“Ormanlar orman olarak kalmalı”

Ormanların doğal bir örtüsü olduğunun altını çizerek, ağaç dikilerek elde edilemeyeceğini kaydeden Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi eski Başkanı ve CHP Tarım Komisyonu Başkanı Vahap Tuncer, yanan alanlara gelir amacıyla narenciye ve badem gibi ağaçların dikilmesinin yanlış bir politika olacağını vurguladı. Tuncer, “Kültür bitkilerinin orman alanlarına dikilmesi ileride bir şekilde tarım alanına dönüştürülerek, turizm veya konut amacıyla el değiştirmesine neden olur. Ormanlar orman olarak kalmalı. Ormanlara fazla müdahale edilmemeli” dedi.

Tüm Türkiye, geçtiğimiz hafta Manavgat’ta başlayarak çevre ilçelere sıçrayan, ardından çeşitli illerde de çıkan orman yangınları nedeniyle zor günlerden geçiyor. Herkes yaşanan can ve mal kayıpları ile yanan ağaçlara üzülürken, bundan sonraki süreçte yanan alanlarda ne gibi çalışmaların yapılacağı merak konusu. Bir yandan yanan alanlara dikilmek üzere ağaç kampanyaları başlatılırken, diğer taraftan yanan alanlarda betonların yükseleceğine yönelik endişe taşıyanlar da var. Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi eski Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tarım Komisyonu Başkanı Vahap Tuncer, yanan alanların orman olarak kalması gerektiğinin altını çizdi. Önemli uyarılarda bulunarak bölgede yangından dolayı hava sıcaklığının çok yüksek olduğunu belirten Tuncer, yangının yakamadığını sıcak hava ve poyraz yakacak uyarısında bulunarak canlanabilecek ağaçların biran önce kurtarılması için bölgeye su verilmesi gerektiğini kaydetti. Yanan ormanlık alanlara gelir elde etmek amacıyla narenciye ve badem gibi kültür bitkileri ekilmesinin yanlış olacağını vurgulayan Tuncer, “Kültür bitkilerinin orman alanlarına dikilmesi ileride bir şekilde tarım alanına dönüştürülerek, turizm veya konut amacıyla el değiştirmesine neden olur” uyarısında bulundu.

“İLK BİLGİLER 30 BİN DEKAR CİVARINDA TARIM ALANININ ETKİLENDİĞİ ŞEKLİNDE”

Antalya’nın bazı köylerinin ne kadar kadastro işlemi görse de orman içerisinde bulunduğuna dikkat çeken Tuncer, “Günlerdir söndürülemeyen yangın ister istemez Manavgat, Gündoğmuş, Akseki’deki tarım alanlarına ciddi anlamda zarar verdi. Bize ulaşan ilk bilgilere göre 30 bin dekar civarında tarım alanının yangından etkilendiği yönünde. Bu yanan alanlar içerisinde seralarda, fazla olmasa da muzluklarda zarar var. Zeytin ağaçlarının çok ciddi zarar gördüğünü biliyoruz. Geçtiğimiz hafta yangın bölgesinde CHP Antalya İl Tarım Komisyonu olarak yaptığımız ziyarette bunları birer birer tespit etme imkanımız oldu. Yine bölgede yeni yeni gelişmeye başlayan büyük hayvan işletmelerinin de yangından ciddi zarar gördüğünü ve çok sayıda hayvanın telef olduğunu gördük” diye konuştu.

“CANLANABİLECEK AĞAÇLARIN TEKRAR HAYATA TUTUNMASI SAĞLANMALI”

Yanan ağaçların yeniden eski haline dönmesinin zaman alacağını söyleyen Tuncer, “Özellikle zeytin alanlarında yanmış ağaçlar için bir süre beklemek ve sulayarak canlanabilen ağaçların tekrar hayata tutunmasını sağlamak gerekiyor. Özü yanmış, bütünüyle bitmiş zeytin ağaçlarının ise yeniden dikilmesine ihtiyaç var” dedi.

“YANGININ YAKAMADIĞINI SICAK HAVA VE POYRAZ YAKACAK”

Bölgede yangından dolayı hava sıcaklığının çok yüksek olduğunu ve yangının tahribatını önleyebilmek için elektrik ve su kesintisi yaşandığını söyleyen Tuncer, “Elektrik ve su olmadığı için çiftçiler, yangından kurtardıkları tarım arazilerini sulamakta zorluk çekiyor. O nedenle seri bir şekilde müdahale ile yangının biran önce söndürülmesi lazım ki, bölgeye elektrik ve su verilebilsin. Hem oradaki insanların, hayvanların içme suyu ihtiyaçları karşılanarak yaşama tutunmaları kolaylaştırılsın hem de tarım alanlarının sulanabilmesi sağlansın. Eğer bölgeye su verilmesi biraz daha gecikirse yangından kısmen zarar görmüş tarım alanları da sıcak hava ve poyraz nedeniyle kuruyarak elden çıkacak. Yangının yakamadığını sıcak hava ve poyraz yakacak. Tahribat daha da büyüyecek. Bu nedenle bütün çözüm yangının biran önce sonlanmasından geçiyor” uyarısında bulundu.

