Vekillerin gündemi İşsizlik Fonu ve emekli aylığı
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, TBMM'de görüşüldü. Antalya milletvekillerinden Şerafettin Kılıç ve Mustafa Erdem, fonun amacı dışında kullanıldığını ileri sürdü. Teklifteki emekli aylığı düzenlemesine dikkat çeken Aykut Kaya ise, en düşük emekli aylığının 17 bin lira olan asgari ücret düzeyine çıkarılması gerektiğini kaydetti.
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) görüşüldü. Teklifin bazı maddeleri üzerine konuşma yapan Antalya milletvekilleri, İşsizlik Sigortası Fonu'nun amaç dışı kullanıldığına dikkat çekti. Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılınç, İşsizlik Sigortası Fonu'nun sosyal güvenlik sisteminin destekleyici bir unsuru haline getirilmeye çalışıldığını ileri sürdü. CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem ise, "İşsizlik Fonu'nda biriken para tamamen işsizlerin finansmanı için kullanılması gereken bir paradır ancak daha önceleri de yine bu amaç dışında kullanımı sağlanmıştır. Kamu bankalarına aktarılmış, pandemi sürecinde tüm yardımlar İşsizlik Fonu'ndan yapılmıştır. Yani fonda biriken paralar bugüne kadar ilgili ilgisiz her şey için kullanılmıştır" dedi. Teklifle en düşük emekli aylığının 7 bin 500 TL'den 10 bin TL'ye çıkartıldığına dikkat çeken İYİ Parti Antalya Milletvekili Aykut Kaya ise, en düşük emekli aylığının 17 bin lira olan asgari ücret seviyesine çıkarılması ve söz konusu artışın bütün emekli aylıklarına yansıtılması gerektiğini vurguladı.
"KARMAŞIK BİR YAZIM TEKNİĞİ VAR"
Söz konusu teklifin 2'nci maddesi üzerine konuşan Saadet Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, 4447 sayılı Kanun’un geçici 10'uncu maddesine göre, İşsizlik Fonu'ndan işverenlerin sigorta primi ödeme yükümlülüğüne teşvik aktarıldığını ve bu normun 2011 yılında yürürlüğe girdiğini hatırlattı. 2015 yılının Aralık ayı sonuna kadar geçerli olan bu uygulama süresinin daha sonraki süreçlerde uzatıldığını ve 2018 yılındaki değişiklikle uygulamayı uzatma yetkisinin Bakanlar Kurulu'ndan Cumhurbaşkanı'na devredildiğini hatırlatan Özbudun, "Şu an görüştüğümüz 2’nci madde bu teşvikin 2025 yılı 31 Aralığına kadar uzatılacağını söylüyor ama aynı madde, aynı zamanda 'Cumhurbaşkanı eğer isterse bu süreyi 31 Aralık 2026’ya kadar uzatır' şeklinde bir ifadeye yer veriyor" diyerek karmaşık bir yazım tekniği olduğunu söyledi. Karmaşık yazım tekniğinin nedenini soran Özbudun, söz konusu madde bakımından Anayasa'ya aykırılık sorunları bulunduğunu da ileri sürdü.
"FONDAN İŞVERENLERE YAPILAN TEŞVİK VE DESTEK ÖDEMELERİ 39,9 MİLYAR LİRAYA ULAŞTI"
Söz konusu teklifin 6'ıncı maddesi üzerine konuşan Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç ise, Kısa Çalışma Ödeneği'nin İşsizlik Sigortası Fonu’nun gider kalemlerinden biri olduğunu ve Fon’un gelir gider dengesi, ödenekten yararlanma koşulları ile süreci üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu belirtti. Fon’un sürdürülebilirliğinin kısa çalışma ödeneğinin etkin ve adil bir şekilde kullanılmasını sağlamak için kritik bir faktör olduğuna dikkat çeken Kılıç, şunları dile getirdi:
"2023 yılında İşsizlik Sigortası Fonu’na işverenlerin yaptığı katkılar ve işverenlere sağlanan teşvikler dikkat çekici düzeylerde gerçekleşmiştir. 2023 yılında İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere yapılan teşvik ve destek ödemeleri 39,9 milyar liraya ulaşmıştır. Bu, geçen yıl aynı dönemde işsizlere yapılan toplam ödemenin 1,4 katı bir miktara tekabül etmekte. Bu dönemde işsizlik ödeneği için yapılan ödemelerin toplamı ise 21 milyar 673 milyon lira olmuştur. Türkiye'de işsizlerin maalesef çoğunluğu işsizlik maaşı alamamakta. Eğer amacı dışındaki kaynaklara aktarımlar yapılmazsa Fon'un sürekli fazla vereceği göz önüne alınarak işsizlik maaşı alabilmek için gerekli şartların yeniden düzenlenmesi gerekmekte. Bu şartlar arasında işsizlik sigortası primi, ödeme süresi ve hizmet akdi süreleri önem arz etmekte. Fakat getirilen bu kanun teklifinde işsizlik sigortasından esas yararlandırılması gereken işsiz insanlarımızın yerine yine işverene ve emeklilik sistemine kaynak transferi yapılmasına yönelik düzenlemelerin yapıldığını üzülerek görüyoruz."
