor. Mücadelemiz zorlu bir mücadeledir. Engebelerle, sarp kayalıklarla, umuda, aşka ve özgürlüğe düşman insanlarla doludur. Ne yaparlarsa yapsınlar içimizdeki umudun çiceğini solduramazlar. Aydınlık yarınların güneşini karartamazlar. Düşmana inat bir gün daha yaşayacağız. Düşmana inat bu ülkeyi, bu dünyayı aşkla, sevgiyle, umutla, özgürlükle, eşitlikle ve kardeşlikle kuşatacağız.” HABER: YUSUF KATRAĞ