“GİRDİ ANLAMINDA DESTEKLER GEREKİYOR”

Bölgedeki vatandaşların çok ciddi mağduriyet yaşadığını dile getiren Tuncer, “Zararın karşılanması noktasında girdi anlamında desteklerin sağlanması, seralar için plastik örtünün, yanan hayvan işletmelerinin altyapılarının iyileştirilmesi için gerekli alet edevatın temini için kredi ve ayni yardımların yapılması, yine zeytin fidanlarının temin edilmesi gerekiyor. Yanan bölgelerde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın teknik elemanları, Antalya Büyükşehir Belediyemizin Tarım Daire Başkanlığı’nda görevli ziraat mühendisleri tarafından yanan ağaçların yeniden kazandırılması için teknik desteğe ihtiyaç var. CHP Antalya Tarım Komisyonu, kendi alanında uzmanlardan oluşuyor. Bizde gerekli teknik desteği vermek için önümüzdeki süreçte sürekli olarak bölgede olacağız. Çiftçinin yanında olarak onları bilgilendireceğiz” ifadelerini kullandı.

“YANGINLARIN FİYATLARA ETKİ ETMESİ MÜMKÜN DEĞİL, TALEBİN, ÜRETİM MALİYETLERİNİN ARTMASI VE ARACILAR FİYATLARI ARTIRIYOR”

Yangınlar nedeniyle tarım ürünlerinde fiyat artışı yaşanacağını düşünmediğini belirten Tuncer, şunları dile getirdi:

“Şuanda oralarda seralar boş zaten. Fiyatlara etki etmesi mümkün değil. Fiyatların yükselmesinin temel nedeni, pandemi yasaklarının kalkmasıyla mekanların, otellerin açılması ve sebze meyveye olan talebin artmasıdır. Bunun yanında son yıllarda döviz fiyatlarındaki hızlı yükseliş nedeniyle ilaç, gübre, tohum, fide fiyatlarının ve üretim maliyetlerinin artmasıdır. Bir diğeri de fırsatçıların üretici ile pazar fiyatı arasındaki makası 4 katı kadar artırmasıdır. Bugün sebze meyve fiyatları çok yüksek ama bu fiyatlar çiftçinin elinden çıkan fiyatlar değil. Dolayısıyla fiyat artışları üretim darlığından veya arzın azlığından kaynaklanmıyor. Bu sene havaların sıcak ve kurak gitmesinden dolayı tüm ürünlerin rekoltelerinde yüzde 3-5 oranında düşme bekliyoruz ama son zamanlardaki yükselişin nedeni mekanların ve otellerin açılması, talebin artmasıdır. En önemlisi üretim maliyetlerinin artması. İlaç, gübre, tohum fiyatları arttığı için çiftçiden pahalıya çıkmıştır ama 1’e alıp 4’e satan bir sürü aracı var.”          

“ORMAN, DOĞAL BİR ÖRTÜDÜR, AĞAÇ DİKİLEREK ELDE EDİLEMEZ”

Yanan alanların ağaçlandırılmasıyla ilgili çeşitli tartışmalar yaşandığına dikkat çeken Tuncer, “Narenciye, badem, şunu dikelim bunu dikelim diyenler var. Bunlar doğru yaklaşımlar değil. Orman ağaç dikilerek elde edilemez. Doğal bir örtüdür ve kendisini doğal olarak yeniler. Yanan bölgede hakim olan kızılçam ormanlarıdır. Kızılçamlar kendi kendini yenileyen bir ağaç türüdür. Çok fazla müdahale edilmezse, ağaçların yangından kendilerini kurtarmak için çevreye saçtığı kozalaklar uygun nemli ortamı bulduğu zaman, yangınla ortaya çıkan verimli toprakla çimlenir ve tekrar gençleşir. Bu süreç içerisinde çok ağır yangın görmüş bölgelerde çimlenme olmazsa oralara ağaç dikilmesi lazım” şeklinde konuştu.

“ORMANLAR ORMAN OLARAK KALMALI”

Ziraat mühendisi olarak gelir elde etmek amacıyla orman alanlarına kültür bitkilerinin, narenciye, badem gibi ağaçların dikilmesini doğru bulmadığını vurgulayan Tuncer, “Bu yanlış bir politikadır. Kültür bitkilerinin orman alanlarına dikilmesi ileride bir şekilde tarım alanına dönüştürülerek, turizm veya konut amacıyla el değiştirmesine neden olur. Ormanlar orman olarak kalmalı. Ormanlara fazla müdahale edilmemeli. Geçmişte yapıldığı gibi kiralayalım, çeşitli ağaçlar dikilsin, yeşillik korunsun yerine ormanları korumak öncelikli görev olmalı” açıklamasında bulundu.

“DEVLET, FABRİKA AYARLARINA GERİ DÖNMELİ”

“Bu süreçte maalesef yetersizlikler, planlama eksikliği, ehil insanların, işi bilen insanların görev başında olamaması, yerel idari bürokratların tek başlarına karar alamaması, tek merkezden haber bekleyerek müdahale etmeleri, yukarıdan talimat almadan harekete geçmemeleri bu yangınların hızlı bir şekilde büyümesine neden olmuştur” diyen Tuncer, “Bu çerçevede devletin fabrika ayarlarına geri dönerek, bölgedeki Orman Bölge Müdürlüğü’ndeki uzmanların, yöneticilerin kendi bölgelerinde çıkacak yangınlara anında müdahale edecek her türlü araç ve gereci alana sevk edecek yetkiyle donatılması ve onların karar mekanizmasının başına getirilmesine ihtiyaç var. Aksi takdirde bu yapıyla gelecekte başka ormanlarımızı da hızlı bir şekilde kaybedeceğiz” ifadelerini kullandı. HABER: YUSUF KATRAĞ