"FON ADETA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN DESTEKLEYİCİ BİR UNSURU HALİNE GETİRİLMEKTE"
"İşe alınma durumlarına göre İşsizlik Sigortası Fonu'ndan Sosyal Güvenlik Kurumu'na yapacağınız prim ödemeleri de bu minvaldedir" diyen Kılıç, "İşsizlerin cebine giremeyen bu paralar, çeşitli edebiyat ve kelime oyunlarıyla, işverenin ödemesi gereken prim ödemelerinden düşülerek emeklilik sistemine aktarılmakta. İşsizlik Sigortası Fonu, adeta sosyal güvenlik sisteminin destekleyici bir unsuru haline getirilmektedir. Aynı şekilde 'asgari ücret desteği' adı altında işverenin yükümlülüklerinden düşülerek Sosyal Güvenlik Kurumu'na Fon'dan yapılan kaynak transferi de bu kapsamdadır" ifadelerini kullandı.
"BU YOL TEHLİKELİ BİR YOLDUR"
Teklifteki düzenlemelerin çalışanlara destek sağlamayı amaçlamayan, sadece bütçe dengesini sağlamak için İşsizlik Sigortası Kanunu’nda yer alan “Bu fon bütçe kapsamı dışında olup, gelirlerinden hiç bir şekilde kesinti yapılamaz ve Genel Bütçeye gelir kaydedilemez” hükmünün işlevsiz bırakılmasına yönelik olduğunu öne süren Kılıç, "İktidar, burada çalışanların cebinden aldığı parayı çalışma hayatına dahil olmayan kalemlere ve işverenlere aktarmanın yolunu keşfetmektedir. Bu yol tehlikeli bir yoldur, İşsizlik Sigortası Fonu’nu kaçınılmaz sona götüren çıkmaz bir sokaktır. Eğer istihdamı korumak amacıyla işverenlere destek sağlamayı düşünüyorsanız, bunun yolu çalışanın cebinden geçmez. Bu açılardan, söz konusu düzenlemelerin uygun olmadığını, bir an önce İşsizlik Sigortası Fonu’ndan Sosyal Güvenlik Kurumuna, işverenlere ve devletin bütçesine kaynak aktarımına yönelik uygulamalara son verilmesi gerektiğini düşünüyor ve işsizlerimize kendilerine uygun iş buluncaya kadar daha yüksek gelir seviyesini garanti edecek ve daha esnek yararlanma koşullarını içerecek düzenlemelerin yapılması gerekiyor" şeklinde konuştu.
KASKO SİGORTASI BENZETMESİ
Söz konusu Fon'un işsizlerin hakkı olan bir kaynak olup, işsizliği azaltmaya yönelik politikalar ve yükümlülüklerin esas olarak devletin asıl kaynaklarından karşılanması gerektiğini kaydeden Kılıç, "İşsiz kalanların hakkı olan ve devlete, emekliye ya da işverene ait olmayan İşsizlik Sigortası Fonu’nun başka alanlarda kullanılması, tıpkı araçları için kasko sigortasına para yatıranların paralarının 'Daha az kaza yapılsın' denilerek yol yapımına aktarılması gibidir. Halbuki kasko yaptıranlar primlerini kaza anında zararlarının karşılanması için ek olarak yaptırmaktadırlar. Yol yapımı için MTV, ÖTV, KDV vesaire gibi vergilerini ayrıca ödemektedirler. Bu noktada her kaynak, kuruluş amacına ve hak sahiplerinin hukukuna dikkat edilerek kullanılmalı. Aksi takdirde, devletin asli unsurlarından biri olan güven duygusu zedelenecektir" dedi.
"İŞVERENE DESTEĞİN FİNANSMANI FONDAN KARŞILANACAK"
Yine teklifin 6'ıncı maddesi üzerine konuşan CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem ise, söz konusu maddeyle, 2016 yılından bu yana işverene uygulanan asgari ücret desteğinin 2024 yılında da aylık 700 Türk lirası olarak uygulanması için düzenleme yapıldığına dikkat çekti. Düzenlemede desteğin finansmanının da İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmasının öngörüldüğüne işaret eden Erdem, "Bu teşvikten yararlanmada işverenlerin Kuruma prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun olmaması, 2023 yılından daha az işçi çalıştırmama şartı öngörülmekte. Kamu kurum ve kuruluşları bu teşvik ve destek kapsamının dışında tutulmuştur. Etki analizine göre, söz konusu düzenlemenin maliyeti 56,5 milyar TL olacaktır. Yani 2016 yılında 500 lira olan teşvik sadece 200 lira artırılarak 700 lira olarak uygulanacak. Şimdi, bunu bin lira yapalım desek, 'paramız yok' diyecekler. Her ne kadar maddenin gerekçesinde istihdamı artırıcı etkisinden bahsedilse de elde bununla ilgili somut bir veri maalesef yok" diyerek daha önce verilen destekle istihdama ne kadar katkı sunulduğu sorusuna cevap alamadıklarını söyledi.
"AMAÇ DIŞINDA KULLANIMI SAĞLANIYOR"
Söz konusu maddede yer alan ödemelerin işsizlik fonundan karşılanması yönündeki düzenlemelerin, İşsizlik Sigortası Fonu’nun kuruluş ve işleyiş amacına aykırı olduğunu belirten Erdem, "İşsizlik Fonu'nda biriken para tamamen işsizlerin finansmanı için kullanılması gereken bir paradır ancak daha önceleri de yine bu amaç dışında kullanımı sağlanmıştır. Kamu bankalarına aktarılmış, pandemi sürecinde tüm yardımlar İşsizlik Fonu'ndan yapılmıştır. Yani fonda biriken paralar bugüne kadar ilgili ilgisiz her şey için kullanılmıştır. Söz konusu göstergeler İşsizlik Sigortası Fonu'nun amaç dışı kullanımının fon kaynaklarının erimesine neden olduğunu göstermekte" diye konuştu.
"EMEKLİLERİN KÖK AYLIĞINDAKİ PROBLEMDEN DOLAYI ARTIŞ ORANI EN DÜŞÜK SEVİYEDE DEĞİŞMEYECEK"
Teklifin 5'inci maddesiyle en düşük emekli aylığının 7 bin 500 TL'den 10 bin TL'ye çıkartılmasının düzenlendiğine dikkat çeken İYİ Parti Antalya Milletvekili Aykut Kaya ise, "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın kamuoyuyla paylaştığı emekli aylıklarıyla alakalı iktidarın yeni kararında, SGK ve Bağ-kur emeklilerinin kök aylıklarına yapılacak artış oranının memur emeklilerinde olduğu gibi en az yüzde 49,25’e yükseltileceğini belirtti. Emeklilerimize adil davranarak olumlu bir hareket gibi gözükse de bu artış oranının kök aylıktaki problemden dolayı yine en düşük seviyede değişmeden kalacağını da üzülerek görmekteyiz" dedi.
"EMPATİ YAPMALIYIZ, HER BİRİMİZE EN AZ 1 EMEKLİ OY VERDİ"
Meclisin yaş ortalamasının 52 olduğuna işaret ederek emeklilerle empati kurma eğilimlerinin yüksek olmasının beklendiğini dile getiren Kaya, "Fakat kanun teklifine baktığımızda, emeklilerin hallerinden ve piyasanın gerçeklerinden çok uzak olduğunu görüyoruz. Yaşa bakmaksızın tarafsız bir empati yeteneği yüksek bir vatandaş bile bu kanun teklifine rıza göstermeyecektir. SGK'nın emekli aylığı ödediği 15 milyonun üzerinde vatandaşımız var. Bizleri Meclise gönderen, bu Meclisin yapısını belirleyen seçmenlerin yaklaşık yüzde 25’ine yakın bir kesimi de emeklilerimizden oluşmakta. Her birimize en az bir emekli oyunu vermiştir ve 'Beni Mecliste temsil et' demiştir. Bizlerden bekledikleri de onların insanca yaşamalarına izin verecek gelirlere sahip olmalarını sağlayacak kararları burada almamız" açıklamasında bulundu.
"EMEKLİLERİN DİNLENMEK YERİNE ÇALIŞMAK ZORUNDA KALMASINA RIZA GÖSTEREBİLİYOR MUSUNUZ?"
"10 bin TL ile bir emeklinin ya da bir emekli aylığıyla geçinen hanenin insanca yaşaması mümkün müdür?" diye soran Kaya, şunları söyledi:
"Bu insanca kavramından sizin ne anladığınızla orantılıdır. Bugün emeklilerimizin yetersiz bir şekilde beslenmelerine, kalitesiz bir şekilde barınmalarına, dinlenecekleri bu yıllarda çalışmak zorunda kalmalarına rıza gösterebiliyor musunuz? 'Yıllarca bu ülkenin üretmesine emeğiyle, zamanıyla katkı veren emeklilerimizin kaliteli bir şekilde yaşamaları, barınmaları, yeterli bir şekilde beslenmeleri, kısaca insanca yaşamaları en doğal hakkıdır' diyorsanız, o zaman burada bir düşünmemiz gerekir. Bakın, TÜİK’in verilerine göre ülkedeki hanelerin yüzde 17,5’inin ana gelir kaynağı emeklilik gelirlerinden oluşmakta. 2022’deki verilere göre bu hanelerin yapmış oldukları harcamaların yüzde 28’ini gıda harcamaları, yüzde 28,6’sını da kiralar dahil konut harcamaları oluşturmakta. Yani sadece bu iki kalem bile bu hanelerin yüzde 57’lik harcama kalemini oluşturmakta. 2022’den 2023’e artış gösteren en yüksek iki kalemden bahsediyoruz. TÜİK verilerine göre gıda fiyatları, alkolsüz içecekler dahil ortalama yüzde 72 artmıştır. Yine, kiralar 2022’den 2023’e yüzde 109 artmıştır. TÜİK’in açıkladığı enflasyon verisinin yüzde 64,8 olduğunu kabul edersek emekli aylığının 7 bin 500 TL’den 10 bin TL’ye yükseltilmesine yani bu yüzde 33,3’lük artışa sevinmeli miyiz, bunu başarı olarak mı görmeliyiz? Geçen sene yılın ilk yarısında cebine 7 bin 500 TL giren bir emeklimizin, bu senenin ilk yarısında cebine 10 bin TL girince onu enflasyona ezdirmiş olmuyor muyuz?"
"EMEKLİLERE ÇOCUKLARI BAKSIN DİYEBİLİRSİNİZ AMA ÇOCUKLARI KENDİLERİNE BAKAMIYOR"
2003’te en düşük emekli aylığının asgari ücretin 1,47 katıyken bugün asgari ücretin 0,59’una gerilediğine dikkat çeken Kaya, "Aslında, biz bu kanun teklifiyle emekli aylığının, asgari ücretin 1,47 katından asgari ücretin 0,59’una inmesini oyluyoruz. Emeklilerimizin sosyoekonomik olarak geriye gittiğini hepimiz görmekteyiz. Bazılarınız 'Emeklilerimize çocukları baksın' diyebilir ama ülkemizdeki ücretlerin neredeyse yarısı asgari ücret düzeyinde ücret almakta. Dolayısıyla, emeklilerimize kendi çocukları da bakacak durumda değildir, çocukları kendilerine bakacak durumda değil" ifadelerini kullandı.
"EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI ASGARİ ÜCRET SEVİYESİNE ÇIKARILMALI"
Kaya, konuşmasının sonunda parti olarak önerilerinin en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çıkarılması ve söz konusu artışın bütün emekli aylıklarına yansıtılması olduğunu bildirdi. Kaya, böylece emekliler arasında gelir adaletinin tesis edilebileceğine dikkat çekti. HABER: EROL YILDIZOĞULLARI
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim