Bugün 25 Ekim 2024 Cuma
  • Antalya17 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2998.073
    %-0.65
  • Dolar
    34.2662
    %-0.05
  • Euro
    37.045
    %0.38
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“Sağlıkta ticaret ölüm demektir”
24 Ekim 2024 Perşembe 17:30

“Sağlıkta ticaret ölüm demektir”

Yenidoğan skandalına tepki gösteren sağlıkçılar, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın olumsuzluklarına dikkat çekerek, “Sağlık haktır satılamaz, sağlıkta ticaret ölüm demektir” diye haykırdı.

Sağlık Emekçileri Sendikası ve Devrimcisi Sağlık İşçileri Sendikası Antalya Şubesi tarafından Sağlıkta Dönüşüm Programı’na karşı ortak basın açıklaması yapıldı. TUSAŞ’taki hain saldırı kınanarak başlayan açıklamaya Antalya Çağdaş Hekimler Birliği de destek verdi. Akdeniz Üniversitesi Hastanesi A Blok önünde bir araya gelen sendika üyeleri, son yaşanan yenidoğan skandalına dikkat çekerek “Sağlıksızlık üreten, bebeklerimizin canına kasteden bu sistemi değiştireceğiz! Sağlıkta ticaret ölüm demektir” yazılı pankart açtı. “SGK özel hastanelerle anlaşmaları iptal etsin, sermayeye para çok aşıya ilaca para yok, iktidar sermayeyi değil halkı gör, özel hastanelere değil SMA hastalarına para aktarın, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın sağlık parasız olsun, sağlık haktır satılamaz, sağlıkta dönüşüm sağlıksızlık üretiyor, kamu hastaneleri borçlu özel hastaneler karda” yazılı dövizlerle dikkat çeken sağlıkçılar, “Sağlık haktır satılamaz, sağlıkta ticaret ölüm demektir, sağlıkta dönüşüm ölüm demektir, sağlıkta performans ölüm demektir, kamusal sağlık hemen şimdi, AKP sağlığa zararlıdır, gün gelecek katiller halka hesap verecek, kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” şeklinde slogan attı.

img-4996.jpg

“SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI SAĞLIKSIZLIK ÜRETMEYE BAŞLADI”

Yaptığı açıklamada “Sağlıkta dönüşüm programı sağlıksızlık üretmeye başladı. Bebekler dahil yaşamımıza kast etmeye başlanmıştır” diyen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi Eş Başkanı Şükran İçöz, “Sermayenin ihtiyaçları kapsamında Dünya Bankası’nın bir programı olarak geliştirilen Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın, 2002 yılında AKP’nin tek başına iktidara gelmesiyle birlikte uygulanmasına hız verildi. Sağlık sistemine bilerek yatırım yapılmamış ve sağlık sistemi uygulanan politikalarla zayıflatılmış, sonra da bunun sonucunda ortaya çıkan hasta kuyrukları, ilaca ulaşma zorlukları, SSK-Sağlık Bakanlığı ayrılığı gibi halkta oluşan hoşnutsuzluktan faydalanılmış, bu olumsuz sağlık uygulamalarının ‘sağlıkta devrim’ yapılarak değiştirileceği beklentisi oluşturulmuş ve Sağlıkta Dönüşüm Programı başlatılmıştır” ifadelerini kullandı.

img-4999.jpg

“YILLARDIR MÜCADELE EDİYORUZ”

“Gelinen aşamada özellikle de para için bebeklerimizin yaşamlarına kadar el uzatan bu programın toplum sağlığına yararı olmadığı herkesçe görülmüştür” diyen İçöz, şunları dile getirdi:

“Sağlıkta dönüşüm programı ve programa yön çizen kâr ve rant amaçlı, özelleştirmeci, halkın geniş kesimlerinin çıkarlarını sermayenin ihtiyaçları için gözden çıkartan anlayış ülkemizde de benzer uygulamaları uygulayan tüm dünya ülkelerinde de çökmüştür. Sağlıkta Dönüşüm Programı sözleşmeli çalışmayı, performansa dayalı ücretlendirmeyi, genel sağlık sigortası uygulamasını, aile hekimliğini, kamu hastane birliklerini kapsıyordu. Kamu alanının tamamında planlanan genel dönüşümün adı olan Kamu Özel Ortaklığı’nın sağlıktaki adı olan şehir hastaneleri ise programın ikinci fazı olarak ifade ediliyordu. Sağlıkta Dönüşüm Programı, tüm itirazlarımıza rağmen yaşama geçirilmeye çalışıldı. Mevcut sağlık sistemine eleştirilerimizi ifade ederken hep alternatifini de sunduk. Daha özgür, sömürüsüz, demokratik, eşitlikçi bir dünya için mücadele ederken başka bir sağlık sistemi mümkündür dedik ve yıllardır bunun mücadelesini verdik.”

img-4993.jpg

“ÜZGÜN VE KAYGILIYIZ”

Şimdiye kadar yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığını belirten İçöz, “İşte bu dediklerimizi dikkate almadığınız, bizleri dinlemediğiniz, sağlığı piyasalaştırdığınız ve kâr aracına dönüştürdüğünüz için bugün bebeklerimizin özel hastane yoğun bakımlarında nasıl katledildiği haberleri ile sarsılıyoruz. Sağlık Bakanlığı ve tüm illerde sağlık kurumları önünden, kentin meydanlarından haykırıyoruz. Sağlığın kâr alanı haline getirildiği, sağlıktan yüksek paralar kazanmak amacıyla bebeklerin yaşam hakkına kasteden çetelerin adeta sağlık hizmetini yönettiği sağlıksızlık ortamında, olanca gücüyle sağlık hizmeti sunan, şifa dağıtan, can kurtaran sağlık emekçileri olarak oldukça üzgün ve kaygılıyız” dedi.

img-5001.jpg

“ÖZEL HASTANELER KAMULAŞTIRILMALI

Özel hastanelerin kamulaştırılması gerektiğini vurgulayan İçöz, “Yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak birkaç hastane kapatarak örtemezsiniz. O hastanelerde çalışan suçsuz evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz. Yerelden Bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dahil edilmeli. Kâr ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Onlar da soruşturmaya dahil edilmeli” açıklamasında bulundu.

img-4983.jpg

“SAĞLIK EMEKÇİLERİNİ DİNLEYİN”

Kamu hastanelerindeki istihdam açığının hızla giderilip liyakatsiz yöneticilerin geri çekilmesi gerektiğini de kaydeden İçöz, “Kamusal, nitelikli, erişilebilir, ücretsiz sağlık sisteminin garantisi verilmeli. Özel hastaneler ya kamulaştırılmalı ya da SGK ile yapılan tüm anlaşmaları iptal edilmeli ve hiçbir özel sağlık kurumu ile SGK’nın bir daha anlaşma yapmasının önüne geçilmeli. Özel hastane isteniyorsa bırakın özel kalsınlar. SGK’dan yani halkın vergilerinden beslenmemeli. Yönünüzü sermaye tekellerine değil halka, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine dönmelisiniz. Sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşanan vurgunları, hırsızlıkları ve olumsuzlukları açığa çıkaran üye ve yöneticilerimize soruşturma açmaktan, sürgün etmekten vazgeçmelisiniz. Bizleri sağlık emekçilerini dinleyin” şeklinde konuştu.

 

“YILLARDIR SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM ÖLÜM GETİRİR DİYORUZ”

Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (DEV SAĞLIK İŞ) Akdeniz Bölge Temsilcisi Erol Şahin ise, “Öncelikle bebeklere ve ailelerine yaşatılanların tıbbi etik değerler bir yana insanlıkla bağdaşmayacak nitelikte olduğunu belirtmeliyiz. Yıllardır sendikamız ve birlikte mücadele ettiğimiz sağlık emek ve meslek örgütleri olarak ‘sağlıkta dönüşüm ölüm getirir’ diye açıklamalarla, eylemler yaparak sağlıkta dönüşüm programının halkın ve sağlık çalışanlarının faydasına olmadığını defalarca dile getirdik. Ancak AKP iktidarı bu çağrıları dikkate almak yerine özel hastane patronlarını Bakan yaparak bu konudaki tercihini net şekilde belli etmiştir” dedi.

img-5010.jpg

“ÇÖZÜM, SAĞLIĞIN TİCARİLEŞMESİNE SON VERMEK”

“Sağlıkta ticarileştirmeyi esas alan Sağlıkta Dönüşüm Programı devam ettikçe bugün yenidoğan çetesi, yarın kanser ilacı şebekesi, laboratuvar şebekesi, yetişkin yoğun bakım şebekesi, diyaliz şebekesi, tıbbi malzeme şebekesi gibi yenileriyle karşılaşacağımız açıktır” diyen Şahin, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Sağlık Bakanlığı ismi geçen hastaneleri kapatıp sorunu çözeceğini düşünüyor ancak çözüm, sağlığın ticarileşmesine son vermek, özel hastanelerin kamulaştırılmasıdır. Sağlık hizmetini ticarileştiren, hastaneyi ticarethane, hastaları müşteri haline getiren, sağlığı bir hak olmaktan çıkarıp piyasada alınıp satılan bir mal haline getiren sağlıkta dönüşüm programına son verilmeli, herkesin eşit, parasız ve nitelikli sağlık hizmeti alabilmesi için koruyucu ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin öne alındığı, sağlık çalışanlarının insanca koşullarda güvenceli çalışabileceği bir sağlık sistemi bir talep değil bir zorunluluktur.”

img-5005.jpg

“SUÇU ÜRETEN SİSTEM”

Yenidoğan skandalının Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın çöküşünün bir göstergesi olduğuna işaret eden Antalya Çağdaş Hekimler adına konuşan Hafize Demirtürkmen ise, olaydan duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın olumsuzluklarını yıllardır dile getirdiklerini kaydeden Demirtürkmen, “Programın yenidoğan ölümleriyle patlaması son derece üzüntü verici. Bebeklerini kaybeden ailelere başsağlığı diliyoruz” dedi. Sağlıktaki ticarileşmenin olayın temelinde yer aldığını vurgulayan Demirtürkmen, “Suçu üretenin sistem olduğunun, bizlerin bu suça ortak olmadığımızın bilinmesini isteriz. Hekimler ve sağlık çalışanlarıyla, hastalar arasındaki güven ilişkisi zedelenmiştir. İnsanlar, hastanelere gelmekten, yoğun bakımlarda kalmaktan, hasta yatışına girmekten korkar hale geldi. Sağlık hizmeti bir ekip hizmetidir ve bu hizmette temelde sağlık çalışanlarına güvenin var olması gerekir. Biz, yurttaşlarımızın gönül rahatlığı içerisinde sağlık kurumlarına gidip iyi hekimlik değerlerini yaşatan hekimlerden, mesleğinin onuruna sahip çıkan sağlık çalışanlarından gönül rahatlığı içerisinde hizmet alabileceklerinin güvencesini vermek durumundayız. Bizler sağlık çalışanlarının ortada bir çeteleşme olayı olmasına rağmen hekimlik ve meslek etik değerlerine uyduklarını biliyoruz. Toplum da bunu biliyor ama yaşanan olay güveni zedeler hale gelmiştir. Baştan beri söylüyoruz; sağlık ticarileştirilemez, metalaştırılamaz ve hastalar müşteri haline döndürülemez” açıklamasında bulundu. HABER: YUSUF KATRAĞ

Bu haber toplam 90 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim